ULK-8

35 2 0
                                    

HELLOOOO!!! Bu aralar yazamıyorum çünkü 12.sınıfa geçtim ve yazmak çok vaktimi alıyor. Yine de sizleri daha fazla bekletmek istemedim ve diğer bölümlere kıyasla daha uzun bir bölümle karşınızdayım. Bakalım Ela bu aşk rüzgarına kapılacak mı? Sizleri çok seviyorum. Wattpad'in en yavaş büyüyen ailesi. Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayacağınızı biliyorum. Ve öhöm evet yine çok konuştum. Sizleri ULK ile baş başa bırakıyorum. İyi okumlar*****

ULK-8

Bu gerçek mi? Aramız da santimler vardı. Nefesi burnum ve dudağıma değiyordu. Tenini tenim de hissetmek, çehremi çehresine sürmek istiyordum. Ama bu imkânsızdı. En azından bulunduğum sevgili saçmalığından sonra olmalıydı. Çünkü beni böyle tanımamalıydı. Olmadığım biri gibi davranmak, olmadığım gibi tanınmak benim en büyük korkumdu. Saçma belki ama beni olduğumdan farklı tanıyan insanlara hayatım da yer veremezdim. Eğer Poyraz da benim gibiyse işimiz epey zor olacaktı. Ya da Poyraz'ın bu oyundan hiç haberi olmayacaktı. Ya bu oyunun asıl amacı olan Cansu'nun yüzünü ortaya çıkartamazsak o zaman ne olacaktı. İşte o zaman her şey berbat olurdu. Hem Poyraz'ın yanında arkadaştan öteye geçemezdim. Hem de Cansu yaptığı pislikle Poyraz'ı kandırmaya devam ederdi. Gerçi ben Cansu'yu düşünecek pozisyon da değilim. Anıl er geç ortaya çıkarır. Ama ben olduğumla kalırım. Yani ellerim bomboş, yalnız ve Anıl'la işim bittiği için Poyraz'dan yıllarca olduğu gibi uzak kalırdım. Allah'ım bencillik yaptığım için özür dilerim. Ama lütfen beni bu durumdan kurtar. Nolursun.

Yakındık. Hem de çok. Nefesi nefesime karışıyordu evet ama bunu şimdi, şuan, bu halde istemiyordum. Aniden geri çekildim. Arabadan inmeyi her defasında düşünsem de Poyraz'ın ne diyeceğini çok merak ettiğim için inmedim. Ve beklediğim de oldu. Poyraz 'Ela ben özür dilerim. Yani böyle bir şeyin özrü olur mu? Olmaz tabi ki de ama bi an o dolgun dudaklarına karşı koyamamış bulundum. Ah! Ne dedim ben ya. Ağzımdan kaçtı. Yani yanlışlıkla. Şuan saçmalıyorum. Bence en iyisi seni eve bırakayım kahveyi başka zaman da içebiliriz.' Cümleyi bitirecek mi diye merak ettiğimden dolayı sesimi çıkarmadım. Yüzüm de belli olmadığını umduğum içten içe kahkaha atarak bu haline güldüm. Birisinden iltifat almayı ne kadar olmuştu kim bilir. İç ses durmaz. –Daha dün sana mesaj atmadı mı bu çocuk doymak bilmiyorsun iltifatlara bu durum da bende doymuyorum ama neyse işte. Bencil kişi.- bunları düşünen ve ortaya bir şaheser gibi çıkartan elbette ki bendim. Ama iç sesin insanın kendine ait olup, kendi yönlendirip konuşturabilmesi elinde. O yüzden kimse iç sesine laf atmasın. Benim gibi yapsın her şeyi dobra dobra bir şekil de yüzünüze vursun. Her neyse iç sesi de savunduktan sonra asıl konuya gelelim. Bir cevap bekliyordu değil mi? Ne diyecektim ki. 'evet, bence de artık eve dönebiliriz. Bu gece fazla karmaşık geçti.' Bunları ağzımdan çıkarabildiğime şükrettim. Poyraz gaza bastı ve eve gelene kadar sessizce yolumuz bitti. En azından benim yolum. 'Teşekkürler. Bu gece için eminim ki ikimiz de bütün gece kıvranarak bu olayı düşünmemeye çalışacağız. O yüzden için rahat olsun diye söylemek istedim. Bunu hiç yaşanmamış sayalım. Zaten olan bir şey de yoktu. O yüzden boşuna düşünüp beynimizi yakmayalım.' Dedim ve tebessüm ettim. Poyraz utangaç bir şekilde 'Ela ben ne yaptığımın sonra farkına vardım. Bir kez daha senden özür dilerim. Ayrıca bunu söyleyebildiğin ve bana kızıp tokat bile atmadığın için de sağol.' Dedi ve o da içten bir şekilde tebessüm etti. Ve konuşmaya devam etti. 'Senin yanında kendimi huzur bulmuş hissediyorum. Ama fazla huzur beni sana çekiyormuş sanırım. Gerçekten aramız bu günden sonra bozulmaz değil mi?' diye bir soru yönelttiğin de 'hayır dediğim gibi unuttuk gitti. Yaşanmamış bir olayı hatırlamamıza ve kafa yormamıza gerek yok.' Abim çöpü çıkartmaya gelmiş ama ben görmediğim için gayet rahatça Poyraz'la konuşuyordum. Ta ki cama iki kez tıklayıncaya kadar sürdü. Adeta kızgın bir boğa gibiydi. Gören yatakta bastı sanırdı. Konu abim olunca her şey iki kat abartıya kaçıyordu. Poyraz bana 'tanıyor musun?' dediği an 'hem de çok yakından' dedim. Sesim şimdi ayvayı yedik der gibi çıkmıştı ve sesim çıktığı gibi de oldu. Kapıyı açıp indim. Abim adeta vantuz gibi yapıştı ve koluna omzuma attı. 'hayırdır? Güzelim kim bu süt çocuğu' dedi. Bittin oğlum demesinin Görkemce karşılığıydı. Bu dili kuran biricik görkiydi ve tek bilenin ben olduğumu düşündüğüm için anlamam zor olmamıştı. Bense tam konuşacak iken Poyraz atıldı. 'hayırdır asıl siz kimsiniz? Ela'ya sarılıyorsunuz bir de' aha boku yedik. Abim ukalaca gülüp 'napıcan nüfusuna mı geçireceksin lavuk' ben olaya müdahale ederek Poyraz'a ithafen 'Poyraz bu benim abim abi bu da okuldan bir arkadaşım' Poyraz dehşet içinde bakıyordu. Yazık valla çok üzülüyorum. Daha çok gençti. Hayatının baharında abi dayağıyla 6 ay biberonla beslenebilir. O yüzden buna izin vermemeliydim. Abime biraz yalakalık yapsam kurtulabilirdi. Şuan abime seri katil ya da psikopat muamelesi yapsam da cidden bizim inek koydu mu oturttururdu. Eli ağırdı hayvanusun bir de gavura vurar gibi vurması yok mu? Öldürün daha iyi. 'abiciğim Poyraz benden bir yaş büyük, bir arkadaş vesilesiyle tanıştık. Şimdi gecenin bu vakti onun arabasında olmamın sebebi de gece beni kız başıma bırakmak istememesiydi. Ben de dedim abimi ararım. O gelir alır. Ama dedi ki saygı değer abini yormayalım ben bırakayım seni bende kıramadım arkadaşımı' diyerek buna inansın da şükür namazı kılacağımı içimden söyledim. Poyraz yalan söyleme yeteneğimi neredeyse alkışlıyordu ki abim konuştu. 'aferin delikanlı içim de hala şüphelerim var mesela gecenin bu vakti nerede karşılaştınız.' Bu sefer Poyraz yalan söylemediği için rahatlıkla 'sahilde yürüyordu. Benimde o civarda işlerim vardı. Tek olunca durup bırakabileceğimi söyledim.' Dedi ve derin bir oh çekti. 'iyi bakalım demek Poyraz adın he' 'evet abi Poyraz dedim ya' diyerek araya karıştım. 'sus kız sen ben çocuğa sordum.' Abime dönüp really nigga? Bakışlarıma atıp yüzümü buruştursam da bir şey demedim ve Poyraz'ı dinlemeye başladım. 'Adım Poyraz evet elanın arkadaşı. Siz de Görkemsiniz.' 'evet, koçum bende Ela'nın abisi' 'bende Elanın ta kendisi' diyerek resmen şaklabanlığa geçiş yapmışken ikisinin de gülmesiyle rezil olduğumu anladım. Abim Poyraz'a el uzatıp 'tanıştığıma memnun oldum delikanlı. Artık Ela'mı biricik güzel kardeşimi korursun bu yüzden buradan gittiğim de gözüm arkada kalmayacak.' Dediğinde abime aynen kanks zaten bana da her gün aşk mesajları ya da takipçi sapıklar dadanıyor demek istesem de bir şey demedim. Poyraz ise baya ciddiye almış olmalı ki 'hiç merak etme Görkem abi ben Ela'yı her koşul da korurum. Senin gözün arkada kalmasın. Ela'yı himayeme alırım.' Dedi kendinden emin bir şekilde cidden kim böyle bir diyalog hatta tanışma serüveni geçirmiştir ki. Tabi ki hayatın kendisini sona attığı ve sırası geldiğinde de götüyle gülen Ela geçirmiştir. Az kalsın abisi tarafından gazetelerin üçüncü sayfasına çıkacakken Poyraz'la iyi anlaşması sonucu magazin sayfası gibi mutlu ve heyecanlı sonla bitmişti. Poyraz'la vedalaşıp eve girdik. Abim bana dönüp 'sonunda doğru dürüst bir çocuk bulabildim. Bence siz güzel bir çift olursunuz.' Bunu diyen benim abim miydi? Noluyor be. 'abi iyi misin ne diyorsun sen' 'gerçekten diyorum kızım bu devir de bunları düşünebilen insan bulmuşun kaçırmayacaksın tabi ki' şuan annem gibi konuşsa da bende Poyraz'ın ne kadar harika bir insan olduğunu biliyordum. Ama çaktırmayın aramızda ki yakınlaşma sizin, bizim ve Allah'ın bildiği bir şey o yüzden susuyoruz. 'biz arkadaşız abiciğim' dedim yapay bir gülümsemeyle çok güzel arkadaşız aynen bro. 'arkadaşlar iyidir güzelim. Seni zor zamanlarında yalnız bırakmamışlarsa hele onlar gerçek hem arkadaş hem de seni hep sevecek insandır.' Poyraz zor zamanlarımda yanımda değildi ki. Yanımda olan Anıl'dı. Beni sarıp sarmalayıp güvende olduğumu bedensel olarak hissettiren oydu. 'haklısın abi' dedim ama aklımdakiyle kalbimde ki farklıydı. Kendimle zıt düşüyordum. Akşam yemek yemek yerine birkaç kuru meyve yedim. Odama gidip telefonumu açmaya çalıştım. Sanırım şarjı bitmişti. Şarja taktım ve laptopumu alıp yatağıma oturdum. Önce klasik sitelerde gezindim ve izlediğim yabancı dizilerin yeni bölümünü açtım. Bu sırada telefonumun ışığı yandı. Üşendiğim için kalkmadım ve dizimi izlemeye devam ettim. Dizilerim bittiğinde ayağa üşengeçlikle kalktım. Laptopu çalışma masama koyup telefonumu elime aldım. Sessizde kalmış olmalı çünkü 17 kere Anıl'ın aramış olduğunu gördüm. İçimi kötü bir his kapladı aniden. Hemen denize manzaralı balkonuma çıktım ve salıncağıma oturdum. Anıl'ı aradım. İki kez çaldıktan sonra açıldı. Kan ter içinde kalmıştı sanki. Sesi yorgun, bitmiş, tükenmiş geliyordu. Nefesini verdi. Defalarca Alo? Diye soru yönelttiğim de 'Ela, sahte sevgilim' diye hırıltılı bir ses duyuldu. 'benim Anıl iyi misin?' diye endişeli bir sesle sordum. Tırnaklarımı yiyordum stresten acaba bir şey mi oldu. 17 kez araması az değil sonuçta değil mi? 'iyi miyim? Yanımdakine sorayım bekle canım' dedi ve muhtemelen dediği şeyi yaptı ki yanındaki adamdan homurtular geliyordu. Telefonu kendine çevirmiş olmalı ki yine o hırıltılı nefesini duydum. 'bomba gibiyim.' Dedi ve kahkaha atmaya başladı. 'Nerdesin' diye sordum. Ama cevap vermedi. Bende endişelendiğimden gecenin o vaktinde hele de bugün ki rezillikten sonra Poyraz'ı aradım. İkinci çalışta açıldı. 'ela' dedi meraklı sesiyle 'Poyraz Anıl aradı beni sanırım sarhoş. Nerede olduğunu sordum ama cevap vermedi. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Ne olur bul' dediğimde ciddi anlamda diken üstündeydim. Başına bir şey gelir mi? Kaçırırlar mı? Döverler mi? Diye defalarca kendime sorarak bu raddeye geldim. 'Anıl'ı nerede bulacağımı biliyorum sen merak etme. Seni ararım.' Dedi ve kapattı. Umarım başına bir şey gelmeden bulunurdu. Saat çoktan 2'yi bulmuştu. Meraktan çıldırmak üzereydim ki telefonum çaldı. Arayanın Poyraz olmasını diledim. Dilediğim gibi de olmuştu. 'Alo' dedim meraklı sesimle 'Ela Poyraz'ı buldum. Fakat tutturdu ille de Elayı göreceğim diye mecburen getirdim. Aşağıya gelebilir misin?' bunu söylemesini ciddi anlamda düşünmüyordum. Hazırlıksız ve pijamalıydım. Evden çıkmam kolay olacaktı. Çünkü abim her zamanki gibi evde değildi ve annemle babam uyumuştu. Anahtarımı aldım ve en azından yüzüme renk gelsin diye pembe rujumu hafifçe dudağıma sürdüm. Kapıyı açtığımda Anıl harbiden sarhoştu. Beni gördü ve 'Sahte Ela'm' dedi sonra bana yaklaşıp 'şşş kimse duymasın' dedi. Bu sarhoş insanlardan nefret ediyorum ama Anıl'ın sarhoşluğu bi tatlı oluyor sanki. Aman ben yine saçmalıyorum en iyisi gitmeleri. 'tamam, Anılcığım hadi seni Poyraz eve götürsün.' Hemen yüzünü düşürdü ve 'hayır ben seninle kalmak istiyorum.' Dedi bir çocuk gibi de kollarını göğsünde birleştirdi. Poyraza dönüp ne yapıcağız dercesine baktım. O da bilmiyorum gibisinden kafa salladı. 'Arabaya götürelim önce sonrasını sana bırakıyorum poyraz.' Dedim ve o da 'tamam hadi taşıyalım şu koca oğlanı' dedi. Gitmemekte kararlı olmalı ki kendini geriye doğru atmaya çalışıyordu. Ama zor bela Poyraz'ın kasları sayesinde de diyebiliriz götürdük. Sonrası malum sızdı. Niye bu kadar endişelendim ki. Anıl benim için sadece bi aracıydı. Öyle miydi? Ah bunu gece gece düşünmem sağlıklı olmayacak. 'Poyraz gerçekten çok teşekkür ederim. Niye gitmiş ki öyle bi yere' dediğimde yarım ağız güldü. '1.si küçük hanım Anıl benim de can yoldaşım teşekküre gerek yok. 2.si ise bu deli ailesinin bar kafesine her fırsat bulduğunda gider. Canlı müzik geceleri bile oluyor. Sahneye bazı zamanlar biz çıkıyoruz. Anıl söylememiş miydi?' içimden "söyleyecek kadar beni önemsiyor mu? Ya da o kadar yakın mıyız ki? Dedim. Tabi bunu dışıma vuramadım. 'yok, ben biliyordum da oraya gideceğini söylememişti.' Demekle yetindim. 'artık sonra hesabını kesersin ona' dedi ve göz kırptı. Daha bugün göz göze dudak dudağaydık. Neden böyle davranacaksa bana yakınlaşmıştı ki. Ben her şeyden farklı anlam çıkartan biriyim. Bu zamana kadar erkek arkadaşım olmadı ki benim. Anlayamıyorum hislerini, düşündüklerini. Tek isteğim Cansu'nun yaptığı kahpeliği ortaya çıkarmak. Poyrazla olamasam bile onun mutluluğu demek benim mutluluğum demekti. Poyraz'ın arabası gözden kaybolduğunda bende içeri sessizce girdim. Ve hiçbir şey düşünmeden uyudum.

-İşte yeni gün. Yeni umutlar. Artık güne böyle başlayabiliyorum. Bu gün alarmımla değil de vücudumun isteğiyle uyandım. Kendimi çok enerjik hissediyordum. Yataktan kalkıp lavaboya gittim ve günlük işlerimi yaptım. Odama geçip altıma siyah pantolon üstüne de siyah kapüşonlu adidasın en sevdiğim polarını giydim. Çantamı aldım ve iki fıs parfüm sıkıp odadan çıktım. Annemin mutfakta kahvaltı hazırladığını görünce yardım etmek amacıyla masaya bardakları ve çatalları koydum. İlginç bir şekilde karnım tıka basa doluydu. Bu yüzden evden bir şey yemeden çıktım ve bugün eve yürüyerek gitmeye karar verdim. Yürürken kulaklığımı takıp bir şarkı açtım. Şarkıya eşlik ede ede yürürken önüme biri geçti. Kafamı kaldırıp baktığımda Anıl'ı gördüm. 'Beni takip mi ediyorsun ödümü koparttın be' diye çemkirdim. 'bak sen bizim bücüre çemkirirmişte.' Dedi dalga geçer gibi 'ha ha çok komik ya ne işin var burada' 'halka açık bir yerdeyiz ve bende otoyoldayım. Yani en son sorduğun soru çok saçma Elacım.' Deyip gömdü. Duraktaki kızlarda bana laf sokmasının verdiği gazla Anıl'ı daha çok körüklediler ve onlarda gülmeye başladı. Kızlara öldürücü bakışlar atıp Anıl'a da madem otoyoldasın orada kalmaya devam et benden uzak dur' dedim ve kulaklığımı geri takıp arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Ama beni dinlemeyeceğini biliyordum. Benimle aynı hızda gelen Anıl'ın arabasından gayet net anlaşılıyordu. Bir kez daha kornaya bastığında eğilip camdan 'beni takip etme sahte sevgilim' dedim. Önce güldü daha sonra da arabayı hızlıca yolun kenarına çekti ve indi 'madem sahte sevgilim yürümek istiyor o zaman yürürüz.' dedi ve koluma girdi. Arkamızdaki kızlara dönüp yarım ağız seksi gülüşümü yapıp Anıl ile yürümeye başladık. Uzun süre süren sessizliğimizin ardından Anıl konuştu. 'dün biraz içmiştim de sanırım biraz saçmalamışım' dedi utanarak. 'dua et abim evde değildi' dedim hafif çatık kaşlarımla gülerek 'yapma' dedi 'neyi yapmayayım' 'çatık kaşlarınla gülme' anlamadığım için düşünürken tekrardan 'yapma. Çünkü hem çok tatlı hem de ateşli oluyorsun' dedi. Tıkanıp kaldım. Hatta nefes nereden alınıyordu. Unutmuştum. Şuan eminim ki aptal gibi bir yüz ifadesine sahiptim. Hemen kendimi toparlayıp yürümeye devam ettim. Biraz arkamda kalmıştı Anıl. Ama zaten okula çoktan giriş yapmıştık. Beyza ve Melisa'nın bankta oturduğunu görünce hemen yanlarına gittim ki Anıl domates gibi kızaran yüzümü görmesin. 'günaydın bebekler' dedim ve tüm pozitif enerjimle ikisine de sarıldım. 'Oo Eloşum bakıyorum ayakların yerden kesilmiş özel bir sebebi var mı?' dedi ve göz kırptı Beyza. Nasıl da tanıyor beni ama 'yok kankacım her zaman ki halim işte ya' dedim ve asla yapmamam gereken bir hareket yaparak saçlarımla oynadım. Şimdi ne alaka diyorsunuzdur ama ben yalan söylediğim de saçlarımla oynarım. Ve istemsizce yine saçlarımla oynadığım anda Melisa ve Beyza kolumdan çekiştirerek aynı anda 'neler oluyor? Hemen anlatıyorsun' dediler. Anıl ile sabah ki yaşadığımız olayı anlatınca Beyza 'kızım bu çocukla çok eğleneceksin gibi görünüyor.' Dediğinde Melisa da onay verircesine kafa salladı. Anıl'ın bana aşık olmasına ihtimal vermiyordum. Ve bu planı kızlara anlatamadığım için aşırı derecede sıkıntılıydım. Kendime bile itiraf edemezken böyle bir şeyin olması olanaksız bir şeydi. Ve olmamalıydı. Çünkü bende o aşka kapılabilirdim.

BÖLÜM SONU!!!

Uzun Lafın KısasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin