"İlk öpücük "♐

7.8K 268 11
                                    

Kimya

Karşımda yağızı yarı çıplak görünce doğal olarak vücuduma bir elektrik dalgası yayıldı. Sanırım bu kaslar için çok çalışmış olsa gerek ki benim için bundan sonra çalışmasının hiçbir mahsuru yok. Hatta onu çalışması için teşvik bile edebilirim. Benim gibi bir kızın böyle bir kocası olması Allah'ın büyük bir lütfu. Daha fazla dikizlemekten vazgeçip ocağın altını kapattım. Yumurtayı masanın ortasına koyup kendime ve yağıza çay doldurmaya başladım.

Çayları da masaya koyduktan sonra yağızın yanına oturdum. Aslında en uzak köşeye oturacaktım ama o kadar yumurta kırdım yağıza bırakacak halim yoktu. Açım ben. Yağıza baktığım tabağına bir tepe oluşturmuş yemek yiyordu. Ben bu çocuğu doyuramam lan. Biz sırf bu çocuğun yemeği yüzünden iflas ederiz söylemedi demeyin. Hayır neresine yiyor oda var. Sadece kas yığını çocukta yağda yok ki. Şu anda karın kaslarına bakarak bunun çok iyi bir analiz olduğunu anlıyorum.

Yağızın bir anda kafasını kaldırıp bakmasıyla rezil olmakta dünya markası biri olarak kafamı hemen tabağıma çevirip birkaç şey koydum. Gerçi benim aldıkların yağızın yanında bir hiç kalıyordu. Ama zaten ben kahvaltı sevmem ki ben güne cips ile bile başlamış bir insanım yani uyandıktan sonra benim yemek yiyesim gelmez ki. Kafamı yağıza kaldırdığımda onun gözleri de benim tabağımla kendi tabağı arasında mekik dokuyordu. Şu anda bana ufo görmüş gibi bakıyordu.

Benim tabağımda öyle olsa bende ona öyle bakardım. Hemen kendine çeki düzen verip bana doğru uzanıp tabağımı aldı ben daha ne olduğunu anlayamadan tabağımı kendi tabağına benzetmeye başladı. Yok yavrum ben onu yersem seninle aynı görüntüde olmam mümkün değil. Tabağı tekrar önüme koyduğunda asıl ufo gören köylünün ben olduğumu anladım.

"Ben bu kadar yiyemem ki!"

Bir bana bir tabağıma baktıktan sonra tekrar gözlerini bana dikti.

"Az önce tabağındakilerle doyacağını düşünmüyorsun dimi?"

Bende aynı ciddilikle ona baktım.

"Neden doymayayım?"

"Sen ciddisin?"

"Evet ben bu tabaktakilerle beş kişini sabah kahvaltısını çıkartırım be."

" Yani hep böyle yiyorsun?"

Bu çocuk neyin peşindeydi anlamıyorum.

"Evet."

"İyi o zaman bundan ben tabağını doldurmadan doldursan iyi olur çünkü ben karısı açlıktan öldü diye magazinlere çıkmak istemiyorum."

Yok artık.

"Abartıyorsun ayrıca ben bu kadar yersem mide spazmı geçiri veririm mazallah."

"Ben dediğimi dedim bu tabak bitmeden sen bu masadan kalkmayacaksın. Sonra birde seninle uğraşacak değilim."

Her ne kadar benimle ilgilenmesi hoşuma gitse de bu kadarı da devenin kulağı yani nasıl bitiriyim.

"Bari şunun yarısını azaltsak hem sonra yavaş yavaş çoğaltırız."

Dedikleri bir kafasıyla tarttıktan sonra kafasını salladı.

"Sadece yarısını ama yarından itibaren o tabak hep böyle dolu olacak."

"Tamam"

He he bak bakıyım sen yarından itibaren beni kahvaltı da görüyor musun . hiç işim yok bir de mide spazmıyla uğraşacağım. Tabağı yarısından biraz daha fazla boşalttım. Hazır o yemeğine odaklanmışken bu arada tabağı silip süpürüyordu tabağı yemesinden korkuyorum gerçekten. Tabağımı yiyormuş gibi yapıp bakmadığı anlarda boşaltarak eski haline getirdim.

Serseri ve Çirkin (2)♐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin