Harry söz verdiği gibi sabah kalkıp cupcake lerini yapmış üstüne bir de sofrayı hazırlamıştı. Ve sanırım Alie ve ben hariç herkes ona yardım etmişti. Kız da uyandığında aşağıya inip kahvaltı yapmaya başlamıştık. Bu sefer sofrada kimse konuşmadı.
Masayı toplayıp salona geçtikten sonra hala herkes gece yaşanan olaydan dolayı sessizliğini sürdürüyordu. Buna daha fazla katlanamazdım. Bu sessizlik çok gericiydi.
'' Evet sen anlatmaya başlar mısın yoksa benim sana sorular sorarak devam etmemi mi istersin? '' dedim yanımda oturan kıza yarı sinirli şekilde.
'' Sia bence üstüne gitme kızın. '' dedi Alie beni durdurarak.
'' Evet dün üstüne gitmedim olayın şokunu atlatsın diye ama bence artık konuşmaya başlaması iyi olur. '' dedim Alie ye ciddi bir şekilde.
'' İsmini öğrenebilir miyim? Çünkü senden kız diye bahsetmek istemiyorum. '' dedim sinirli olmama rağmen sakin çıkan ses tonumla.
'' Isabella. '' dedi tedirgin bir şekilde.
'' Peki Isabella – sana Bella diyebilir miyim? '' diye sordum.
Kafasını salladı usulca.
'' Peki Bella neler olduğunu anlatmak ister misin? '' dedim gözlerinin içine bakarak. Güven vermek istiyordum.
'' Dün sevgilimle tartıştık ve beni terk etti. '' dedi sessizce. Bunun için acı çektiği belliydi.
'' Bütün o tartışmalar? Sesler? '' dedim devamını getirmesi istediğimi belli ederek.
'' Kendisi bir-biraz sinirlidir. '' dedi kekeleyerek. Utanıyordu.
'' Doğru anlamış mıyım bakalım. Dün sevgilinle kavga ettin.-sinir hastası saykopat sevgilinle - ve ayrılık acısına dayanamadığım için bileklerini kestin. Altını çiziyorum sinir hastası saykopat seni döven sevgilinden ayrıldığın için. '' dedim tane tane anlatarak. Sinirim ses tonuma yansıdığı için sert çıkmıştı.
'' Be-ben onsuz yaşayamam. Onu seviyorum ben. Sadece biraz sinirliydi. O yüzden. '' dedi. Bana Karındeşen Jack in aslında çok iyi bir insan olduğunu anlatıyormuş gibi hissettim.
Derin bir nefes aldım ve kafamda söyleyeceğim şeyleri tartmaya çalıştım. Sinirli olmamam gerekiyordu çünkü bu onu daha kötü bir ruh haline sokardı. Sakin bir şekilde tüm vücudumu ona çevirdim ve ayaklarımı yukarı çektim. Şu an tamamiyle ona dönmüştüm ve kendimi 5 yaşındaki kızına hayatla ilgili bir nasihat veriyormuş gibi hissettim.
'' Bak anlıyorum seni. Sevdiğin bir insanı kaybetmenin ne demek olduğunu anlıyorum. Ama sence psikopat bir insan için – seni dövebilecek kadar psikopat bir insan için- kendi hayatından vazgeçmeye değer mi sence? Vazgeç ondan. Aslında şu anda onun gibi bir heriften kurtulduğun için şükretmen lazım. Bak anlıyorum şu an dünyan başına yıkılmış gibi hissediyorsun. Ama yıkılmadı. Sen yaşıyorsun ve hayattasın. Hala nefes alıyorsun. İleride belki daha iyi birine aşık olacaksın. Bunun garantisini ben veremem ama ya aşık olursan. Şu an öyle bir ihtimali bile düşünmüyorsun ama 6 ay sonra yavaş yavaş düşünmeye başlayacaksın. Ve belki karşına çıkan kişi de sana aşık olacak. Seni sevecek, saygı duyacak ve sana değer verecek. Seni kendinden bile koruyacak. Bu ihtimalleri düşün. Çünkü bunlar yaşanabilecek şeyler. Ve bir adam için tüm bu ihtimallerden vazgeçemezsin. Mutlu geleceğinden vazgeçemezsin. Şu an yalnız ve korumasız hissediyor olabilirsin ve sana bu hislerin geçecek demiyorum ama belki geçirebilen biri ile tanışabilirsin. Bak bende annemi kaybettim ve emin ol ileride başka bir aşık bulabilirsin ama anne hiç bir zaman karşına çıkmıyor. Sen şu an kaç yaşındasın 21 mi? Ben annemi kaybettiğimde 12 yaşındaydım. Daha çocuktum ve senin şu an hissettiğin duyguların beklide katlarcasını hissettim ve yaşadım. Yalnızdım çünkü hayatımdaki tek insan oydu. Korunmasızdım çünkü beni koruyan tek insan oydu. Bundan sonra da öyle olacağımı biliyordum çünkü bundan sonra kimse beni onun kadar sevmeyecek, onun gibi korumayacak, bana onun kadar değer vermeyecek. Ben bunları biliyorum çünkü ben annemi kaybettim. Ama sen aşık olduğun yada aşık olduğunu sandığın kişiyi kaybettin. O yeri doldurulabilecek biri emin ol. Sadece savaşman ve bunun için çaba göstermen gerek. '' dedim derin bir nefes verip önüme dönerken. Bunları şu an bu kadar insanın önünde söylemek kendimi çıplak gibi hissetmemi düşündürmüştü çünkü herkes bana acıma ve hayranlık karışımı bir bakış atıyordu. Bir şey söylemeyi unutmuştum, Bella ya dönerek '' Bu arada banyonun yerini biliyorsun ve jiletler hala orada. Eğer kararın değişmediyse sana karşı koymam ve buradaki kimsenin de sana karışmasına izin vermem sonuçta senin tercihin. Ama benden sana bir tavsiye eğer ölmek istiyorsan bileklerini yatay değil dikey olarak kes. O zaman seni kimse kurtaramaz. '' dedim ve oturduğum yerden kalkarak bahçeye doğru ilerledim. Bir ön önce sigara içmem gerekiyordu.
Sigaramın yarısına geldiğimde yanıma Zayn geldi ve bir süre hiç bir şey söylemedi. Bana bakmadı bile. Sonra gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.
'' İçeride söylediğin şeyler çok güzeldi. Sana bir kez daha hayran kaldım. '' dedi bana bunun samimiyetine inandığım hayran dolu bir şekilde bakarken.
'' Teşekkürler. '' dedim sadece. Ne demem gerektiğini bilmiyordum.
'' Hakkında biraz daha şey öğreniyorum. Gerçekten gizemli bir kızsın ha? '' dedi yarım bir şekilde gülümserken. Sanırım kafamı dağıtmaya çalışıyordu.
'' Herkesin sırları vardır. '' dedim göz kırparak. Sigaramı söndürdüm ve arkamı dönerek salona ilerlemeye başladım. Zayn arkamdan geliyordu. Salona girdiğim an Bella koşarak bana sarılmaya ve ağlamaya başladı.
'' Üzgünüm. Sen haklısın. '' diyerek hıçkırarak ağlamaya başladı. Elimi saçlarına götürüp okşadım ve ağlamasına izin verdim.
Alie ye baktığımda bana bakıyordu. Bana bir ev ve yiyecek verdiğindeAlie ye sarılıp teşekkür ettiğim an geldi aklıma. 9 sene öncesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird Set Free | ZM
FanfictionBahçeye çıktım ve bir sigara yaktım. Röportaj bitmişti ve Alie ne kadar ciddi olduğumla ilgili dalga geçmişti. '' Balkabağım bu kadar mükemmel cevaplar vermene şaşırdım. Keşke benimle olduğunda da bu kadar tatlı bir kız olsan '' diyerek hepimizi kah...