Bence hayat otobüs gibidir. Yaşadığımız süre ise yaptığımız yolculuk. Benim için tek fark ise yaptığım bu yolculukta rotamı, gideceğim yeri, bu yolda bulunma sebebimi bilmemem. Aslında benim yolun sonunun gelmiş olmam gerekirdi. Yıllar önce... Ailemi kaybettiğim gün. Ama hayat her zaman planlandığı gitmez. Önüne farklı şeyler çıkar. Amaçlarını değiştirir. Sana yeni fırsatlar verir. Evet, bana güzel fırsatlar vermiş olabilir. Evlatlık alındım ve gerçek bir anne şefkati görebildim. Ama baba konusunda o kadar şanslı olduğum söylenemez. Annem her ne kadar engel olmaya çalışsa da üvey babamın bana yaptığı eziyetlerinden, ettiği hakaretlerden, canımın yanmasından kurutulamıyordum. Üvey babam dediğim o adamdan gerçekten ölesiye nefret ettim. Ve sonunda ne oldu. Annemin hasta olmasına sebep oldu ve çekti gitti. Geriye ben ve üvey annem ki gerçek annemden görebileceğim kadar sevgi gösteren üvey annem kaldık.
Hayat gerçekten insanları çok yoruyor. Derinlere dalıyorsun bazen. Sanki bir bataklıktasın ve gittikçe seni dibe batırıyor. Çırpınıyorsun ama boşuna... Kurtulamıyorsun. Acı çekmek kaçınılmaz. İşte benim bu acımı dindirebilecek tek insan... ANNEM. Üvey babam gittikten sonra onunla huzur buldum ben. Artık bir amacım var. Ona ömrümün yettiği kadar bakmak. Ona bakarken ondan asla bıkmıyorum aksine sanki ona bakarken onun ihtiyaçlarını karşılarken içimdeki yaraların iyileştiğini düşünüyorum.
Bu hayattaki bir diğer amacım ise çok iyi bir doktor olabilmek. Acı çekmenin gerçekten ne olduğunu bilen ben şimdi ise başkalarının acılarını hafifletmek onlara yardım etmek istiyorum. Bunun için tıp okuyorum. Çok çalışıyorum, çalışacağım...
Kapının çalmasıyla kendime geldim. Günlüğümü çekmeceme koydum ve kaplumbağa hızında sayılabilecek bir hızda kapıya gittim. Kim geldi ki diye düşünürken kapıyı açtım. Karşı komşumuz ton ton Ayten teyze gelmişti. Bana göre Ayten teyze dünyadaki sayılı insanlardan biridir. Bir kere çok yardımseverdir. Bir şey yaparken asla karşısındakinden bir karşılık beklemez. Çok tatlı, masum, içten bir gülümsemesi vardır. Hani böyle gülüşü insanın içini ısıtır dediğimiz insanlar vardır ya işte Ayten teyze tam bu tanıma göre bir insandır. Ayrıca bu hayatta kimseye güvenmediğim kadar ona güvenirim. Okuduğum için sürekli annemin yanında kalamıyorum. Ama Alzheimer hastası olduğu için evde yalnızda bırakamıyorum. Bu yüzden bir bakıcı ayarladım annem için. Ama yine de Ayten teyze de sağ olsun bakıcımız olsa bile arada gelir bize . O yüzden gözüm hiç arkada kalmaz. Daldığım düşüncelerden
Ayten teyzenin beni dürtmesiyle kurtuldum. Kadını unuttum kapıda dikiliyoruz iki dakikadır. Kadın anlamış olacak ki
'' İyi misin kuzum? Daldın gittin'' dedi.
''İyiyim Ayten teyzem kusura bakma sende kapıda kaldın geçsene içeriye''
''Yok kızım eve gideyim işim var daha yemek yapmıştım da bir tabak da size getireyim dedim. Okuldan yeni geldin açsındır''
''Çok sağ ol teyzem eline sağlık ''dedim.
Sonrada iyi akşamlar deyip kapıyı kapattım. Elimdeki tabağı mutfağa koyup annemin odasına doğru gittim. En son geldiğimde bakmıştım ondan sonra odasından çıkmadı. Odanın kapısı açıktı zaten hemen içeri baktım ama yoktu. Diğer odalara baktım yok. Telaşlandım tabi. Çünkü arada sırada evden çıkıp gitmeye çalışıyor. Daha sonra banyoya bakmadığım aklıma geldi ve koşarak banyoya gittim. Orda olduğunu görünce derin bir oh çektim.
Yanına gidip:
'' Anneciğim neden yalnız girdin buraya hani ben sana yardım edecektim banyo yaparken hadi gel yardım edeyim de banyonu yap sonrada yatalım'' dedim.
Yaklaşık yarım saat sonra annemi banyo yaptırdım sonra yattı. Üzerini örttüm ve alnına bir öpücük kondurup odadan ayrıldım. Biliyorum üzerine biraz fazla titriyorum ama o benim için çok değerli onu bu halde görünce canım çok yanıyor. Bu düşüncelerle salona gidip TV karşısına oturdum. Biraz oturayım da sonra yemeğimi yerim dedim. Ama dalmışım.
Evin içindeki tıkırtı sesleriyle uyandım birden. Of boynum tutulmuş. Her neyse bu seslerde ne deyip sesin geldiği yöne baktığımda ağzım açık kaldı. Bu da kim derken bana doğru yaklaşınca üvey babam olduğunu anladım. Senin burada ne işin var diye bağırdığım sırada gelip saçıma yapıştı ve tokat attı. Her şey o kadar ani oldu ki neye uğradığımı şaşırdım. Sonra aniden beni kapıya doğru sürüklemeye başladı. İşte her şey o sırada oldu.
Annem ağır adımlarla merdivenlerden inmeye başladı. Üvey babamın elinden kurtulmaya çalıştım ama boşuna sadece çırpındım. Sonra anneme bağırmaya başladım '' Anne çabuk odana git kapıyı kilitle. Bu adam sana zarar verir.'' Ama annem beni dinlemedi ve hala merdivenlerden iniyor. Anne ana diyorum beni neden dinlemiyorsun dememe kalmadan annem geldi aniden koluma yapıştı. Bu sefer annemin elindeydim ve beni sürükleyen annemdi. En son duyduğum ise üvey babamın iğrenç kahkahası ve şu sözleri
''Ah Nefes o kadar aptalsın ki... O kadar safsın ki burnunun ucunu bile görmüyorsun''
Sonra ise yıllardır anne dediğim üvey annem tarafından suratıma kapatılan kapı. Yere çöktüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Annem bunu bana neden yaptı. Neden neden. Birden irkildiğimde koltukta uyuyakaldığımı ve kâbus gördüğümü fark ettim. Ellerimi yüzüme götürdüğümde yüzümün ıslaktı. Ağlamıştım. Peki bu korkunç rüya ne anlama geliyor? ? ?