Yeni bölüm... Umarız beğenirsiniz.Bu hikayeye gerçekten değer veriyoruz ve heyecanla yazıyoruz. Elimizden geldiğince sık aralıklarla yazıyoruz. Olumlu ve olumsuz yorumlarınızı eleştirilerinizi bekliyoruz. Gerçekten ne düşündüğünüz bizim için çok önemli. DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUZ....
Birkaç hafta sonra...
Hayatımızda bazı duraklara ihtiyacımız vardır nefes alabilmemiz için. Durağanlık, yoğunluk veya yorgunluk; ne kadar uzak tutmaya çalışsak da bu üçünden biri gelip tutar illaki yakamızı dur demeye fırsat vermeden. Ben bunlardan uzak olduğunu söyleyenlere acırım en çok. Çünkü onlarda tetikte bekler bu duygular zamanı geldiğinde patlayabilmek için. İşte duraklar bu yüzden gereklidir. Ara verebilmemiz için. Arınabilmemiz için. Uzay benim durağım mıydı, bundan emin değildim. Tek hissettiğim ise, kısa süre içinde de hayatıma dâhil olsa, onun yerinin her zaman hazır olduğuydu.
Arkadaş gruplarından annemin durumu nedeniyle her zaman uzak kalmak zorunda kalmıştım. Gece dışarı çıkmalar, sarhoş olmalar veya canları istediği anda kısa bir tatile çıkabilmeleri. Bunlar bana çok uzaktılar. Denemediğimi, denemediğimizi asla söyleyemem. Denedim. Ancak aklım her zaman evdeyken onların yanında ne kadar mutlu ne kadar canlı olabilirdim ki? Zamanla onlar da ben de vazgeçtik. Kabullendik belki de sessizce. Ancak hiçbir zaman pişman olmadım. Annemi değişemeyeceğim hiçbir şey yoktu. Beni battığım çukurdan o kurtarmıştı. Bugün neye sahipsem, onun sayesindeydi. Kurtarıcımdı o benim. Yıllarca o beni desteklemiş, yanımda olmuştu. Sıra da bendeydi artık. Uzay ile kısa süre içinde bu kadar yakınlaşabilmemizin sebebi kesinlikle annemdi. Şimdiye kadar evimize annem istemediği, istemeyeceği için arkadaşlarımdan hiç kimseyi getirmemiştim. Ancak garip bir şekilde Uzay'a yakın davranıyor, onu da masamızda istiyordu.
Uzay'ın aramızda olması şenlik gibi bir şeydi. Hayatımı her zaman bahçeye benzettim. Ne kadar tam hatırlayamasam da, annem ve babam öldüğünde bahçemdeki tüm çiçeklerin solduğuna, toprağımın çoraklaşıp sert rüzgârların estiğine emindim. Yetimhanede kaldığım dönem boyunca da bahçemde tek bir çiçek açmadı. Aksine iğrenç böcek ve yılanlar doluştular bir zamanlar renk renk çiçeklerimin olduğu yerlere. Annem beni kurtardıktan sonra ise her geçen gün böcekler hızla kaçtılar, o sert rüzgarlar yavaş yavaş durulup meltem halini aldılar. Eski çiçeklerim açamadı tekrar. Açamazlardı, anne ve babamındı onlar. Ancak her geçen gün bahçeme birçok güzel çiçek eklendi, annem ise bahçeme ortak oldu. Annemin kocası her ne kadar ezmeye, köklerinden koparmaya çalışsa da annem sayesinde çiçeklerime sahip çıkabildim. Annemin hastalığından sonra yeni bir çiçeğim asla olmadı. Elimde, elimizde kalanlara sahip çıkmaya çalıştım hem kendi hem de annem adına.
Uzay hayatımıza girdikten sonra ise kurumaya yüz tutmuş çiçeklerimizi resmen sulamaya başladı. Annem de çok mutluydu bu durumdan. Çiçeklerimizi kaybetmek şöyle dursun, onların Uzay ile güvende olacaklarına dahi emindim. Birlikte geçirdiğimiz birkaç hafta boyunca onu tanıma fırsatım olmuştu. Üniversitemizde misafir öğrenci olarak bulunuyormuş. İtalya'dan yeni döndüğüyle ilgili bir şeyler bahsediyordu. Bu adamın benim İtalya'yı ne kadar çok sevdiğimle ilgili bir fikri var mıydı acaba?! Yaşça da benden büyüktü üstelik.
Her fırsatta da yüzüme vurmaktan hiç ama hiç çekinmiyordu doğrusu. Ona bir ara abi demeyi düşünsem de aramızdaki 5 yaş farkından dolayı, saçma bulacağını düşünüp vazgeçmiştim. Ne yalan söyleyeyim benim de içimden gelmiyordu. Arkadaşımdı o benim. Hiçbir zaman mecburiyetten veya yaşadığım hayattan dolayı onun arkadaşlığını sorgusuz sualsiz kabul ettiğimi düşünmedim. Doğru değildi çünkü bu. Ben onu o olduğu için kabul etmiştim. Sıcak bir insandı. Dışarıdan deri ceketi ve derin okyanusları andıran masmavi gözleriyle havalı göründüğüne emindim. Ne kadar kuruntum olduğunu düşünsem de; bazen onun hayatının bana anlatmadığı, bilmemi istemediği kısımları olduğunu düşünüyordum. Ancak dediğim gibi ben onu bu şekilde kabul ediyordum ve isterse anlatırdı. İstemezse de.. Iı.. Sanırım .. Biraz merak ederdim belki de duruma göre ona sorabilirdim dahi. İnsanların hayatlarına burnumu sokmaktan her zaman korkmuşumdur. Herkesin kendi dünyasının kendine olduğunu düşündüm her zaman.