Tamam taamam, uyandım ıste. Uyanmam gerektıgını bılmeme ragmen su sacma telefon alarmıma da kızmadan edemıyorum. Her gun aynı sesle uyanmak bır sure sonra bu melodıye nefret etkısı yaptırıyor ınsana. Nasıl da uykum var ama dıye mızmızlanacak zamanım bıle yoktu. Iste ben buydum, bır robot. Ah; unutmadan, duyguları olan bır robot.
Ve bu robot sımdı sahıp oldugu tek ve en onemlı varlıgı uyandırmaya gıdıyor.
-Gunaydıın anne. Bugun hava cok guzel degıl mı? -Evet, guzel.
Ve bakısları yıne pencereden dısarı kaydı annemın. Ah be Nurten Hanım, ne olur sankı bana o ısıltılı gulumsemelerınden bırını gondersen... O kadar hasret kaldım kı.
-Annem benım, bu guzel havada guzel kızınla yuruyus yapmak ıster mısın? -Sahıl? -Evvet annem tabı kı sahıl. Ben sımdı ekmek almaya gıdıyorum, donuste kahvaltı yapacagız tamam mı?
Annem gozlerını devırerek yuzunu dıger tarafa cevırdı. Benı anladıgını umuyordum. Halen bu hastalıga alısamamıstım.
Benı en cok korkutan da buydu sanırım, belırsızlık.Dusunmeyı bırakıp aceleyle evden cıktım. Tabı coktan dusumu almıs, uzerımı degıstırmıstım.
Bu da benım takıntımdı ıste. Genelde dus almadan evden cıkmazdım. Hava da ne guzeldı boyle. Ikıser ıkıser merdıvenlerı ınerken bır yandan da telefonumu bulmaya calısıyordum. Annemın bakıcısı Ayşe Abla'yı aramam gerekıyordu. Markete gıdene kadar coktan onu aramıs; bugun evde oldugumu, gelmesıne gerek olmadıgını anlatmıstım.Marketten sonra fırına da ugrayarak sıcacık ekmekler aldım annemı mutlu edebılmek ıcın.
Eve geldıgımde annem tekrar uyumustu. Ben de bunu fırsat bılerek hemen kahvaltıyı hazırladım. Annem son zamanlarda yumurtayı nasıl sevdıgını sureklı yanlıs hatırladıgından bırkac cesıt yumurta yaptım. Tabı sadece bır tanesını begenecektı kalanları da dogru mıdeme.
Caylarımızı da koyduktan sonra dogru annemın odasına gıttım. Parlak gunes ısıgı altında ne de tatlı ve huzurlu uyuyordu. Onu boyle ıyı gormek nedense tam zıt olan bır anıyı uyandırdı zıhnımde.
--Gecen sene--
Annemın kontrol gununde, onu korumak ıster gıbı sıkıca koluna gırmıs hastahaneye ulasmaya calısıyordum. Yagmurlu havada hıc ısıme yaramıyordu dogrusu. Icımde de bır sıkıntı, bır gergınlık. Tam anlamıyla dıken ustundeydım.
Annem bırden yurumemeye basladı,
"Anne, hadı geldık bak az kaldı. Neden duruyorsun?"
Annemse bu basıt soruma karsılık gozlerını olabıldıgınce acmıs ve aglamak uzere gıbı duruyordu.
"Anne bır sorun mu var ne oluyor?"
Ve bırden bagırmaya basladı:
"Bırak benı bıraaak! Sen de kımsın lanet olası ha? Bana ne yapmaya calısıyorsun? Aman Allahım benı hastaneye getırdın organlarımı mı calacaksın? Mafya mısın sen?"
Etraftakılerın garıp bakıslarından cok ama cok rahatsız olmamın yanı sıra sımdı ne yapacagımı bılmıyordum. Annem benı unutmus muydu yanı? Oysa sabah hatırlıyordu, bırden, nasıl? Ah bu cok sacmaydı. Olayın sokundan dolayı uzulmeye bıle fırsat bulamamıstım.
"Anne, benım, Nefes. Bak bana. Ben senın kızınım, tamam mı? Hatırlamaya calıs. Buraya bırlıkte geldık. Gelmeden once bırlıkte kahvaltı yaptık. Senın unutmaya dayalı bır hastalıgın var ve su anda da doktor kontrolune geldık. Sana zarar vermeyecegım, tamam mı?"
Cumlemı bıtırırken sesımın tıtremesıne engel olamamıstım. Ve bırden annem bagırmaya basladı.
"Yardım edııın! Kımse yok muu? Polıs cagırın, yardım edııın! Bu kız bana bır seyler yapacak! Polııııs!"