0.7

7.6K 561 223
                                    

Medyada Başak'ın bahsettiği sportif ama yakışıklı oğluşum var😚

Sessizlik güzeldi.

Her ne kadar belli etmesem de yalnız olmayı seven bir insandım. Sessizliği dinlemek, o boşlukta kaybolma hissi bana huzur veriyordu, bunu çok sık yapamasam da arada bu kütüphanede yapabiliyordum.

Evet, kütüphanedeydim. Önümde fizik test kitabım açıktı, geleli bir saat belki olmuştu, dördüncü testimdeydim. Kütüphanenin olduğum kısmı çalışma odasıydı, en fazla duyulan ses çantaların fermuar sesi veya sandalyelerin çekilme sesiydi.

Kerem'i bir sürelik geride bırakmak istiyordum, kafamı toparlamam gerekiyordu. Neden böyle yaptığını biliyordum, zaten bana konuyu anlattırmayacağını biliyordum çünkü hâlâ kalbi kırıktı.

Biz imkansızdık ve ben bunu bile bile uçuruma yalın ayak koşuyordum.

Ona kızamıyordum bile, kalbim onu suçlamıyordu artık kırıkları için. Suçlusu bendim, kalbimin kırılmasına ben izin veriyordum. Kalbimi onun eline veren bendim.

Derin bir nefes aldım ve dolmuş gözlerimi silerek gözlerimi tavana diktim. Yarım dakika geçmeden sakinleştiğimi hissettiğimde başımı aşağı indirdim, o sırada içinde bulunduğum çalışma odasının kapısı garip bir gıcırtıyla açıldı ve nefesimi o an kesmeyi sağlayabilecek tek insan kapıdan içeri girdi.

Üzerinde siyah bir kapşonlu ve altındaki siyah eşofman ile oldukça sportif bir görünüme sahipti, kalbimi salisesinde hızlandırabilecek kadar da yakışıklıydı.

Girdiği gibi göz göze gelmemiz ve tam yanımdan geçerek arkamda kalan bir masaya yerleşmesi... O an yok olmak istedim, keşke yok olsaydım da beni burada görmeseydi.

Tekrar, tekrar ve tekrardan derin nefesler aldım. Burada olduğunu düşünmeyecek, test çözmeye devam edecektim. Sınava şurada birkaç ay kalmışken hayatımın merkezinde o değil, sınav olmalıydı.

Teste devam ederken arka sayfadaki son soruda takılmam ve buna dakikalarımı harcamam artık sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Aynı ortamda olmamız çözeceğim soruları bile etkiliyordu!

"Evet..." diyerek mırıldandım oldukça sessiz bir şekilde. "Niye çıkmıyorsun işte? Çift yarıkta karanlık saçak için yol farkı n çarpı dalga boyu değil mi? 2 işte cevap." Cevap anahtarına tekrardan baktım, 4 olduğunu söylüyordu. Çıldıracaktım!

"Yanlış formülü kullanıyorsun, o kullandığın aydınlık saçağın formülü. Tek yarıkta girişimle karıştırmış olmalısın."

Hayır, hayır, hayır... Hayal görüyor olmalıydım, kulağıma fısıldayan ve hatta tam şu anda yanımdaki sandalyeye oturan kişi Kerem olamazdı.

Bayılacaktım.

Başımı sağ tarafıma çevirdiğimde elindeki test kitabını masaya bıraktığını gördüm, göz ucuyla anladığım kadarıyla kimya fasikülüydü. Kitabın içindeki kalem yardımıyla kaldığı sayfayı kolayca açtı ve içindeki silgiyle bir sorunun üzerini sildi. "Başak'tı, değil mi?" Başımı salladım sadece. Sessizce fısıldamaya devam etti. "Kimyan iyi diye duymuştum, şu soruya bakabilir misin?"

Şaşkınca tekrardan başımı salladım, bugünü hiçbir şekilde böyle hayal etmemiştim. Kütüphaneye gelirken böyle olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Fasikülünü önüme çektim ve kendi kalemimi alarak soruyu okumaya başladım, pilleri çalışıyordu.

"Bu soru tiplerinde genelde bilerek alt kısmında elektron verme eğilimi yerine alma eğilimini veriyorlar. Bunu önce ters çevirmen lazım. Sonrasında hangisinin önce anotta veya hangisinin önce katotta toplanacağını bulabilirsin." Konuşuyordum ama nasıl konuşuyordum hiçbir fikrim yoktu.

Gözlerimi ona çevirdiğimde anladığını belirten bir şekilde soruya baktığını gördüm. Gülümseyerek testi onun önüne uzattım, zaten sonrasında da soruyu yapması 5-10 saniyesini almıştı.

"Çok teşekkür ettim, konuyu halletmiştim ama bu soru tipinde takılıyordum."

Gülümsedim, kalbim atış hızını kaptırmış gidiyordu. "Asıl ben teşekkür ederim, sen söylemesen o soruya belki de bütün günümü verirdim."

O da aynı şekilde gülümsedi.

Galiba günün sonuna gelmiştik, sorusunu sormuştu ve tekrardan masasına geçecekti.

"Burcu'yla aranız nasıl?"

Gözlerimi ona çevirdim ve uzun bir süre göz göze geldik. Anlık kalbimi acıtmıştı.

"9. sınıfta arkadaşlığımız bitti bizim," Dudaklarımı ıslattım. "Olaylardan sonra..."

"Anladım." diye mırıldandı, sonrasında da kalemini fasikülün arasına koyduğunu ve ayaklandığını gördüm. "Doğru bir seçim yapmışsın, arkadaşlığını bitirmek konusunda." İki parmağını alnına götürerek selam verdi. "Neyse, sana da kolay gelsin."

Oflayarak başımı test kitabıma gömdüm. "Peki ya sen..." dedim içimden. "Sen seçimini yaptın mı?"

Yazabilirsem yarın da bir bölüm fişeklerim, şimdilik kritik bir sınavımı atlattım...🧚🏻‍♀️ Hadi öpüldünüz💋

Anlat Ona | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin