1.4

6.3K 504 173
                                    

"İpek, hayır dediğimi hatırlıyorum."

"Başak! Yoruyorsun beni! Hadi işte, alt tarafı Kerem'in yanına gideceksin."

Ofladım.

"Sen iyice şımardın ama iki beraber görünce bizi." Oturduğum bankta ayaklarımı karşı banka uzatarak önümdeki test kitabını kucağıma çektim. "Olmayacağız kızım biz, bilmiyor musun 9. sınıfı?"

"Hay senin 9'una..." dediğinde bakışlarımı ona çevirdim, İpek ise derin bir nefes alıp devam etti. "Sürekli 9. sınıf diyip duruyorsun, sinirleniyorum artık. Üç sene öncesindeki olayı öne sürüp durma, üç sene önceki Kerem ile şu anki Kerem aynı mı sence?" Ağzımı açmıştım ki konuşmama izin vermemek için elini havaya kaldırdı. "Üç sene önceki Kerem ile şu anki Kerem aynı olsaydı iki gün önce hastanede beklemezdi seni." Havadaki elini çenesine koyarak kucağındaki test kitabına yaslandı ve gözlerini gökyüzüne dikti. "Yanına uzanıp en sevdiğin şarkıyı dinletmezdi sana..."

Kalemimi test kitabının arasından alıp sayfadaki boş bir yeri karalamaya başladım. Kullandığım kalem, ona sınavda verdiğim kalemdi.

"Bilmiyorum..." dedim. "Çok kırıldım, daha fazla kırılacak umutlarım kalmadı."

İpek'in yüzünün yumuşadığını gördüm, ardından da pamuk kadar yumuşak bakışlarını bana çevirdi. "Kerem artık seni kıracak bir insan değil, güzelim." Sol kolunu bankın üzerinden omzuma attı ve bana yandan sarıldı. "Mutlu olmayı hak ediyorsun ve bu mutluluğu Kerem'den başkasında bulamazsın."

Sadece başımı salladım. Sessizce önümdeki test kitabını açtığımda yarıda kalan testime devam ettim. Trigonometri çözdüğüm için kasmıyordu, benim için öğle arasında yapabileceğim bir konuydu.

"İyi enişte lafın üzerine gelir, bahçeye çıktı seninki." İpek'in mutluluk saçan cümlesiyle dirseğimi karnına geçirdim.

"Kerem seni alıp ne yapsın!" diye tısladı. "Dirsek mi attın tekme mi belli değil kızım ya, tamam demiyorum enişte falan!" İpek'e sırıttım ve gözlerimi bahçede gezdirdim, onu bulmam çok da zor olmamıştı. Dün doktor dinlenmem gerektiğini söylediği için okula gelmemiştim, o yüzden onu hastaneden sonra ilk kez görüyordum.

Özlemiştim.

Cebimden telefonu çıkardım ve seri bir şekilde mesajlarımıza girdim. En son bayıldığım gün mesaj atmıştı, bense cevap vermemiştim.

0531...: Heeh, şöyle...

0531...: Biraz dışarı çık canım, yüzüne hasret kaldık.

Mesajlarım iki tane gri tik olurken gözlerimi tekrar ona çevirdim, bahçede bir arkadaşıyla beraber dolaşıyordu. Cebindeki bildirim sesini/titreşimi -okulda olduğumuz için titreşimde olmalıydı- hissettikten sonra cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç saniyeye de mesajlarım mavi tik olmuştu.

Mesajları okurken hafifçe gülümsemişti.

Kerem: Bahçede misin?

Kerem: Bunu seni bulmak için sormuyorum, yanlış anlaşılmasın

Cevabına da bu sefer ben gülümsemiştim. Gülümsememek elde değildi. Karşısındakini kırmaktan korkuyordu ve bu yüzden açıklama yapması çok tatlı bir davranıştı.

0531...: Sınıftayım, ama penceremden çok iyi izleniyorsun. :')

"Niye yalan söylüyorsun kız, çocuk bulmaya çalışmadığını söylemiş işte."

Ofladım. "Kışın ortasında azıcık bir güneş bulduk diye konduk şu banka, dışarıda bizden başka salak var mı acaba İpek?"

Sırıtarak, "Kerem." dedi, sonrasında da ekledi. "Kış gibi mi hissediyoruz sanki, günlük güneşlik hava işte. Bu bankta test çözmekten daha iyisi mi var?"

İpek ile laf dalaşına kesinlikle girilmezdi, bu yüzden genellikle cevap vermemeyi tercih ediyordum.

Kerem: Ben de sınıftaydım da, arkadaş zorla çıkardı

Kerem: Yoksa ne yapayım kış ortasında bahçede

"Ay valla best ship." diyerek gülmeye başladı İpek, ben gözlerimi büyüterek ona döndüğümde o ise gözlerini telefonumda tutmaya devam ediyordu. "Ben bu çocuğa enişte demeyeyim de kime diyeyim?"

"Kime enişte diyormuşsunuz bakalım?" Kerem'in yakın arkadaşlarından biri olan Eren'in karşımızdaki banka oturmasıyla dudaklarımı ısırarak bankın arkasında dikilen Kerem'e baktım.

Ayaklarımı refleksle karşı banktan çektim ve telefonumu hızlıca kilitleyip derin bir nefes aldım.

Ne yapmalıydım?

Bakışlarımı kaçırmalıydım? Somurtmalıydım? Testime dönmeliydim? Gülümsemeliydim?

Başımı kaldırıp gülümseyerek selam verdiğimde aldığım karşılık da küçük gamzeleri olmuştu. Sadece benim görebileceğim gamzeleri...

"Sen nereden çıktın be?"

İpek'in Eren'e çemkirmesi ile Eren sırıtarak bacaklarını bizim oturduğumuz banka uzattı. İpek ile Eren ortaokuldan tanıştıkları için lisede de hal hatır sormalık bir arkadaşlıkları vardı. İpek'in rahat konuşması ve büyük bir ihtimalle Eren'in Kerem'i buraya getirişi bu yüzdendi. Eren İpek'i gördüğünde laf atmadan geçmek istemezdi ama keşke bu sefer attığı laf bana da dokunmasaydı.

"Eniştemizi merak ettim kızım, kimmiş Başak'ınki?"

"Git şuradan!" diye ayağıyla ittirdi İpek ama Eren'in cevap almadan peşimizi bırakması imkansızdı ve bu beni üzüyordu.

Kerem'e bakamıyordum, Kerem'e bakamıyordum.

"Dün bitirdiğim dizideki başrol," dedim Eren'e karşı net bir şekilde konuşarak. "Finalde öldü, ona mızmızlanıyordum. İpek de sonunda benlik birisi bulduğunu ama onun da öldüğünü söyleyip dalga geçiyordu işte."

"Hımm..." diye mırıldanan Eren'e karşılık İpek omzuna sert bir şekilde geçirdi. "Baş belası mısın oğlum? Git şuradan ya!"

"Kola ısmarlarsan giderim." diyen Eren'e karşı İpek ellerini havaya kaldırdı ve gözlerini gökyüzüne dikti. "Allah'ım, böyle bir arkadaşı edinecek ne suç işledim ben?"

"Ortaokulda yanıma oturan sendin," diyen Eren'e karşılık İpek, "Yürü gidiyoruz." diyerek ayağa kalktı. Kerem'e bakamadan onların gidişini izlerken İpek kantine yürürken bir ara bize döndü ve bana göz kırparak yoluna devam etti.

Neden İpek gibi bir arkadaşım vardı, neden?

Karşımda bir hareketlenme olduğunda bakışlarımı önümdeki test kitabına çevirdim ve tırnaklarımla oynamaya başladım. Karşımda oturuyordu ve ben ne yapacağımı, ne konuşacağımı bilmiyordum.

"Dün bitirdiğin dizideki başrol?" dedi, dudaklarımı titrememeleri için birbirine bastırdım. İki gün sonra sesini duymak içimi titretmişti.

"Aynen." diyerek gülümsedim. İnanmış olmasını ummaktan başka çarem yoktu.

"Bahsettiğin diziyi biliyorum galiba, ben de izlemiştim." Gülerek konuşmasıyla onu bir kez ve bir kez daha neden böyle sevdiğimi anladım.

Gülüşü, yeni keşfedilmiş şarkı gibiydi. Her dinleyişinde bir öncekinden kalan ezber sözler ve bir süre sonra beyne işlemiş bütün bir şarkı...

Ve ben bu şarkının sözlerini unutmaktan korkuyordum.

GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÇOK ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM, BİRİLERİ İLHAMIMA RÜŞVET VERMESE GELECEĞİ YOKTU VALLAHİ👅

KEREM BENİ KENDİNE HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK AŞIK EDİYORSUN OĞLUŞUM, AFERİN KOÇUM.

Anlat Ona | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin