1.2

6.2K 536 250
                                    

Tam 1000 kelimelik ve aşırı saçmalayıp sonunda toparlamaya çalıştığım bir bölüm. İyi okumalar🧡

Hastane kokusunu alabiliyordum.

Bilincim yavaş yavaş yerine geldiğinde göz kapaklarımın üzerindeki yük azalmış, gözlerimi ağır bir şekilde açmama sebep olmuştu.

En son okulda bayıldığımı hatırlıyordum. Vücudum olanları kaldıramamıştı, haklıydı; bu aralar gerçekten zorluyordum.

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk kişi annemdi, yanımdaki koltukta oturuyor ve beni izliyordu. Odada sadece ikimiz vardık.

"Güzel kızım, uyandın sonunda." Gözlerimi açtığımı gördüğü anda ayaklandı ve yatağımın kenarına oturdu. Yattığım yerden hafifçe doğrulmaya çalıştığımda yatağın daha dik konuma gelmesine yardım etmişti. Ellerini yüzüme getirerek dağıldığını hissettiğim saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı, ardından da yüzümü okşadı. "Nasılsın?"

Gülümsedim sadece. Nasıl hissettiğimi bilmiyordum, verecek bir cevabım yoktu.

Cevap vermememden nasıl olduğumu anlayan annem, gülümseyerek yanağımı okşamaya devam etti. "Baban dışarıda bekliyor. Arkadaşların da kantine inmişlerdi en son, belki de babanın yanındalardır."

Kaşlarımı çattım.

"Arkadaşlarım?" diye mırıldandığımda gülerek ayağa kalktı.

"İpek, bir de yanında bir çocuk var. Seni buraya kucağında getirdi."

Kalbim hızlanmaya başlamıştı bile... O da mı buradaydı? Beni hastaneye o mu getirmişti?

Kapı tıklandığında diyeceğim şeyi içime attım ve gözlerimi kapıya çevirdim. İpek kapıdan içeri girdiğinde bana gülümsemesiyle ben de gülümsedim. "Şey, konuşmanızı duyduk da, ben dayanamadım." İpek'in kapının önünden geçmesiyle arkasından içeriye Kerem de girmişti.

Böyle olmamalıydı, böyle olmamalıydı... Birbirimize yakınlaşmamızın nedeni, beni önemsemesinin nedeni hastalığım olmamalıydı.

Kerem ile göz göze geldiğimde gözlerimi kaçırdım ve anneme çevirdim. Annem ise bakışlarını bir Kerem'de, bir de bende tutuyordu.

"Babam yok mu?" diye sordum, Kerem ile konuşmak istemiyordum, bu yüzden bir daha göz göze gelmemeye çalıştım. Beni böyle görmesini istemiyordum. Bana acımasını istemiyordum.

"Kantine kahve almaya gitmişti." diyen İpek'le anladığımı söylemek istercesine başımı salladım. "Ben Kemal'e bakayım, siz çocuklar da konuşun." diyen annemle gözlerimi hızla ona çevirdim ve gözlerimi büyüterek başımı iki yana salladım. Fakat o beni takmamış ve sırıtarak odadan ayrılmıştı.

Ah, anne... Babama bakmanın vakti miydi şimdi?

Ben de Başak'sam, İpek'in beni bir şekilde Kerem'le yalnız bırakacağını biliyordum.

"Nasılsın güzelliğim?" diyerek yatağın kenarına oturan İpek ile dudaklarımı büzdüm ve derin bir nefes aldım.

"İyiyim."

"Yalancı." diyerek yüzünü büzüştürdü ve iki parmağı arasına alarak burnumu sıkıştırdı. Kaşlarımı çatarak elimle elini engellemeye çalıştım fakat kollarıma bağlı olan birkaç kablo yüzünden bunu başaramadım.

İpek acı bir gülümsemeyle parmaklarını burnumdan çekti ve daha demin engellemeye çalıştığım elimin üzerine koyarak sıktı. "Benim yüzümden oldu, özür dilerim."

Anlat Ona | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin