Kerem: O gün ders vakti olduğu için yanımızdan en fazla iki kişi geçmiştir
Kerem: Ama ben sırtım dönük olduğu için görmedim geçenleri
Kerem: Burcu'ya sorabilirdim ama bunu yapmadım
Kerem: Kimliğini söylememene karşı bir saygım var
Kerem: Bunu bir korkaklık olarak da görmüyorum
Kerem: Seni kırdıysam gerçekten üzgünüm
Kerem: Burcu'yu sevmiyorum
Kerem: Benimle konuşacağı önemli bir şeyi olduğunu söylemişti
Mesajları İpek'e okutmayı bitirdiğimde telefonu kendime çektim ve uygulamadan çıkıp telefonu kilitledim. Cevap vermemiştim, verecek gücü kendimde bulamamıştım.
"Çocuğun çekingenliği Burcu ve olayları yüzündendi, artık onlar da sizin için bir engel değil."
"Buna emin misin?" diyerek ofladım.
"Sana değer veriyor, Başak." dedi, sonrasında onu gözlerimi kısarak bakmamla devam ettirdi. "Belki Başak olarak vermiyor, tamam ama konuştuğu o kızı önemsediği belli."
"Ona yazan başka bir kız olsa ona da aynı şekilde davranırdı, kimseyi kırmak istemiyor."
Sabır dilercesine yukarı bakladı, ardından da gözlerini bana indirdi. "Kendini bu kadar küçümsemenden nefret ediyorum."
Göz devirerek omuz silktim.
Öğle tenefüsündeydik, kantinde oturuyorduk. Test çözdüğümüz zamanlar da oluyordu tabii ki ama şu anda gerçekten test çözecek morâlde ve hâlde değildim.
"Sen baya yorgun gözüküyorsun, hadi sana bir elmalı gazoz ısmarlayayım." İpek'in konuşmasıyla sürekli gözlerimin daldığı telefondan gözlerimi çektim, sırıttığımda o da ekledi. "Yanına da elmalı şeker."
Gülerek başımı salladım ve o da masadan kalkarak kantine doğru ilerledi. Kendine limonlu ve bana elmalı gazozu aldıktan sonra sol tarafındaki şekerlerden iki tane elmalı kapmıştı. Parasını ödedikten sonra sırıtarak yanıma geldi ve gazozu masaya bıraktı. Şekeri de elinden aldıktan sonra ona elimle öpücük attım ve şekerin ambalajını açıp ağzıma attım.
İpek elindeki pipetlerden birisini bana uzattı ve diğerini kendisinkine koydu, ağzımdan şekeri çektikten sonra pipete uzandım.
Burcu'nun yanımızdan geçmesi ve geçerken İpek ve bana gülümsemesi üzerine İpek hafif kalkar gibi oldu ama elimde onu durdurdum.
"Başak'ım, canım benim, izin versen ben o kıza yapacağımı bilirim de işte..."
Başımı iki yana salladım. "Onun seviyesine inemeyiz, İpek." Güldüm. "Hastalığımı biliyor, bir de tehdit ediyor hesapta. Aptal." Beraber gülüştük. Gülerken bile vücudumdan hâlsizlik akıyordu. Alışmıştım artık.
Burcu dün mesaj atmıştı. "Son evrede olan birisi okula gelebilir mi Allah aşkına?" Konuşmamla İpek bana katılırcasına bir yüz ifadesine bürünmüştü.
"Hasta olduğun kısmı doğru mu yani?"
Arkamdan gelen sesle vücudumdaki kanın çekildiğini hissettim ve gözlerimi kapatıp şu anın gerçek olmamasını diledim.
Gerçekti.
Olduğum yerden kalkıp arkama döndüm. Gözlerimin gördü mü doyamadığı o yüz, şu anda görmek isteyeceğim son yüz olabilirdi.
Kerem arkamdaydı ve öğrenmişti.
İpek'in masadan bir hışımla kalkıp Burcu'nun üzerine yürümesine mi, yoksa Kerem'in benden bir cevap beklemesine mi tepki vermeliydim, bilmiyordum.
Tepki veremedim, vücudum bütün bu olanları kaldıramadı ve bilincimin kapandığı hissettim.
Burcu'nun yaptığı bazı sinsilikleri açıklayayım dedim; Kerem'in mesajlarda bahsettiği Burcu'nun bahsedeceği önemli şey Başak'ın hastalığıydı. Kantinde yanlarından geçerken sırıtmasının nedeni de Kerem'in Başak'ın yanına geleceğini bilmesiydi.
KEREM SANA AŞIĞIM ÇOCUĞUM, KEŞKE GERÇEK HAYATTA OLSAN:(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat Ona | texting
Short StoryUmut yoktu, sevdiğim. Bu hikâyede kendini feda eden karakter bendim; ruhen de, bedenen de. Umut yoktu; hislerim için de, yaşamam için de. 0531...: Sen... 0531...: Sen benim kimseyle paylaşamadığım, kalbimin kırık bir yerinde sakladığım şarkısın. 053...