"Alexander odaklanır mısın?" Chris bunu yaklaşık 10 kere söylemişti. Ama Alec'in onu taktığı yoktu.
"Deniyorum Chris. Üstüme gelme"
"Neden atamıyorsun o zaman?"
"Arkama yapıştığın için olabilir mi acaba?"
"Oh evet" ardından biraz geri çekildi. Alec ile iddiaya girmişlerdi. Ama Alec bir türlü Chris gibi tam isabet bıçak fırlatamıyordu. Chris'de yarım saattir öğretmeye çalışıyordu.
"Daha iyi oldu" ardından hızlıca bir bıçak fırlattı. Tam isabet olmamıştı ama yakındı.
"Demek ki senden uzak durmam gerekiyormuş"
"Öyleymiş"
"Yanımdayken heyecanlandığını itiraf ediyorsun yani"
"Magnus olsaydı sanırım tahtanın herhangi bir yerine bile isabet ettiremezdim."
"Yanımdayken Magnus'dan bahsetme" dedi sinirle, hafifçe yumruklarını sıkarak.
"Ah doğru ona hala kızgınsın"
"Çok mu seviyorsun onu"
"Evet"
"Bence seni daha mutlu edecek biri ile olmalısın"
"Senin gibi mi?"
"Olabilir"
Alec gülmeye başladı. Ama Chris gülmüyordu. Ardından bütün cesaretini toplayıp itiraf etti.
"Alexander ben seni çok seviyorum"
"Bende seni seviyorum Chris. Çok iyi bir dostsun. Jace ile ölümüne kapışırsın"
"Şey ben o anlam-"
"Ahh burada mıydınız" Robert'ın gür sesi salonda yankılandı. Robert yaptığı hatadan sonra oğlu ile yakınlaşmaya çalışıyordu. Ama Alec izin vermiyordu.
Alec Robert'ı görür görmez eşyaları bırakıp odadan çıktı. Ancak kapıyı açınca Magnus ile karşılaştı.
"Sen bizi mi dinliyordun"
"Ah hayır meleğim daha yeni geldim ben"
"Tamam"
"Dolaşalım mı?"
"Peki bekle ama bi saniye"
Ardından yüzünü salona dönüp bağırdı
"Chris ben Magnus ile dışarı çıkıyorum. Cümleni sonra tamamlarsın!"
Chris cevap olarak baş parmağını havaya kaldırdı. Ama üzgün görünüyordu.
Magnus ile koridordan geçerken Alec Magnus'un elini tuttu.
"Kızgın gibisin"
"Engelledin ya beni ondan"
"O şakadan sonra az bile yaptım"
"Neyse geçti gitti zaten"
"Telefonumu unuttum. Beni bekler misin burada?"
"Tabii canım git al sen"
Alec gülümseyip hızla odasına doğru gitti.
O gider gitmez Magnus duvarı yumruklamaya başladı. Chris'in Alec'ine nasıl yavşadığını görmüştü. Ama bi planı vardı. O yüzden aptal ayağına inmişti.
Magnus Alec'i beklerken yanına Chris geldi.
"Naber iblisin oğlu?"
"Bana bak. Alec benim. Ondan uzak dur"
"Demek duydun"
"Hem de her şeyi"
"Alec anlayamayacak kadar saf ve temiz biri maalesef"
"Sevgilimden uzak dur sarışın, yoksa sonuçları kötü olur"
"Naparsın? Bana karşı en ufak bir hatanda Alexander seni siler. O bana daha çok değer veriyor"
Magnus sinirle Chris'in üstüne yürüdü.
"Bence benim gibi bir büyücüyle konuşurken dikkatli olmalısın Nephilim. Hayatını karartacak büyüler biliyorum"
"Bende Alec'i nasıl kandırdığını biliyorum"
Magnus böyle bir cevap beklemediği için bir süre şaşkınca yüzüne baktı.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Dilsiz bir büyücü ha? İyi numara"
"Sen nerden biliyor-"
"Senin hakkında her şeyi biliyorum. Ama korkma bir şey söylemeyeceğim. Sırf mavişim için"
"Seni küçük orospu"
"Bana karşı en ufak bir yanlışında Alec'e her şeyi söylerim"
"Neyi söylersin bana?" ikisi şok olmuş bir şekilde Alec'e döndüler. Bir cevap gelmeyince Alec üstüledi.
"Neyi dedim? Magnus neler oluyor?"
Devamını akşam atarım sanırım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My angel
FanfictionAlec: Saçmalıyorsun Magnus: Evet, ama sadece senin yanında Alec: Neden? Magnus: Bunu cidden soruyor musun?