Magnus:
Bunu gerçekten istiyor musun?Alexander:
Eski günlerin hatırınaMagnus:
Bizim bankta saat 2.00 deAlexander:
👍👍Alec telefonu yanına koyup yatağa uzandı. Bir an önce sabah olmasını istiyordu.
Sabah...
Şimdi düşününce Magnus ile buluşma fikri pek de iyi değildi.
Hala ona aşık mıydı emin değildi Alec. Ama bunu öğrenmenin tek yolu da buydu.
Üzerine kırmızı v yaka bir tişört, altına ise siyah dar pantolon giymişti. Geçen onca zamandan sonra kendine eskisinden daha dikkat eder olmuştu. Saçını tarayıp dişlerini fırçaladı. Son anda aklına gelip bir de parfüm sıkmıştı. Aynada göz ucuyla kendine baktıktan sonra dışarı çıktı.
Ateşli oğlanı çalıştırıp Magnus ile sevgili iken hep buluştukları banka doğru sürdü.
10 dakika sonra sokağa girmişti. Magnus çoktan gelmiş ve banka oturmuş etrafı inceliyordu. Alec arabayı park ederken Magnus ona doğru baktı. Arabadan çıktıktan sonra şok olmuş bir ifade bürüdü yüzü.
Alec gülümseyerek Magnus'a yaklaştı.
"Korkma ehliyetim var. Ve evet benim arabam"
Magnus da gülümseyip banktan kalktı.
"Arabaya değil, sana şaşırdım"
"Neden?"
" 5 yıl öncesine göre çok daha güzelsin. Bunun imkansız olduğunu sanıyordum. Zaten son evredesin diye düşünüyordum. Ama yanlış düşünmüşüm demek ki"
"Neyse. Çok bekletmedim değil mi?"
"5 dakika oldu geleli"
"Güzel. Ne yapalım istersin?"
"Hm. Lunapark?"
"Lunapark" diyerek onayladı Alec onu.
Beraber yürümeye başladılar. Ama aralarında mesafe vardı.
Magnus aralarında ki mesafeyi kapatmak için ne kadar can atıyorsa, Alec de aralarında ki mesafeyi korumak için o kadar can atıyordu.
Lunaparka girdikten sonra Alec hevesle dönme dolabı işaret etti.
"Ona binelim"
"Yükseklik korkun vardı ama?"
"Geçen yıl Chris ile dağ tırmanışı yapmıştık. Artık korkmuyorum"
"Anladım. Tamam binelim o zaman"
Alec hevesle önden gitmeye başlamıştı.
Magnus'un gözüne ise bir şey takılmıştı.
"Alec!"
"Ne bağırıyorsun? O kadar da uzakta değildim"
"Pardon heyecanlandım bir an"
"Ne oldu?"
"Şey.... Sana pamuk şeker alayım mı?"
(Ahhh dejavular içimi pır pır attırıyorlar)
"Olur peki"
Magnus gülümseyip Alec'in elini tutmak için uzandı. Sonradan daha erken olduğunu fark edip yürümeye başladı.
"1 tane pamuk şeker lütfen"
Magnus Alec'e döndü. Alec'in kızaran yanaklarını görünce ufak bir kahkaha attı.
"6 tane olsun"
Magnus pamuk şekerleri Alec'e uzattı. Alec bir hışımla paketi açıp yemeye başladı. Ardından dönme dolaba binmek için tekrar yürüdüler.
Yola kadar Alec hepsini bitirmişti bile.
"5 yıl geçti ama sen hiç değişmemişsin"
"Kötü bir şey mi?"
"Ben senin bu hallerine aşık oldum. Asıl değişseydin kötü olurdu"
Alec bir şey demeden dönme dolaba bindi. Ardından Magnus da bindi. Tam karşısına oturmuştu. Dönme dolap yavaşça yukarı çıktı ve tam tepe de durdu. Tıpkı önceden olduğu gibi.
Ama değişen iki şey vardı:
1- Artık sevgili değillerdi
2-Alec ağlamıyor, yada gözlerini kapamıyordu
Ama değişmeyen tek bir şey vardı:
- Birbirlerine hala eskisi gibi aşıktılar. Onlar fark etmeseler bile.
"Neden önceden bu kadar korkuyormuşum anlamadım"
"Bilmem. Ama çok şekerdin bildiğim tek şey bu"
"Hazır buradayken, Magnus ben seninle tekrar eskisi gibi olur muyum bilemiyorum."
"İyi de neden Alexander? Seni eskisi gibi üzmem. Dersimi aldım ben"
"Ondan değil..... Mesela ben şuan seni cidden öpmek istiyorum. Ama bunu yapamam. Çünkü Chris'e ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum"
"Kısaca yeni bir ilişkiye hazır değilsin"
"Öyle"
"Tamam sen hazır olana kadar takılırız biz de. Arada böyle dolaşır, bir şeyler içeriz. Olmaz mı?"
"Olur mu?"
"Olur"
"Olur"
"Güzel"
"Tamam"
"Tamam"
"Tamam"
"Tamam"
"Tamam"
"Belki tamamlarımız bizim her zamanlarımız olur?"
Alec bir süre Magnus'un yüzüne baktı. İtiraf etmeliydi. Bu yüzü çok özlemişti.
Gülümsedi.
"Tamam"
Bu kadar dejavu felan yeter. Bu hikayeyi nasıl bitirecem hiç bir fikrim yok.
Ama sanırım şu zamana kadar yazdığım en tuhaf ve en doğaçlama olan hikaye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My angel
FanfictionAlec: Saçmalıyorsun Magnus: Evet, ama sadece senin yanında Alec: Neden? Magnus: Bunu cidden soruyor musun?