Louis sabah kalktığında gözlerinin içine girmiş, kocaman açılmış, onu izleyen sadece birkaç santim uzaklıktaki yeşil gözleri görmeyi beklemiyordu. Bu yüzden ilk tepkisi yataktan zıplamak oldu.Harry ise dirseğini yatağa dayamış başını elinin üstüne dinlendirir şekilde dağınık saçlarla onu izliyordu.
"İyi uyudun mu sevgilim?"
"Sevgilim mi? Geçen gün beni evden kovmuştun." Louis kafası karışmış bir yüz ifadesiyle onu izliyordu.
"Ah,evet bazen öyle şeyler yaparım. Kendim dışında başkalarını düşünmek gibi şeyler ve çok ama çok nadir olur merak etme."
"Yani beni sevdiğini söylediğin günlere geri mi döndük?" Louis bu soruyu korkarak sormuştu.
"Evet o da nadir olur."
"Yani gerçek değil miydi?" Harry cevap vermedi.
Yayıldığı yataktan yavaşça kalktı. Üzerinde sabahlıktan başka hiçbir şey yoktu. Tam anlamıyla yoktu. İpini hafifçe bağladığı sabahlığın arasından her şey görünüyordu. Louis dikkatini başka yerlere vermeye çalıştı. Kafasını kaldırdı.
"Dün beni nasıl buldun? Takip mi ediyordun?"
"Hapı sana kim verdi?"
"Kim olduğunu biliyorsun. Soruma cevap ver."
"Oradan geçiyordum birisi Harry diye adeta çığlık atıyordu. Bakmalıyım dedim." Güldü.
"Cehennemin dibindeki bir barın oradan mı geçiyordun?" Louis kaşlarını kaldırarak sırıttı. "Eminim."
"Aynı zamanda Harry diye çığlık atmıyordum."
"Ahhh Harry, seni çok seviyorum Harry, nolur bana vur Harry, nolur bana dokun Harry." Abartılı bir biçimde bağırarak sesini taklit etti. "Fakat seni suçlayamam ben de her gün aynaya baktığımda ayni sözleri söylüyorum."
"Ne yanı orada durup beni mi dinledin?" Ben acı çekerken.
"Evet. Çok eğlenceli bir gösteriydi."
"Sonra adam gittiğinde bile bekledin."
"Üzgünüm ama beni tanıyorsun sanıyordum."
Yanına çok yaklaştı. Eliyle yüzüne dokundu. Eli o kadar büyüktü ki Louis'nin bütün yüzünü kaplayabiliyordu.
"Ve hala beni seviyorsun." Louis onun gözlerine bakmamaya çalıştı. Bakışlarını yere eğdi.
"Ne acı." Dudağı hafifçe kıvrıldı. Sanki dünyanın en utanç şeyini yapmış gibi bir histi bu. Sanki Harry ona çok çok yüksekten bakmıştı ve en aşağılık insana bakar gibi bir acıma ifadesi vardı yüzünde.
"Bunu bana neden yapıyorsun?"
"Bunu sana sen kendin yapıyorsun." Dedi Harry ve Louis'nin iç sesi. Çünkü haklıydı ve yapmamanın imkanlı olmasını isterdi. Kendimi kandırıyordum diye düşündü. Tıpkı onun da kendini kandırması gibi. Hepimiz bir şekilde bir şeylerle kendimizi kandırıyoruz. Ve aşık olduğunuz kişinin size aşık olduğunu düşünmek en kolaylarından biri. İnanması çok kolay ve mutluluk verici. İnancınız elinizden alındığında ise çok acı veriyordu. Louis bunu biliyordu.
"Louis. Bunu çok nadir yaparım ama seni uyardım. Son kez gitmen için seni uyardım. Bundan sonra olacakların hiçbirinden beni sorumlu tutma. Ben buyum. Sen ise bir hayale aşık olmuşsun. Ben asla hayallerindeki gibi seni hep mutlu edecek ve göklere çıkaracak kişi değilim. Benim de duygularım olduğunu unutuyorsun. Her duygularım değiştiğinde kaybetmekten korktuğum birini istemiyorum. Bunu kaldırmak istemiyorum. Bunu kaldıramam." Yüzünün kırmızıyla hafifçe renklendiğini gördü Louis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Kills
Fanfiction"Güzelliğin olduğu yerde acıma vardır, basit bir sebepten dolayı; çünkü güzellik ölmelidir: güzellik daima ölür."