17

843 62 86
                                    

Uzun boy aynasında kendisini inceliyordu. Saçları her zamanki gibi parlak,gülümsemesi her zamanki gibi daha genişti. En azından dışarıda olduğu her zamanki gibi. Üzerinde turuncu tonlarının hakim olduğu çiçek desenli bir Gucci takımı vardı. Kırmızı halıda bütün ışıklar onun üzerinde olacaktı.Bu kesindi.
Bakışlarını onu izleyen Louis'e çevirerek gülümsedi. Başından beri izlendiğini biliyordu. Yatakta yatan Louis'nin yanına yavaşça yaklaştı. Yüzünü yüzüne yaklaştırdı ve burnunu dişlerinin arasına aldı.

"Ahh,ne yapıyorsun?" Louis hızlıca kafasını geri çekti. Harry gülmeye başladı.

"Burnunu ısırıyorum."

"Neden?" Louis elini burnuna götürerek ovmaya başladı. Aslında acımamıştı bile.
"Böylece onu evime alıp evde besleyebilirim."

"Daha iyi bir fikrim var. Direkt beni evine alıp beslesen?"

"Onu yapıyorum zaten." Louis ellerini Harry'nin saçlarından geçirerek onu kendine çekti.
"Ah,hayır kıyafetlerim mahvolacak."

"Bazen Gucci'yi benden daha çok sevdiğini düşünüyorum."

"Ben de bazen aynısını düşünüyorum." Harry'nin omzuna hafif bir yumruk attığında Harry gülerek geri çekildi.

"Gözlerinden boşanan zehir gibi ne var ki, Şu yeşil gözlerinden, Ruh titrer, ters görünür o göllerde, derinden.. O sarp uçurumlar ki Hayallerim hıncahınç su içer içlerinden."* Louis abartılı bir ses tonuyla ezberlediği cümleyi okudu.

"Tanrım! Kitaplarımı mı karıştırıyorsun sen?"

"Benimle ilgilenseydin karıştırmak zorunda kalmazdım!" dirseğini yatağa yasladı ve elini başının üzerinde dinlendirdi.

"Demek öyle." Harry kaşlarını kaldırdı. Louis kafasını sallayarak onayladı.

"Ben de tam şu kısmının sana uygun olduğunu düşünüyordum." gözlerini kısarak cümleleri aklına getirmeye çalıştı.

"Güzel kedim,geri çekip tırnaklarını,gel,Sevdalı göğsüme benim,akik ve metal karışımı o güzel gözlerini seyredeyim."

"Ah,çok romantiksiniz Bay Styles." yüzünü buruşturdu.

Biraz sonra Louis hazırlanmaya başladı. Kıyafetlerini Harry seçmişti. Her zamanki gibi.


-


Önceden siyah bir limuzin çağırmıştı bile. Otelin önünde onları bekliyordu. Arka koltuğa bindiler ve renkli Paris sokaklarından geçtiler. Louis camı hafifçe açarak rüzgarın yüzüne çarpmasına izin verdi. Gözlerini kapattı ve bulunduğu konumu düşündü. Yanında Harry Styles vardı, Paris sokaklarında kendi yüzünün olduğu film afişleri vardı, bir limuzindeydi ve en önemli yönetmenlerden birinin filminde oynadığı filmin galasına gidiyordu. Bu sefer kırmızı halı onun için serilecekti. Sevdiği oyuncuların üzerinde yürümesini izlediği kırmızı halıdan yürüyen o olacaktı. Arkasından Harry ile birlikte. Bu bir tür cennet olmalıydı.

Harry bir şampanya şişesi çıkardı ve uzun,ince cam bardaklardan birini Louis'e verdi.
"Kutlamamız gerektiğini düşünmüyor musun?" gülümsedi. Şampanya şişesinin kapağını açtı ve köpüğü aktığında hızlıca şişeyi bardağa götürdü ve doldurdu. Bacaklarının arasına sıkıştırdığı bardağa da koyduktan sonra şişeyi bir kenara koydu ve bardağı Louis'e doğru kaldırdı.

"Benim küçük yıldızıma." Bardağını Louis'nin bardağına hafifçe çarparak ağzına götürdü.

"Küçük yıldızın artık o kadar da küçük değil."

Love KillsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin