Hakan: Çünkü bazı yanlışlar denemeye değermiş, bir arkadaşım söylemişti.
Aylin: Yani... haklı mıymış arkadaşın?
Hakan: Bilmem bu akşam göreceğim haklı mı, haksız mı. Tabi gelirsen?
Aylin: Anlamadım?
Hakan: Bu akşam seni bir yere götüreceğim, gelir misin?
____________________________________
-Birkaç Saat Sonra/ Merkez-
-Aylin masasında dosyalarla ilgileniyordur. Hakan ve Ali de ortadaki masada ifadeleri inceliyordur. O sırada Selin gelir, Aylin'in yanına geçer.
Selin: Ayliin, Taner seninle görüşmek istiyormuş.
Aylin: Bunu neden sana söylüyormuş peki?
Selin: Eh ne yapsın? Adamın telefonlarına cevap vermiyormuşsun. Bak beni arayıp duruyor, al şunu başımdan.
-Hakan konuşmaları duyar, göz ucuyla onları izlemeye başlar.
Aylin: Ya ben ona mesaj atmıştım, seni niye rahatsız ediyor ki şimdi?
Selin: N'aptı ki bu adam sana?.. şşşt! Bana bak yoksa aldattı mı?
Aylin: Saçmalama Selin.
Selin: E ne oldu o zaman? Birkaç saattir yüzün gülüyor ya ben de sanmıştım ki...
Aylin: Ne sanmıştın?
Selin: İşte barıştınız sanmıştım. Baksana durup durup gülüyorsun.
Aylin: Gülüyor muyum? Hiç farkında değilim.
Selin: Ben artık kendime başka en iyi arkadaş bulacağım, sen bana hiçbir şey anlatmıyorsun.
Aylin: Tamam tamam, bak benim şimdi çıkmam lazım. Akşam işimi bitirince buluşalım olur mu?
Selin: Hele şükür. Gelince şu işin neymiş onu da anlatırsın belki.
Aylin: (Hakan'a bakarak) Belki anlatırım.
-Aylin çantasını alıp çıkar, biraz sonra Hakan da toparlanmaya başlar.
Ali: Hayırdır? Nereye?
Hakan: E iş bitti kardeşim, ben kaçar.
Ali: Birer dürüm gömseydik öyle gitseydin.
Hakan: İşim var, işim.
Ali: Seliin! Bu ne ya herkesin işi var, baksana.
Selin: Sorma Ali'cim, ne işi bu anlamadım gitti valla.
Hakan: Hadi hadi lafa tutmayın beni, yarın görüşürüz.
-Akşam/Aylin Ev-
-Hakan rahat bir şeyler giymesini söylediği için Aylin bir jean ve beyaz gömlek giyer. Gömleğinin ilk üç düğmesini açmıştır açıkta kalan boynuna uzun ince bir kolye takmıştır. Anahtarlı kolyesi de hala boynundadır. Son kez aynada kendine bakarken telefonu çalar. Arayan Taner'dir.
Aylin:Efendim Taner?
Taner: Aylin, hele şükür telefonumu açtın.
Aylin: Açtım çünkü açmasaydım herkesi rahatsız etmeye devam edecektin.
Taner: Suçlu ben miyim yani. Tek kelime etmeden giden sensin, konuşmayan görüşmeyen sensin. Ama suçlu benim. Öyle mi?
Aylin: Tamam belki biraz haklısın. Bunları yarın öğlen konuşalım, olur mu?
Taner: Tamam, konuşalım ama... Aylin.
Aylin: Efendim?
Taner: Seni seviyorum.
Aylin: İyi akşamlar Taner.
-Aylin telefonu kapattıktan sonra salon camına taş atıldığını fark eder. Temkinli bir şekilde cama yaklaşır, perdeyi açar.
Hakan: Hadi, geç kalıyoruz.
Aylin: Korkuttun beni. İnsan gibi zile bassaydın ya.
Hakan: Pek tarzım değil. Hem sen söylemiştin, taş atmakta iyiyim.
Aylin: Camlarımı düşünmeden söylemiş olmalıyım :)
Hakan: (gülerek) Sen nereye gideceğimizi merak etmiyorsun herhalde?
Aylin: Ay yok yok, hemen çıkıyorum.
-Akşam/Hakan Araba-
Aylin: Hadi ya, daha gidecek miyiz?
Hakan: Geldik sayılır da, bu ne acele Aylin hanım?
Aylin: Söylemiyorsun nereye gittiğimizi.
Hakan: Gelince göreceksin zaten :)
Aylin: Üff, gıcıksın. (kollarını bağlar)
Hakan: Tamam tamam geldik bak.
-Arabadan inerler. Lunaparkı görünce Aylin şaşkınlıkla gülmeye başlar.
Aylin: Nereden geldi aklına burası?
Hakan: İşte, hem eğleniriz hem de korkularını yenersin. Fena mı?
Aylin: Yoo, hiç fena değil.
Hakan: Hadi bakalım gel.
-Aylin'in elinden tutar, beraber içeri girerler.
-Gece/Lunapark
-Aylin ve Hakan çarpışan arabalara biner. Epey eğlendikten sonra oradaki bir banka otururlar.
Hakan: Pamuk şeker mi kağıt helva mı?
Aylin: Hmm, pamuk şeker. Şey ama pembe olandan.
Hakan: :) tamam.
-Hakan pamuk şeker alıp Aylin'in hemen yanına oturur. Beraber yemeye başlarlar.
Aylin: Teşekkür ederim bu gece için. Çok eğlendim.
Hakan: Rica ederim. Seni gülerken görmek çok güzel.
Aylin: Biliyor musun, küçükken hep bundan yerdim.
Hakan: Çok mu seviyorsun?
Aylin: Yani, severim. Bana annem hep alırdı. Ben bir odaya kapanır onu yerdim. Başta ben seviyorum diye alıyor sanırdım ama aslında babam geldiğinde ortalıkta olmayayım diye alırmış annem sonradan fark ettim tabi.
Hakan: Nasıl yani?
Aylin: Benim babam, nasıl desem baba gibi değildi. İçerdi, köpek gibi içerdi. Bağırırdı, çağırırdı. Her gece eve gelince annemi döverdi. Ben de elimde pamuk şekerimle yan odada onları dinlerdim.
Hakan: Peki hayatta mı şimdi? Baban yani?
Aylin: Yok değil. Cezaevinde gebermiş gitmiş.
Hakan: Cezaevi?
Aylin: Bir gece yine eve sarhoş gelmiş, leş gibi kokuyor. Yani küçüktüm ama hatırlıyorum. Anneme bıçak çekmişti. Bir komşumuz çığlıkları duyup gelmiş, babama engel olmuştu. Sonraki gece bi el silah sesi duyduk.
Hakan: Komşunuzu mu öldürmüş?
Aylin: (başını sallar) Evet. Eve polisler gelmişti. Adam yerde yatıyor, babam desen kör kütük umrunda değil hiçbir şey. Annem salonda ağlıyordu.
Hakan: (Elini Aylin'in saçlarına götürür) Peki sen?
Aylin: Ben...merdivenlere çökmüştüm. Hiçbir şey yapmadan, öyle izlemiştim. Rıza baba ile o zaman tanışmıştık zaten. Yanıma gelip benimle uzun uzun konuşmuştu. Yalnız değilsin demişti.
Hakan: Doğru söylemiş, yalnız değilsin.
-Hakan Aylin'in elini sımsıkı tutar. Birbirlerine tebessüm ederek bir süre bakarlar.
Hakan: Hadi kalk.
Aylin: Nereye?
Hakan: Lunaparktayız, bütün gece burada oturmaya gelmedik herhalde?
Aylin: Doğru. Neye bineceğiz?
Hakan: Dönme dolaba :)
-Gece/Devriye-
-Ali, Selin ve Mesut devriyededir.
Mesut: Devriye bittikten sonra bir şeyler gömer miyiz gençler?
Selin: Yok canım ben almayayım. Birincisi çok sağlıksız, ikincisi de biz Aylin'le takılacağız.
Mesut: Aylin'le mi takılacaksınız? Tüm gün berabersiniz kızım daha ne takılacaksınız?
Selin: Sana ne? İstersem Aylin'le uyuyup uyanırım sana ne?
Ali: Aa tartışmayın be şeyler gibi...
Selin: Neyler gibi?
Ali: İşte, karı kocalar gibi. (sırıtır)
Mesut: Bırak boş yapmayı da önüne bak, önüne. Karı kocaymış. Pehh, ben alsam ala ala bunu mu alırım be?
Selin: Ahahah, pardon? Ben baksam baka baka sana mı bakarım acaba? Allah'ın kütüğü.
Ali: Hahahsjdjsjs kütük mü?
Mesut: Ulan kızım ulan kızım! Sür sen de şu arabayı Ali. Evime gideyim, bir huzur yok anasını satayım!
-Gece/Lunapark-
-Aylin ve Hakan dönme dolaba binerler. Bulundukları kabin en tepeye varmadan birkaç metre aşağıda duruverir.
Aylin: Aaa! Ne oldu ya?
Hakan: Dur, dur sakin.
Aylin: Yok sakinim de, bir sorun mu oldu acaba?
-Hakan aşağı doğru eğilip bağırır.
Hakan: Eh be abicim! Dedim ya sana tam tepede durdur şunu diye!
Görevli: Kusura bakma abi ayarı tutturamadım! Kaldırayım mı biraz daha?
Hakan: Neyse neyse boşver.
Aylin: Yok artık! Sen mi ayarladın bunu Hakan?
Hakan: Evet ama tam tepeye çıkamadık, bununla idare edeceğiz artık.
Aylin: Ne yapacağız ki burada?
Hakan: Sana bir hikaye anlatacağım.
Aylin: Hikaye? Kimin hikayesi?
Hakan: Gökteki bir yıldızın hikayesi. Mesela şu olabilir. (eliyle bir yıldızı gösterir)
Aylin: Hmm merak ettim. Anlat bakalım.
Hakan: Rivayete göre insanlar bir gün bir yıldıza dönüşecekmiş.
Aylin: Nasıl yani?
Hakan: Yani aslında ilk başta yıldız diye bir şey yokmuş. O yüzden gökyüzü geceleri zifiri karanlık olurmuş. Bir gece bir kız sevdiğine "Keşke geceler bu kadar karanlık olmasa" demiş. Adam sevdiği kızın her istediğini yapmaya razıymış ancak geceyi aydınlatmanın yolunu bir türlü bulamamış. Çareyi bilge kişiye gitmekte bulmuş. Durumu anlatmış. Bilge de ona demiş ki "Aşk bu, her şeye gücü yeter. Sen gerçekten seviyorsan, geceler ışık dolar."
Adam hiç düşünmeden bilge kişinin teklifini kabul etmiş. Bilge kişi, adamı bir yıldıza dönüştürüp sevdiği kızın tepesine göndermiş. Hikayeye göre o zamandan beri ölen tüm aşıklar birer yıldız olurmuş ve her zaman sevdiğini takip edermiş. Aşkı ne kadar büyükse o kadar fazla ışıldarmış.
-Hakan Aylin'e bakar. Aylin hayranlıkla göğü izlemektedir.
Aylin: Güzel hikayeymiş. Peki biz? Biz de bir gün bir yıldız olur muyuz, ne dersin?
Hakan: Aşıksak oluruz. Aşık mıyız?
Aylin: Bilmem, sen aşık mısın?
Hakan: Bilmem.
-İkisi de bir süre sessizce gökyüzünü izler. Sonra Aylin usulca Hakan'a bakar, onu seyreder.
Aylin: Çok değişik bir adamsın.
Hakan: Bu iyi bir şey galiba?
Aylin: Hı hı. İyi bir şey.
Hakan: Gidelim mi artık? Sesleneyim indirsinler bizi.
-Hakan tam seslenecekken Aylin Hakan'ı tutar.
Aylin: Dur seslenme.
Hakan: Neden?
Aylin: Belki biraz daha kalırız.
Hakan: Kalıp ne yapacağız peki?
-Aylin Hakan'a yaklaşır. Nefesleri birbirine karışacak kadar yakındırlar. Yavaşça Hakan'ın dudağını öpmeye başlar. Hakan da karşılık verir, elleri Aylin'in saçları arasında kaybolur. Uzunca bir öpüşmeden sonra göz göze kalırlar. İkisi de tek kelime etmiyordur. Sessizliği aşağıdaki görevli bozar.
Görevli: Abi! Biri geldi, sizi soruyor galiba!
____________________________________
5.Bölüm Sonu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırılsıklam
Hayran KurguArka Sokaklar'ın en özel çifti AyHak için yazılmış bir hikaye. :)