3. Bölüm

23.2K 1.2K 144
                                    

Kararımızı verdikten sonra arabaya binip yurduma doğru yola çıktık. Yoldayken, ara ara ona bakıyordum. Beni bu şekilde de koruyacağı aklımın ucundan geçmezdi. 

"Cemil..." dedim, 

"Evet?" dedi yandan bakış atıp. Araba süren kalın kollarına baktım bir süre ama bakışlarımın belli bir yerde takılı kalmasına izin vermedim. 

"Şey," dedim dışarıyı izlerken "Sana bir şey söyleyeceğim ama kızmanı istemiyorum."

"Söyle bakalım."

Boğazımı temizledim, "Seher'e herhangi bir zarar vermeyeceksin, değil mi?" Onun bana soğuk bir bakışla baktığını görünce hemen savunmaya geçtim, "Senin bir kadına el kaldırmayacağını biliyorum. Gerçekten, daha yeni tanıyorum seni ama insan sarrafıyımdır ben. Sadece korkum, psikolojik yaralanma olması. Seher bazen kötü olabiliyor ama aslında içinde çok kırılgandır. Ailesiyle çok sorun yaşadığı için belki de, anne babasının sürekli işlerini zorbalıkla halletmelerinden örnek alıyor hareketlerini. Ama istediği sevgiyi alamamıştır hiçbir zaman. Sevgi açlığı çekiyor yani. Şimdi sen onunla görüşürsen, sana aşık olursa ve canı yanarsa bunu kaldıramayabilir..."

"Buse-"

"Bak, sen çok yakışıklı bir adamsın, seni öve öve bitiremedi zaten. Yani görünüşüne hasta. Bir de seni tanıyınca içindeki güzel yüreği de severse sırılsıklam aşık olur ve ben bundan çok korkuyorum."

"O seni tehdit etti," dedi Cemil bu sefer yoldan gözünü ayırmadan. Sesi araştırır gibiydi.

"Biliyorum ama sonuçta ölümle de tehdit etmedi. Cihan yapışkandır ama o kadar da rahatsız edileceğimi sanmıyorum. Hem ben neler gördüm bu hayatta, takıntılı bir çocuk mu beni yıldıracak? Biliyorum çay içerken sana sanki Seher çok kötü biriymiş gibi anlattım ama sanırım şoktaydım. Şimdi düşündükçe, beraber geçirdiğimiz güzel günler geliyor aklıma. Bana çok kez borç vermiştir, istemesem de zorlamıştır hatta." Yüzümü sağ tarafa, cama doğru çevirip dışarıyı izlemeye başladım. "Dönem başlarında kitap alırız dersler için. Hocalar sadece yayıncı ve yazar ismini söyler, fiyatının yüksekliğini pek de umursamazlar. Ama bir sürü ders için bir sürü para harcayınca, bazen para kıtlığı çekerdim. Öğlen yemek alamayacak kadar çulsuz olurdum yani. Seher benim tereddüdümü anlardı. Ve gruba yemek ısmarlardı. Parasal sorunu olmadığı için onun için beş kişinin yemek masrafı fazla gelmezdi belki ama sırf bana direkt sormamak için diğerlerine de yemek ısmarlaması, çok ince bir davranıştı. En azından gururum o kadar da incinmeden öğlen yemeği yiyebilirdim." Elimle yüzümü kapattım, "Of, bunları niye anlatıyorum ki sahi... Rezil oldum sana da."

"Ben esnaf bir babanın oğluyum Buse, yokluğu çok iyi bilirim. Esnaflık, günü gününe uymayan bir meslek. Bir gün gelir beş yüz lira toplarsın, bir gün gelir beş lirayla dükkan kapatırsın. Belli olmadığı için hep kıt kanaat geçindik. Varken de fazla yemedik, yokken zaten elimizdekilerden yemeğe mecburduk."

Döndürdüm başımı ondan yana. Beni anlayan biriyle kolay kolay muhabbet etmezdim. Bir tek abim vardı içinde olduğum sıkıntıyı birebir yaşayan ve bilen. Zaten kolay kolay dert yanmazdım ama hayat beni çok bunalttığında bir tek abime yakınırdım. Okuldaki arkadaşlarımdan orta direk aileye sahip olanlar çoktu ama yoksulluk sınırında olan hiç olmamıştı. O yüzden sırlarımı açabileceğim kadar yakın hissedememiştim kimseyi.

Elim Cemil'in benim tarafımdaki koluna gitti ve tuttuğumda gerginleşen kola baktım. Bakışlarım bir süre sonra Cemil'in yüzüne çıkabildi. "Seher'i kendine aşık etme."

Yakıp Kül Et Beni ❤️Tamamlandı❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin