"Pekala, o zaman seni yurduna bırakayım mı?" dedi Birkan, ben düşüncelerimde kaybolmuşken.
Ona başımı salladım, "Beni Cemil'in evine götürmeni istiyorum Birkan... n'olur."
Kol saatine baktı, "Saat çok geç." deyip reddetti, "Yarın götürürüm seni. Zaten planı derinlemesine de düşünmedik. Büyük bir işe kalkışıyoruz, dikkatli olmazsak planımız elimizde patlar."
"Biliyorum, haklısın ama lütfen... ona kötü sözler söyledim. Onun canını yaktım ve bu gece onu görmezsem çok pişman olacağımı biliyorum."
"Buse, çok deli dolusun ama Cemil konusunda daha emin ve yavaş adımlarla gitmeliyiz," dedi ve arabada ön kapıyı benim binmem için açtı, "Bu gecelik sözümü dinle küçük kardeşim. Başka bir zaman için sana sözüm olsun."
Gittim ve karşısına dikildim. "Hayır. Kusura bakma ama sen beni götürmezsen ana yoldan bir taksi bulur, onunla giderim. Yani illaki gideceğim, ya sen götürürsün ya da başımın çaresine bakarım. Büyük kardeş." dedim sonunu alaycı bir tonla ekleyerek. Abi gibi davranıp korumacı tutum sergilemesini istemiyordum, beni kardeşi gibi görmesi çok güzeldi ama benim, yaptıklarıma yardımcı olan bir dosta ihtiyacım vardı, sınırlar koyan bir abiye değil.
Bir süre yüzüme baktı, dişlerini sıktı, sıkıntılı nefesler aldı ve sonunda kazandığımı gösteren pes etmişliği gösterdi. "Bin bakalım, küçük kardeş." dedi o da alayla, "Mecbur götüreceğim seni."
Ona sevimli bir ifadeyle gülümsedim, "Teşekkür ederim kardeşim, cidden." dedim ve yanağını öpüp arabaya girdim. Onun homurdanmalarını dinledim yol boyu ama umurumda değildi, gittiğim yer sevdiğim adamın eviydi ve bana yardım eden büyük kardeş, istediği kadar homurdanabilirdi.
***
"Bekleyeyim mi?" dedi Birkan, arabayı apartmanın önünde durdurduğunda,
Ona biraz utanarak baktım, "Şey... Cemil'in beni evine alacağından emin değilim ama içeri girdikten sonra yarına kadar çıkmamakta kararlıyım. Bu yüzden, gitsen daha iyi olur, boşuna bekleme hiç. Zaten beni kabul etmese de, sokaklarda bırakmaz Cemil. Ben de en azından onunla yolculuk yapmış olurum," Omuz silktim, "Fakirin ekmeği de umut işte..."
Saçımı karıştırdı, "Umudunu sakın kaybetme. Konu, Cemil gibi zor bir adamsa, bolca umuda ihtiyacın olacaktır."
Saçımı düzeltip ona kötü kötü baktım, "Bozma şu saçımı ya! Ve ben, güçlüyümdür, kolay pes etmem. O yüzden kardeşim, sen hiç takılma bu meseleye. Sadece dikkat et kendine, tamam mı? Ve... teşekkür ederim. Her şey için. Bana Cemil'i anlama, onun için savaşma şansı verdiğin için çok teşekkür ederim." elini tutup sıktım, "Sen benim dostum, kardeşimsin artık."
O da sıktı elimi, "Biliyorum, sen de benim kardeşimsin. Ve lütfen, kırmayın birbirinizi, incitmeyin. Sadece, mutlu olun. Ben her zaman, desteklemek, mutluluğunuzu görüp mutlu olmak için yanınızda olacağım."
Gözlerim yaşarırken tekrar teşekkür ettim ve çıktım arabadan. Birkan ben binaya girene kadar çalıştırmadı arabayı. Küçük asansöre binip, yedinci kat yerine içimdeki sesi dinleyip altıncı kata bastım. Neden yaptığımı bilmiyordum ama son katı merdivenle çıkmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. İç güdülerime güvenirdim. Çoğunlukla.
Altıncı katta inince, yukarıdan mırıltı halinde konuşmalar geldi kulağıma ve dikkat kesildim. Merdivenleri yavaş yavaş çıktım ve iki katın ortasına kadar geldiğimde, sesler netleşti.
Biri Cemil'in sesiydi. Diğeri ise karşı komşu Deniz'in. Kaşlarım çatıldı, kaslarım kasıldı ve midem stresle büzüldü. O kadar gerildim ki, birkaç saniye konuşmaya odaklanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakıp Kül Et Beni ❤️Tamamlandı❤️
Romance*ÇEREZ TADINDA BİR HİKAYE* Buse ve Cemil'in Hikayesi. Buse'yi psikopat babasından korumak için tutulmuş bir korumaydı Cemil. Tek görevi kadını korumak, onun başına bir şey gelmeden hayatını sürdürdüğünden emin olmaktı. Ama bu sırada iki genci de yo...