Sabah bir kükremeyle kendimi yerde buldum. İçimden:
"Bari bugün yapmayın ya !!"
Diye geçirdim. Hemen yerden kalkıp aşağıya indim. Sofra hazırlanmış herkes oturmuş bana bakıyor. Babamın yüzünde garip bir sırıtma vardı. Bu adam dünden beri bi acayip , sürekli sırıtıyor. Anneme baktım kadın utanmasa havalara uçacak. Zeynep ise bana sinirle bakıyor. Anlaşılan burs kazanmam onu sinirlendirmiş. Kıskanç şey. Bu durum beni üzdü. Sevilmediğimi iliklerime kadar hissettim resmen.
Bende üzüldüğümü belli etmemeye çalışarak masaya oturdum. Kahvaltımız bittikten sonra masayı toplamaya yeltendiğimde annem elime vurarak:
"Sen yorulma. Hem bugün yola gideceksin. Git üstünü değiştir ve çantanı aşağıya indir."
Dedi. Gerçekten beni göndermek istiyorlar. Üzülsem mi? Sevinsem mi? Bilemedim.
"Tamam."
Dedim sadece. Yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim ve kıyafetlerimi bavuluma koydum. Bavulumu indirmeye çalışırken az kalsın merdivenden düşüyordum ki biri kolumdan tuttu. Kim olduğuna baktım ve şok oldum. Babam bana yardıma mı gelmişti?
Elimden bavulumu alıp kapının önüne kadar taşıdı. Bende sesimi çıkarmadan peşinden gittim. Yani gerçek ailem olmasalar da, ne kadar bana kötü davransalar da azıcık da olsa beni sevdiklerini düşünüyordum. Ama yanılmışım demek ki. Gitmemi isteyecekleri kadar değersizmişim gözlerinde.
Evden babamla birlikte çıktık ve arabaya binerek okulun yolunu tuttuk. Yolda sessiz sakin gittik. Konuşmadan, tek kelime bile etmeden okulun önüne geldik. Okula baktığımda:
"Vay be."
Dedim elimde olmadan. Babam da karşılık olarak:
"Gerçekten de kız güzel yere geldin. Burası muhteşem ötesi."
"Evet."
"Neyse hadi sen git ben de eve gidiyim. Görüşürüz."
Dedi. Arkasını döndü ve arabaya doğru yol almaya başladı. Ben de o an gelen cesaretle:
"Baba !"
Dedim. Yanına kadar koştum ve sarıldım:
"Beni ne kadar sevmeseniz de, ben sizi seviyorum. Bu zamana kadar yaptıklarınız için çok teşekkür ederim "
O an yüzümde bir ıslaklık hissedince bir damla yaşın düştüğünü farkettim. Babama baktığımda sesini bile çıkarmadı. Ben ona sarılırken beton gibi durdu sadece. Bu moralimi iki kat düşürdü. Başımı kaldırıp gözlerine baktım sanki bir an üzüldüğünü hissettim bundan güç alarak:
"Beni ziyarete geleceksiniz dimi??"
Dedim. Ses gelmedi. Bana değil, gözlerimin içine değil de ileride başka bir yere bakıyordu. Hala bir cevap alamayınca:
"Ya da ben haftasonu gelince görüşürüz."
Dedim. Babam derin bir nefes aldı ve:
"Cemre bir daha ne sen geleceksin, ne de biz geleceğiz. Artık bizi görmeyeceksin. Bundan sonra yeni evin, ailen, arkadaşların, sevdiklerin... Hepsi burası olacak. Bizi sadece sokakta karşılaşırsak bir yabancı gibi görüp yanımızdan öylece gideceksin. Bundan sonra hayatında ben, Hale veya Zeynep olmayacak. Bize bir daha anne veya baba deme!"
Dedi. Donup kaldım. Böyle bir şey beklemiyordum. Tamam beni ziyarete geleceklerini tahmin etmezdim ama en azından ben giderim diye düşünüyordum.
"Neden? Bende sizin çocuğunuz değilmiyim? Tamam öz değilim ama bunca sene yanınızdaydım."
"Sen bizim çocuğumuz falan değilsin Cemre! Senin annen ve baban öldü. Bizim çocuğumuz sadece Zeynep! Artık bunu kabullensen iyi olur!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANTASTİK OKUL
FantasiHayatım sıradan ve kötü bi (öz olmayan) aile ile kabus gibi geçerken bir sabah kapının çalması ve bir zarf ile tüm dünyam değişti artık hiçbirşey eskisi gibi değil ne o sürekli bağıran anne babaya nede sinsi gülüşlü kardeşe ihtiyacım var herşey bamb...