Oyunun sonunda yine Doruk'la biz kazandıkk. Berke'nin yüzü uzun bi süre gözümün önünden gitmicek. Hahahaha. Oyun böyle oynanır. Ben tabu da çok iyiyim ya. Tabii Doruğun da hakkını yememek lazım.
"Noldu Berke bey. Üzgünüm ama bu oyunu bizimle oynadığınız sürece kazanabileceğinizi düşünmüyorum."
Dedim ve Berke de:
"Hepsi Yağmur yüzünden ya. Hiç bir anlattığımı anlamıyor ki."
"Aaa. Suçlu ben mi oldum şimdi. Asıl sen anlatamadığın için anlamıyorum ben. Hep 'şey var ya, şey işte şey' deyip duruyorsun. Şeyle kelime mi anlatılır."
Dedi Yağmur. Arkadan Doruk atladı ve:
"Kusura bakma kardeşim ama kız haklı."
Dedi. Doruk bunu dedikten sonra Berke'nin yüzü iyice asıldı ve homurdanarak:
"Zaten hep bana oynuyorsunuz."
Dedi. Bu söylediğine hepimiz kahkahalarla güldük. En sonunda o da dayanamayıp bize katıldı.
Bir an buraya gelmeden önceki hayatım aklıma gelmişti. Eskiden hiç bu kadar sıcak bir ortamda bulunduğumu hatırlamıyordum.
Üzüldüğümü hissettim. Sanki içimde soğuk soğuk rüzgarlar esiyordu. Elimde küçük bir hava akımı hissettim. Şaşırdım bir an ve dikkatim dağıldığı için yok oldu. Ben elime şaşkın şaşkın bakarken, bizimkiler de şaşırmış bir şekilde etrafa bakınıyorlardı. Yağmur:
"Siz de etraftaki rüzgarı hissettiniz mi ? Hava sınıfındakiler şaka mı yapıyorlar acaba ?"
"E-evet. Nasıl oldu bu ? Ben de elimde öyle bir serinlik hissettim."
Doruk atladı:
"Aynen ben de hissettim ama senin elinle ne alakası var. Senin gücün Ateş bunu senin yapman imkansız."
"B-ben bilmiyorum. Ama elimde gerçekten öyle bir şey hissettim."
"Doruk aslında böyle bir şey olabilir. Bazı kişilerde, daha doğrusu dünyada sadece 3 kişide fazladan element gücü varmış. Kütüphanedeki bir kitapta okumuştum. Kontrol etmesi de çok zormuş. Herhangi bir duygu değişiminde veya benzer herhangi bir şeyde ortaya çıkabiliyormuş. Ama tabiki sadece bir efsane. O yüzden endişelenmemize gerek yok."
Dedi Berke ve o sırada kapı çaldı. İçeri Savaş hocanın sekreteri girdi:
"Cemre, Savaş bey seni odasına çağrıyor."
"T-tamam hemen geliyorum."
Sekreter çıktıktan sonra tekrar bizimkilere döndüm:
"Sizce söylemeli miyim?"
"Bence söyle bu garip bir şey yanii söylemelisin."
Dedi Doruk. Diğerleri de ona katıldığını belirten sesler çıkarttıklarında:
"Bence de söylemek en iyisi. Ben gideyim daha fazla Savaş hoca'yı bekletmeyim."
Dedim ve 'Görüşürüz' dedikten sonra kapıdan çıktım.
Savaş hocanın odasına yürüyerek giderken düşünceler beynimi sarmaya başlamıştı bile. Neden Ateş gücüm varken Hava gücümün olduğunu da hissettim ki ? O üç kişiden biri de ben miydim yani ? Aman yok canım. Hem efsaneymiş. Çok da endişelenmemeliyim.
Ben böyle düşünürken Savaş hocanın odasına gelmiştim bile. Kapıyı tıklattım ve 'Gir' sesini duyduktan sonra içeriye girdim. Savaş hoca koltukları işaret ettikten sonra:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANTASTİK OKUL
FantasyHayatım sıradan ve kötü bi (öz olmayan) aile ile kabus gibi geçerken bir sabah kapının çalması ve bir zarf ile tüm dünyam değişti artık hiçbirşey eskisi gibi değil ne o sürekli bağıran anne babaya nede sinsi gülüşlü kardeşe ihtiyacım var herşey bamb...