BEŞİNCİ BÖLÜM

2.7K 157 12
                                    


Kayra,sabah dışardan gelen seslerle yerinden fırladı...
"Gidiyor..."diye fısıldadı telaşla.
Üzerine ne bulduysa giymeye çalıştı hızla...
Onu görmeden gitmesine izin vermeyecekti bu kez onunla vedalaşırken gözlerinin içine bakacaktı.
Dün yaşadıkları her şeyin gerçek olduğuna ancak gün ışığında onun gözlerine bakarak inanacaktı...
Onun gözlerinde kendini görmek istiyordu...
Kendini telaşla dışarıya attı...etrafına baktı aceleyle...
Birkaç adamın Yağızın kamyoneti arkasına yükleme yaptığını görerek onu görebilmek umuduyla yanlarına yaklaştı...
"Yağız bey burada mı..."
"Buralardaydı bayan...bakmamızı ister misiniz..."
"Hayır gerek yok ben bulurum..."
Kayra onun karavanına baktı...hiçbir hareket yoktu...Oraya doğru yürüdü.
Kapıyı çalsa...Yağız içerden çıksa...
Düşündüklerinin Yağızın hoşuna gitmeyeceğini hissederek kapıyı çalmaktan vazgeçti...
Burada ki tek kadın oydu ve diğer adamların gözleri önünde bunu yapmasından hoşlanmayacaktı genç adam...
Eliyle yüzüne gelen saçlarını geriye itti...Kampın içinde gezdirdi gözlerini...
"Birini mi arıyorsun..."
Arkasından gelen boğuk ve hafif sesi duyduğunda gözlerini kapattı...
Onun tam arkasında durduğunu ve onu izlediğini düşünerek yutkundu...
Gözlerini aralayarak ona doğru döndü...
Yağız,bir ağacın dibinde oturmuş onu izliyordu tembel bakışlarla...
Ona baktı bir süre nefesini tutarak...
Bu görüntüsünü hafızasına kazımak istercesine baktı gözlerine,duruşuna...
Birkaç adım attı ona doğru ürkek ve çekingen...
"Buradasın..."
"Seni izliyordum..."
"Neden seslenmedin...seni arıyordum..."
"Ne yapacağını görmek istedim...çok telaşlı görünüyordun..."
"Gittin sandım..."
Kayra sesinin titremesine engel olamadı...onun gözlerinin içine baktı...gözleri manyetik bir alandalar gibi nerede olursa olsun birbirine kenetleniyordu her defasında...
"Gel buraya.."diyen Yağızın sesini duyduğunda ona uzanan elini gördü aynı anda...
Bir adım daha atarak uzanan bu eli tuttu yavaşça...
Yağız onu yanına çekerek oturmasına yardım etti...
"Sana hoşça kal demeden gitmeyeceğimi bilmiyor muydun..."
Kayra sesini çıkarmadan onun gözlerinin içine baktı...
Gözlerinden gelip geçen tüm duyguları görmek istercesine gözlerini ondan ayırmıyordu...
"Yağız...hepsi gerçekti değil mi...dün akşam yaşadıklarımızın hepsi gerçekti..."
"Her saniyesi..."
"Söylediklerin..."
"Her cümlesi..."
Kayra gülümsedi...içinde kıpır kıpır yükselen bir heyecan ve mutluluk dalgası vardı şimdi...
"Benimde...sana söylediğim her cümle gerçekti..."
"Biliyorum Kayra...bu yüzden yaşadığımız şey bu kadar gerçekti...düşündüğüm zaman canımı acıtacak kadar gerçek hem de..."
"Seni seviyorum ben..."
"Biliyorum..."diye fısıldadı Yağız...
Kayra onun bu haline baktıkça ona sarılma isteğini kontrol etmekte güçlük çekiyordu...
Ona yeniden dokunmak isteği ile karıncalanıyordu parmakları...
Yağız,yüzüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına itti yavaşça...Gözlerini ondan bir an bile ayırmadan baktı ona...
"Her nerede olursan ol,burada en az bu dağlar kadar seviliyorsun unutma...bu senin hikayen Kayra...ben hikayene sonradan,belki de zorla belki de istemsiz bir şekilde girdim...Ama benim hikayemde sen varsın...ben hikayemi seninle yazıyorum..."
"Bizim bir hikayemiz olacak mı peki Yağız..."
"Bizim hikayemiz kendini yazıyor Kayra...bugün giden benim belki ama sende giden taraf olacaksın yakında...buna hazırsın... "
"Senden uzaklaşmak istemiyorum sanırım...nedenleri hiç konuşmuyoruz seninle...sadece ikimizde biliyoruz belki de bildiğimiz bir şeyi dillendirerek acı çekmekten korkuyoruz..."
"Ne olursa olsun sonuçta birbirimizi anlıyoruz,öyle değil mi..."
"Bu gün Kemal beyi ararım..."
"Güzel..."
"Sana ne zaman gideceğimi haber vermek istersem nasıl yapacağım bunu..."
"Kenandan öğrenirim ben...istersen ararsın telefonlar açık..."
Kayra gülümsedi...
Hayat bu adamla ne kadar zor olursa olsun kolay bir hale bürünüyordu...Yağızın kaşlarını çatarak uzaklara dalan gözlerine baktı sessizce...
Genç adam başını çevirince gülümsediler birbirlerine...
"Sesini duymayı özleyeceğim..."
"Özleyeceğin başka bir şey olmayacak mı..."
Genç adam gülümsedi...
"Olacak tabi...biraz hafızamı zorlarsam sanırım bulabilirim özlenecek başka şeyler..."
Kayra ona sahte bir kızgınlıkla baktı...
"Çok kötüsün..."
"Öyleyimdir...sende fena değilsin..."
"Nehir kenarına gidelim mi..."
"Neden diye sormama gerek yok sanırım..."
"O kadar belli oluyor mu..."
Yağız gülümseyerek ayağa kalktı ve elini uzattı...
Onu yerden kaldırdıktan sonra ancak onun duyabileceği şekilde fısıldadı...
"Birde bana sor..."
Yürümeye başladılar yan yana...Biraz uzaklaştıklarında Kayra eline uzanan ele bıraktı kendini...Bunu yapmak artık o kadar doğal geliyordu ki...
Nehre kadar hiç konuşmadılar...
Kayra birazdan onun gideceğini biliyor olmanın verdiği sıkıntıyla gözlerinin yandığını hissediyordu sık sık...
Yutkunmaya çalışarak bastırdığı gözyaşları sadece Yağızın gidişi için değil di biliyordu...
Buraya gelmeden önce ve geldikten sonra yaşayan iki Kayra vardı içinde...
buradan önceki Kayra,içine kapanık,ürkek,korkak,mutsuzluğu ile beslenen,karanlığına sızan gün ışığının her zerresinden nefret eden,neredeyse sadece nefes alan bir bitkiden farksız kadınken,buradaki Kayra canlı,cüretkar,heyecanlı,beklenti ve özlem dolu,damarlarında akan yakıcı sıvıdan hayat alan ve karşısındaki adama onulmaz derecede aşık bir kadındı...
Bütün bunları hissetmesine neden olan adam karşısındaydı dokunsa uzanabileceği kadar yakın...
Ve ona gelmek için önce gitmesi gerektiğini söyleyen bu adam için açmaya hazırlanan bir gül goncası gibi hissediyordu şimdi kendini...
Onun suya taş atışını izledi sessizce...
Yanına gidip elini yeniden tuttuğunda artık gözlerindeki yaşları serbest bırakmıştı...
Kollarını genç adamın beline dolayarak başını onun kalbinin üzerine bıraktı usulca...
Yağız itiraz etmeden ona sarıldı...
Çenesini başının üzerine dayayıp uzaklara daldı sessizce...
Onun kesik hıçkırıklarını dinledi bir süre...
Bedeninin titreyişlerini sakinleştirmek istercesine sırtını okşadı bir eliyle...
Kalbindeki acıyı bastırmak istercesine sıktığı dudakları yutkunma çabalarını gizler gibiydi...
Bu ikisi içinde bir veda gibiydi...
Giden,tek başına gitmiyordu ikisinin de kalbinde yağmur yüklü bulutlarla başlıyordu şimdi gitmeler...
Kayrayı kendisinden biraz uzaklaştırarak yaşlarla ıslanmış yüzüne baktı gözlerini kısarak...
Uzanıp yanaklarındaki yaşları dudaklarıyla toplamaya başladı sessizce...
Dudaklarına indiğinde aynı sessizlikle dokundu onlara...
Kayra gözlerini kapatmış,sadece o anı yaşıyor gibi onu hissediyordu...
Omuzlarındaki elleri ensesindeki saçlarındaydı genç kızın...
Dokunmaya korkarcasına başladığı öpüşme Kayranın kendini ona bastırıp yükselmesiyle büyük bir açlığa dönüştüğünde ikisi de artık başka şey düşünemez haldeydiler...
Bir süre sonra nefes nefese birbirlerinden ayrıldıklarında,Kayra ona sımsıkı sarıldı...
"Bana kal de...gitme de Yağız...gönderme beni..."
"Ben kal desem de sen bir gün gitmek isteyeceksin sevgilim..."diye fısıldadı acıyla...
"Sensiz nasıl üstesinden geleceğim...sensiz başaracak mıyım..."
"Ben seninleyim aklına ne zaman gelirsem bil ki aynı anda seni düşünüyor olacağım...bunu ikimiz içinde yapmalısın Kayra...sadece kendin için değil..."
"Biliyorum..."
"Beni özle...benim seni özlediğim kadar özle oldu mu..."
"Seni özleyeceğim...çok özleyeceğim..."
Genç adam kendini tutmaya çalışarak onu biraz uzaklaştırıp gözlerinin içine baktı...
Parmaklarını yüzünde dudaklarında dolaştırdı...
"Ne kadar narin ve kırılgan görünüyor..."diye geçirdi aklından acıyla...
"Bir gün hayatında ki tek adam olduğuma gerçekten inandığında bana gel Kayra..."diye fısıldayarak ona sarılıp saçlarını kokladı...
Saçlarındaki yasemin kokusunu içine çekerken onsuz kalacağı günleri düşünerek kasıldı...
"Şimdi gitmem lazım...beni bekliyorlar..."
"Tamam...gidelim..."diye mırıldandı Kayra...
Onun elini tutup dudaklarına götürmesini izledi...
Dudaklarının sıcaklığını hissettiğinde gözlerinden düşen bir damla yaşa engel olamadı...diğer eliyle yüzünü silip ona gülümsedi...

GÜNLÜK ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin