2 ∝

1.5K 179 398
                                    

Issız bir sokakta ölümle karşılaştım. Bir ıslık çaldım ve elini hiç bırakmadım.

•••

Müzik sesini yok sayabilirdi belki ama yanında kıpırdanıp homurdanan adamı yok saymayı düşünemezdi bile Jin. Gözlerini açmadan el yordamıyla telefonunu bularak, kısık gözlerle ekrana baktı. Tanımadığı numara olduğu için sessize alıp yanında uyuyan Yoongi' ye bakarak gülümsedi. Yorganı boğazına kadar çekmiş, dudaklarını büzerek kaşları çatılı bir şekilde uyumaya devam etmişti. Rahat bir pozisyon bulup derin bir nefes aldığında komidinin üzerinde ki telefon titreşmeye başlamış ve sinir bozucu bir ses odaya yayılmıştı. Tamamen kapatabilirdi ama babasından gelecek ani bir aramayı kaçırmaktan delicesine korkuyoru, birilerini kaybetme korkusu o kadar fena haldeydi ki çoğu hareketini kısıtlıyor onu kafesliyordu.

Yoongi' nin savurduğu küfür üzerine sıkıntıyla bir nefes alıp yatağından doğrulmuş ve telefonu almıştı. Gözlüğünü de yanına alıp odadan sessizce çıktıktan sonra ısrarla çalan telefonuna çatık kaşlarla bakmayı kesip cevaplamıştı.

"Efendim."

Pürüzlü sesini düzeltmek adına hafifçe öksürdüğünde karşı taraftan neşeli bir ses gelmişti.

"SeokJin, uyandırmak istememiştim ama gece uyuyamadığımdan belki açarsın diye aramak istedim."

Jin derin bir nefes aldı. Sabahın 6' sıydı üstelik izin günüydü. Haftanın tek bir günü geç saatlere kadar uyuyabiliyordu ve o da an itibariyle katledilmişti. Yine de sorun değildi. Taehyung' un acıları yanında uykusunu feda etmesinin lafını bile edemezdi. Kapıdan gelen ses ile başını arkaya çevirdi.

"Sorun değil."

Yoongi, merakla abisine bakarken hafif olan uykusu çoktan açılmış ve karnı anında acıkmaya başlamıştı. Mutfağa doğru giderken abisine gülümseyip uçan öpücüklerinden birini yollamıştı. O her zaman sevgi ve yaşam doluydu. İşler ne kadar kötüye giderse gitsin, kaç kez düşüp bacaklarını parçalarsa parçalasın o hep gülümser ve ayağa kalkardı. Hatta bazen arkasından birilerinin daha düştüğünü görüp, orada otururdu. Karanlık bir kuyuda kimsenin tek kalmaması için tek başına bekler ve elini uzatırdı. İyiliğin doğuştan kalbine yerleştiğine inanıyordu, büyüdükçe de filizlenip kaburgalarına tutunmuştu kökleri.

"Şey, kızdın mı?"

SeokJin dikkatini tekrardan telefona verip yüzünü öfeledi.

"Sorun olmadığını söyledim."

Bir süre karşıdan cevap gelmeyince kapattığını sanarak telefonu kulağından uzaklaştırdı.

"Kahvaltıyı beraber yapalım mı diyecektim. Bildiğim bir yer var. Nefis poğaçaları var. Poğaça sever misin?"

Severdi. Sıcak poğaçaların yanına bir fincan çay alarak annesine duyduğu özlemi gidermeyi denerdi. Fakat sıcak poğaçaların buharı gözlerine vurup orada nem bırakır, çayın kokusunda annesini bulamayınca, boğazına bir şeyler otururdu.

"Kardeşim ile yaparım."

Tae, mosmor kesilen karnına bakarken duydukları ile bir an duraksadı. Acı çektiği halde gülümseyen yüzü hafifçe asıldı. Sesinin titrememesini umarak konuşmayı denemek karnında ki ağrıdan daha çok yakmıştı canını.

Three Steps to Stars | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin