23 ∝

438 69 112
                                    

Karmaşalar süslemiş sana giden yolları. Şimdi ayağım neye takılsa sana daha çok düşüyorum.

•••

Yüzüne damladı tuzlu su, rüzgar çarptı saçlarına geriye iteledi yüzünden hoyratça, açılmadı gözleri kapalı kaldı öylece. Dudaklarının bir köşesi büküldü usulca yukarı, ruhuna kadar süzüldü özlemi, yalnızlığı kaldırıp kadehini dikti bakışlarını yıldız dolu geceye.

Dudaklarında uslu bir şarkı, gecenin mazisine saygısından belki de hisleri bile usluydu. Annesine gelmiş, kalçasına batan çakıl taşlarının soğukluğuna aldırış etmeden kollarını kendine çektiği dizlerine dolamıştı.

"Yanınıza gelmem için mi beni siliyorsunuz anne?"

Araladı gözlerini, başını geriye atıp yıldızlara baktı, saçları yavaşça düştü deniz kıskandı şiir gibi tutamları. Derin bir nefes alıp yosun kokan denizi çekti içine. Ferahladı ciğerleri dinginliği ulaştı gözlerine oradan taşıp yüzünde raks etti.

"Yine unuttu beni."

Mavi saçlarına konan damlalarla gülümsemesi soldu yüzünde, tek elini kaldırıp karanlık gökyüzüne avuç içine dolan yağmur damlalarına baktı bir süre.

"Saçlarımı mavi yaptım bugün," dalgalar hırçınlaştı. Fırtına geliyordu şehre, kocaman hüzünlerini de alıp çalacaktı kapısını. Ayaklandı, gözü karardı kaç gündür adam akıllı bir şey yemiyordu. Babası ölmüştü, Yoongi kayıptı diken üstünde SeokJin' in götürülme ihtimaliyle yaşıyordu. Kanıtlayamazdı ama o güzel çocuğu alan Yamyam' dı. Biliyordu, anlatamazdı açıkla deseler cümleleri dolaşırdı birbirine ama biliyordu işte. Derin bir nefes alıp mavi saçlarından geçirdi zarif elini. "Külyüzü' nü yaktım anne. Kendi ellerimle ateşe verdim."

Arkasını döndü denize, yağmur şiddetini arttırmış bedenine düşmanca saldırmaya başlamıştı. Acılarını saklayıp yine içine, derin bir kesikten usul usul kanayan acısına kapadı kulaklarını. Şimdi değil, Yoongi bulunana kadar değil.

Babasından sonra hiç gidemediği eve doğru adımladı, dudaklarındaki şarkı arsızdı bu sefer.

"Yağmur, rüzgar ve ben seni bekliyoruz. Hala ilk gün sıcaklığıyla."

Süzülüp derinde sakladığı yaralarına arsızca kanatıp sözleriyle, zihninde dolaşan dingin ritme inat büyük bir yankıyla dağlamıştı onu. İki elini de cebine sakladı Taehyung. Titrediklerini görüp güçsüzlüğünü suratına çarpmasın benliği diye sakladı onları. Kendini sakladı, kendinden. Sonra evine giden adımlarını durdurup başka bir yöne çevirdi.

Ezbere sokaklarda ezbere acılarla ilerledi. Hiç mi geçmezdi insanın içinin acısı. Geçmiyordu, kaçıyordu ama kapısında buluyordu hep kendini. Zihninde karmaşa, kocaman gürültüler, çığlıklar. Bedeninde şimdi büyük bir soğukluk, zamanında sarıldı diye kolları nasıl aç, nasıl da muhtaç.

SeokJin' in yola bakan balkonunda buldu adamı. Saçlarında hüzünler yeşermiş, gözlerinde göremesede yeni fikirlerin devrimleri tükenmişti. Gülümsedi, dudaklarında yine arsız kelimeler oynaştı.

"Yıldızlar, gece ve ben seni bekliyoruz. Unutulmuş olmanın, burukluğuyla."

Sırılsıklam çaldı kapısını, biraz bekledi adım sesleri hafiften çalınınca kulağına gülümsedi.

Three Steps to Stars | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin