30 ∝

417 61 116
                                    

Şen kahkahalara gömüldü sesimiz, soluğum kayıp sende.

•••

Artık gücü kalmamıştı. Damla damla yere akan kanıyla birlikte çekiliyordu her şey. Zihninde ki canlılık yoktu, bakışlarının feri çok öncesinden kaybolmuştu. Sesleri karışıyordu birbirine, birisi adını sesleniyordu. Hayır, seslenmek denemezdi buna. Haykırıyordu. Çaresizce onun adını yakarıyor, bir şeyler için yalvarıyordu. Gözlerini kapayıp derin bir nefes aldıktan sonra odaklanmaya çalıştı.

9 gündür buradaydı. Sandalyeye bağlandığı ve işkencelerin başladığı ilk gündü. Bir gün geçmiş miydi? Saatler olmuştu belki de bilmiyordu. Bazen bırakılan kesikler o kadar derin oluyordu ki, hasarlı sinir sistemi bile bunu algılayarak acı çekmesine sebep oluyordu. Dudaklarında cansız bir tebessüm belirdi. Şimdiye kadar fiziksel olarak hiç acı çekmemişti.

"Yoongi, lütfen bana bak."

Bakışlarını karşısında oturan adama çevirdi.

"Senin ne işin var burada?"

Onu anlayabilmiş miydi? Kendisi bile sesinden bir şeyler çıkartamamışken o anlayabilmiş miydi? Saçlarında hafif dokunuşlar hissettiğinde gözlerini tekrardan kapadı.

"Dokunma ona! Lanet olası ona dokunma!"

Yamyam kocaman gülümseyip işaret parmağını dudaklarının önüne getirdi.

"Şşş, çok gürültü yapıyorsun böyle uyuyamaz." Daha sonra rengi solmuş adamın karşısına çökerek ellerini sıktı. "Şimdi sana plazma takacağım, eğer çok kötü olursan kan da ayarlayabilirim. Eğlencemiz on beş gün sürecek Yoongi, ondan önce gidemezsin."

Jungkook, oturduğu yerde çaresizce hareket ediyor sımsıkı ipleri gevşetmeye çalışıyordu ama hayır. Sonuç alamıyor, bağırmaları bir şeyi değiştirmiyordu. Midesi bulanıyordu, kan kokusu, yerlere damlayan kanın göl haline gelip ona doğru süzülmesi aklını kaçırmasına sebep olacaktı. Ama önemi yoktu, onun delirmesi şu an için o kadar da önemli değildi. Yoongi' yi öldürüyordu. Ağır ağır yapıyordu bunu.

Vücuduna kesikler bırakıyor daha sonrada uyuşturmadan dikiyor bazense kanın yavaşça süzülmesini izliyordu. Daha fazla dayanamayacağını hissediyordu JungKook, adamın teninde gezinen bıçakları yüreğinde hissediyor boğazına dizilen keskin metalleri yutmak zorunda kaldığından soluk borusu yarılıyor gibi hissediyordu.

"Senin için güzel ve tertemiz oyuncaklar ayarladım. Ama hiç uslu durmuyorsun."

Karşısında duran adama bakarken hızlı hızlı soluyor, kor gibi yanan göğsünü şişiriyordu. Yüzüne doğru kalkan kanlı bıçakla nefesini tuttu. Başını refleks olarak geri çekip kocaman gözlerle bakarken parlayan metale nefesini tutmuştu. Sakin kalmak zorundasın, sorun yok daha sonra yıkabilirsin. Sakin kalmalısın sakin. Ama kalamamıştı.

Yanağına temas eden ıslaklıkla genzinden tüm alana yayılan korkunç bir çığlık kaçmış, tüm bedeni tir tir titremeye başlarken ağzından daha önce belki de hiç etmediği küfürler kaçmıştı.

"Yapma, lütfen yapma."

Yoongi' nin kısık sesi duyulmadı. Göz bebekleri ıslandı, yalvarmayı bıraktı. Hiç bir işe yaramıyorken bir şeyler söylemek çok anlamsızdı. Onu kışkırtarak JungKook' a daha çok zarar vermesine sebep olmakta istemiyordu. O yüzden sustu. Derin bir sessizliği bıraktı arkasında, büyük yakarışları alıp karşısına durun dedi. Artık bu kadar.

Saatler mi geçmişti? Kim bilir, yıllardır bağırıp ağlıyor gibi geliyordu ona. Gitmeden önce sandalyesini Yoongi' nin sandalyesinin yanına çekmişti Yamyam.

Three Steps to Stars | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin