Zihnin, kanında dolaşıp teninden sızana kadar benimsin Külyüzü.
•••
Kabul görecekse eğer karşı çıkardı. Bu düzeni bir şekilde bozabilecekse cümleleri, kaldırdığı baş kesilse dahi sonunda birileri görecekse mutlu sonu, karşı çıkardı. Ama hiç bir şey değişmiyordu bu döngüde. Uğraşsada uğraşmasa da, pes edip kabuğuna çekilsede sonuç aynıydı.
Binlerce ihtimal vardı hepsini yaşayabilirdi hiçte şikayeti olmazdı eğer sonunun mutlu biteceğine inansaydı. Ama Taehyung, onlarca ihtimalin çıktığı sonlarda hep bir başına kalıyordu. Bu yüzden öylece durup, başlarına gelenleri izlemek hareket etmemek, kurtuluş için çabalamamak çok cazip geliyordu.
Bacaklarında güç yoktu, zihnide yorgundu ama yine de adımladı. Herkes dağılmış, polis memurları bırakılan notu incelemeye almıştı. SeokJin babasının yanına oturmuş boş gözlerle bakıyordu zemine. Yanına oturup öne eğilerek ellerini birleştirdi, konuşmak için bir kaç kez yutkundu boğazı kuruyup kalmıştı.
"Tüm bu notları ne zamandır alıyorsun?"
SeokJin başını kaldırıp yerden yanında oturan gri saçlının gözlerine baktı. Yüzünün çatladığını, beyninin kıvrımlarında sinsi bir yılanın dolaştığını hissetti.
"Taehyung?"
Gri saçlı çocuğun yüzünde umut dolu bir ifade belirince kaşlarını çattı. İçinde kıpır kıpır bir şeyler oluştu, elleri titredi dudakları aralandı bir kaç kez. Gözlerinde ki o bomboşluk geçip delicesine bir öfkenin izleri yavaş yavaş yerleşti. Titreyen elleri yumruk olup adamın suratına geçti büyük bir öfkeyle.
"Tanrım SeokJin!"
Taehyung kendini savunacak zamanı bile bulamamıştı, bulsaydı da karşı koyar mıydı orası da muammaydı. Derince soluyup yüzüne inen diğer yumruğu durduran Jimin' e dikti gözlerini.
"Bırak çıkarsın hıncını."
SeokJin kendisini geri çekenlerden kurtulmaya çalıştıkça öfkesi daha çok katlanıyordu.
"Kimsin sen?! Yoongi sevgilin olduğunu söylüyor sen gelmiş buraya beni öpüyorsun, hemde düğünümde! Bırak! Nişanlıma dolandırıcı deyip beni kurtardığını söylüyorsun şimdi de gelmiş tüm bu notları ne zaman aldığımı soruyorsun. Tek bir not var burada! Diğerlerini nereden biliyorsun lanet olası kardeşim nerede ne yaptın ona?!"
Taehyung oturduğu yerde düşen omuzlarına eşlik eden bir gülümsemeyle dolan gözlerini dikti, suratı kıpkırmızı olan Külyüzü' ne. Kaç gün önce okşuyordu elleri yüzünü, kaç gün öncesiydi ki dudaklarında solukları, bedeninde emareleri vardı. Şimdi öldürecek gibi bakan gözleri kaç gün öncesinde onun için ağlıyordu. Yutkunup yere dayadığı ellerini bastırdı güç almak için, kalkmak zorunda olduğu için küfür edip öylece serilmek istiyordu ama içinde bir şeyler vardı. Pes ederse her şey son bulurdu.
"Bizi yalnız bırakın."
Sesi soğuk, bakışlarında ki parıltılar kayıptı. Mağlup olduğu savaşlardan birine yine dalacaktı, daha da acısı vardı her şeyi unutması için yalvardığı adama şimdi her şeyi hatırlatmak zorundaydı yine. Çok yorgundu, her şeye rağmen sıkı sıkıya tutunduğu hayat şimdi gözünde çok değersizdi. Acı doluydu her anı.
Çıktı herkes. Kapı kapandığı anda tekrar saldırmak için atıldı SeokJin. Gri saçlı kendisine savrulan yumruğu tek eliyle kavrayıp geriye doğru büktükten sonra hızla sarmaladı adamı.
"Dur biraz, lütfen dur biraz."
SeokJin, hırlayıp küfürler savurarak itelemeye çalıştı adamı ama çok güçlüydü. Ya da kendisi artık çok güçsüz kalmıştı. Kardeşi neredeydi, kim onu neden almıştı? Aklını kaybedecekti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Steps to Stars | TaeJin
Fiksi Penggemar[ tamamlandı ] Dram / Gerilim / Cinayet Taehyung, yaşama tutunmak için silinen tüm izleri tekrar yaşamaya başlar, ❝Cehennemdeyim. Senin yerin buradan 7 kat yukarda, sana yakarışlarımı dinle, sana feryatlarımı dinle Külyüzü. ❞