Nefesin tenimi değil, üstünü kapadığım acılarımı uyandırdı.
•••
Kaybolduğu türlü türlü oyunlar, onlarca maske saçma sapan yörüngeler vardı. Ruhunun sataştığı çocukluğunda kalan anılar yine meydana çıkmış, buruk bir hevesi paylaşması için onu zorluyordu. Sadece zorlanan çocukluğu, inatçı gururu ya da aman vermeyen hatıraları değildi, ruhundan başlıyordu titremeler parmak uçlarına kadar usulca iniyordu. Gözyaşları ufacık bir açıklık bulsa firari olup kaçacaktı mahzenlere kilitlediği yalnızlığından. Ne zordu, karşısında böyle sakince otururken hiçbir şey olmamış gibi gözlerine kaçamak bakışlar atmak, ne uçurum oyunuydu bu usulca yanında yürüyüp eline uzanamamak. Teninde ki kesiklerin ruhuna sızdığını biliyordu çok küçükken öğrenmişti bunu, kabuk tutun tüm yaralarına baktıkça sızlayan kalbi anlatmıştı gerçekleri. Acı nesnel başlayıp sonsuzluğa yayılan bir olguydu. Ve biliyordu Taehyung, soğuk gözlerinde mezar taşlarına yazılır gibi çocukluğunu okudukça daha da iyi anlıyordu. Yıldızlara kadar uzanan acısının, soyut sancısının beden bulmuş haliydi bu adam.
Gazete hışırtıları dikkatini dağıtınca bakışlarını çatık kaşlarla abisini izleyen ve sağlam eliyle gazeteyi tutan Yoongi' ye çevirdi.
"Okuma şöyle şeyler."
Taehyung gazeteye manşet olarak atılan haberi daha iyi okuyabilmek için gözlerini kıstı. İki kişinin gözleri siyah bir şeritle gizlenmiş, tebessüm eden yüzleri ölüme kitlenmişti. Yamyam' ın yeni kurbanları! Aklında birkaç cümle daha şekillenince haberlerden gördüğü görüntülerde dolmuştu aklına. Suratı istemsizce buruşmuştu.
"Bir kişiyi sağ bıraktığı halde nasıl oluyor da kimse bulamıyor bu adamı?"
SeokJin kahvesinden bir yudum alıp baygın bakışlarını huysuzlanan kardeşine çevirmiş ve derin bir nefes alma ihtiyacıyla dudaklarını aralamıştı. Fakat kardeşinin bitmeyen merakını masada pek kullanılmayan taraftaki sandalyede oturan gri saçlı çocuk yanıtlamıştı.
"Birinin hayatını, diğerinin aklını alıyor çünkü."
İkisi de uzaktan bir yerden bir şeyler okuyormuş gibi bir yere kitlenen adama dikti gözlerini. Öylesine söylenen cümleler değildi. Bunlar bir yerden duyulan, renkli kalemlerle altı çizilen not alınan cümlelerden çok uzaktı paragrafın başında değil, ortalarında en sıkıcı kısımların geldiği zamanlardan kalma bir cümleydi. Unutulmuş bir sırrı açıklayan, tüm hikâyenin büyüsünü bozan basit unutulmuş bir cümleydi. Taehyung' un cümlesiydi.
"Öldürdüğü kişinin organlarını diğerine yediriyor."
Yoongi ürperip abisine tedirgin bakışlar atarken düşüncenin bile midesini kaldırdığı görüntüleri def etmeye çalışıyordu.
SeokJin' in kaşları çatılmış, vücudundaki tuhaf sancıyı anlamlandırmaya çalışıyordu. Etine sinen bir şeyler vardı sanki akan kanında ki alevi ortaya çıkaran, midesini bulandıran eski anılarda kalan bir koku. Tüm bedeni hatırladı, tüm ruhu alev aldı, harlandı teni yangınına kattı her şeyi yine de hatırlamadı SeokJin. Vücudundaki eski sancının nedenini bilmeden unutulan bir acının somut yaşanmışlığını tekrar tekrar yaşadı.
"Her neyse."
Yoongi' nin boğazında ki gıcığı temizlemek için hafifçe öksürmesinin ardından söylediği sözler Taehyung' un ne zaman başladığını bilmediği göz temasını kesmesine çok sevdiği o yüzden gözlerini çekmesine sebep olmuştu. Soğumuş çayından bir yudum daha alıp masadan kalkmaya yeltenerek ayaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Steps to Stars | TaeJin
Fanfic[ tamamlandı ] Dram / Gerilim / Cinayet Taehyung, yaşama tutunmak için silinen tüm izleri tekrar yaşamaya başlar, ❝Cehennemdeyim. Senin yerin buradan 7 kat yukarda, sana yakarışlarımı dinle, sana feryatlarımı dinle Külyüzü. ❞