1. BÖLÜM

295 72 331
                                    


Ben Venüs.

Hayatında asla önemsenmemiş , çöp olarak görülmüş bir gereksiz...

Şu kitaplardaki prenses asla acı çekmemiş kızlardan yada , sürekli aşk acısı çekenlerden değil.Doğduğumdan beri çöpüm ben aslında. Birkaç oda arkadaşı ve hasta olduğumda yanıma ara sıra uğrayan yurttakilere annelik yapan şu kadın dışında önemseyen yok.Ki onların hayatında ne rolde olduğumu bile bilmiyorum...

'Öl ve kurtul.' Evet bu saçma hayat felsefesini düşünmedim değil.Ama ölüm bir yok oluş ve kurtuluş da değil.Acıları çekip güçlü olmak bizi sürekli sömüren şu hayata karşı durmak bir kurtuluş aslında.

Beni küçükken bir kemik parçası kadar değerli görmeyip sokağa atan bir aile ve beni bulup yetimhaneye bırakan insanlar dışında bir hikayem yok aslında.Zaten bu cümle bile acı çekmeme yetiyor.

Şu denize zevk olsun diye atılan kıyıya çıkmış taşlardan asla olamadım...Çünkü ben hep en dipteydim.Asla kıyıya çıkamadım . Hep boğuldum.

Bütün bunlar aklımdan geçerken tabılotumdaki yemeğe işkence ediyordum.

"Ya kızım bu ne böyle sürekli depresyon.Aşık mı oldun yoksa?"

"Çok komiksin Aslı." Sinirimi bozan insanlara karşı gelmeyi sevmezdim.Ezik görürdüm kendimi.Belki de güçsüzdüm.

"Yemeğini yesene."

Pekala bu kadar işkence lafı duymaktansa tabağımdaki sebzeye dönüp onunla konuşabilirdim.Ama sanırım midem onu sindirmek için can atıyor ve gurulduyordu.Daha fazla dayanamadım ve tabağımdakileri iştahla mideme indirmeye başladım.Hem ne kadar çabuk yersem o kadar çabuk şu işkenceden kaçar ve okuduğum kitaba dönebilirdim.Her ay bütün harçlığımı biriktirerek aldığım romanlarım bana ilaç oluyordu.Biriktirdiğim harçlığa değiyordu.Bütün romanlardaki karakterlerde kendimden küçük de olsa bir parça görebiliyordum.

Genellikle uzay hakkında bilimsel araştırma yapar ve kitaplar okurdum...Küçükken ismim hakkında uzun bir araştırmaya girip yurt müdürüne ismimi kimin koyduğunu ve anlamını sormuştum.İsmimin beni bıraktıkları şu saçma sepet parçasının içindeki kağıtta yazdığını söylemişti yurt müdürü.Umutlarım bir kez daha yerin dibine batmıştı.Ve ismimin anlamınında uzayda bir gezegen olduğunu öğrendiğimde merak sarmıştım uzaya ve uzaydaki gezegenlere.Dünya denen şu lanet gezegen dışında gezegen bilmeyen ben birçok yıldız ve gezegen hakkında bilgi sahibi olmuştum.Venüs uzay boşluğunda var olan bir gezegen ve var olduğum boşluğa rağmen düşe kalka yaşıyorum işte.

2.Kattaki odama çıktığımda yatağıma yöneldim ve yorganı kaldırıp içine girdim.Yarın bir işkence vardı.Zaten işkence çekmiyormuşuz gibi birde okula gideceğiz...Yurt müdürümüzün ricasıyla bizi emanet alan bir "Martı Özel Lisesi" var.

Zengin züppelerle aynı okulu paylaşıcak olmak canımı sıksa da okumam lazımdı.Okuyup şu lanet hayata umut ışığı doldurmam lazımdı.Kendimi kurtarmam lazımdı.

Kapı ansızın açılınca yorganın içinden çıktım ve Derin'in içeriye girdiğini gördüm.Saf ve temiz kalpli Derin'in onca acısı olmasına rağmen hep arkadaşlarını düşünüp destek olan Derin'in...

"Selam Venüs.Şey yemekte pek keyifsizdin de bir şey mi oldu?"

"Ben bugün hemen uyumak istiyorum.Çok erken kalktım.Yarın da zaten okul var. "

Sözlerime karşılık tebessüm etti ve "Tamam." dedi.

Elime romanımı aldım ve satırlara gizlenmiş anlamları beynimde dolaştırmaya başladım.Bu romanı birkaç ay önce baya bir para biriktirerek almış okumuştum.Şimdi ise biraz göz gezdiriyor ve beğendiğim sahnelerde kafa dağıtıyordum.En sonunda göz kapaklarım dayanamadı ve bugün aşırı erken kalkmanın cezası olarak fazlaca erken uykuya teslim oldum.

Sabah 7:00 'da içeri giren Emel Annenin 'Artık uyan yoksa boğucam' bakışıyla karşılaştım.

"Kahvaltıyı kaçırdın.Bari okula geç kalma be kızım."

"Akşam erken uyudum ama galiba metobolizmam okul olduğunu kavramış 'uyanma' diye bağırıyor."

"Sana peynirli ekmek yaptım.Acıkırsın." Derin'e "Teşekkür ederim."diye karşılık verdikten sonra giyinmek için odanın minik kapalı bölümüne gittim.Bize yurt müdürünün verdiği ikinci el formaları yani beyaz kısa kollu tişörtü ve siyah pantolonu üzerime geçirdikten sonra 2 ay önce bize yardım amaçlı dağıtılanların içinden zorlukla bulduğum kırmızı sırt çantasını sırtıma geçirdim ve yurt bahçesine indim.Okul bizim mahallede olduğu için yürümeyi tercih ettik.

Kısa ve yorucu olmayan bir yürüyüşten sonra okulun önünde durduk.

"Vay anasını." Aslı'ya katılmıyor değildim.Fazlaca büyük bir okuldu.Okulun giriş kapısının üstünde büyük harflerle "Martı Özel Lisesi" yazıyordu ve bir martı resmi vardı.Okul tişörtünde de bir martı resmi vardı.Özel bir alblemdi sanırım.

"Hayatımda gittiğim okullar çöptendi."

"Hayatında kaç okula gittin kızım?"

"Okul okuldur işte ne var bunda hadi girelim." Bu sözleri söyleyerek Aslı'yla Derin'e cevap vermiş oldum ve içeri doğru yürümeye başladım.Yeni bir hikaye yazılacaktı yine bu saçma hayatıma.Bu kapıda saklıydı belki her şey...

--------------------

Vee ilk bölüm.Fazlasıyla kısa olduğunun ben de farkındayım fakat asıl olaylar bu bölümden sonra şekillenecek.Elimde birikmiş olan yazıp düzenlediğim bölümleri yayınladıktan sonra belirli bir düzende bölümler gelecek umuyorum ki.Okuyup destek olanlara teşekkür ederim.Görüşlerinizi ve eleştirilerinizi yorumlara bekliyorum :)

GECE KARANLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin