❝Teşekkür ederim.❞|günümüz|
♧
Hayatımın tam olarak nereden başlayıp nerede devam ettiğine dair fikir sahibi olmazken çevremdekilerin, hayatım hakkında bir açıklama yaptığında istemsizce sinirlenmem veya üzülmem doğaldı. 'Sıradan' diyebileceğimiz bir hayatı hiçbir zaman yaşayamadığım için güvendiğim tek tük insandan başka kimsenin dediklerine inanasım gelmiyordu.
"Dış dünyaya çıkabilen bir ruh ile ilgili."
Saniyelerdir aklımda dönüp dolaşarak zihnimin sınırlarını zorlayan bu cümle bir türlü yerini bulamıyordu, her ne kadar çabalasam da bu sözcük parçalarını doğru düzgün bir kalıba oturtamıyordum.
"Bir ruh mu?"
Gerginlikten dişlediğim dudaklarımdan dökülen sözcükleri kendimce sorsam da duyduğunun farkındaydım. Kumral saçlarının sarsılmasını sağladığında dediklerimi onayladığını gördüm.
"Evet, bir ruh," ,diye cevaplarken basitçe güldü. "ne kadar komik, değil mi?"
Büyükbaba Hiroki, ben Osaka'dayken Vizyon hakkında araştırmalara başladığını söylemiş ve yanına, Seoul'a, gelmem gerektiğini söylemişti ancak ben bunu reddetmiştim. Sonuçta ailemden ayrılmak istemiyordum. O zaman on dört yaşlarında olduğum için Vizyon'un ne gibi tehlikeler içerdiğini tahmin edemeyip, hatta umursamamış ve bir korkak gibi Osaka'da kalmanın en iyisi olabileceğini düşünmüştüm. Çok değil, sadece birkaç gün sonra küçük erkek kardeşimin üçüncü kattan aşağı düşmesine ve aynı zamanda sol ayağını kırmasına sebebiyet verdiğimde, annem ve babam aşırı tepki göstererek Büyükbaba'nın yanına gitmemi istemişti.
Ailesi tarafından köşeye itilmiş her insanın yaşayabileceği üzüntüyü yaşamıştım ancak Vizyon kendisini ve beni öyle bir duruma getirmişti ki, gitmenin en doğrusu olduğunu geç de olsa anlamıştım.
Sonuç olarak Jung Jaehyun neyin nesiydi, bilmiyordum ancak ben Osaka'dayken Büyükbaba Hiroki Vizyon için çalışma yaparken Jaehyun'un yanında olduğunu anlamıştım. Tek başına çalıştığını sanıyordum. Yoksa Vizyon'u ailem, Yuta ve Büyükbaba dışında kimse bilmiyordu ve bilmesinin imkanı da yoktu.
"Evet," ,diye mırıldandığımda göz ucuyla bana baktığını hissedebiliyordum. "insanların fark edebildiği bir ruh nasıl dünyada gezebilir?"
Cümlemi devam ettirmem yanlıştı çünkü bu konuyu daha fazla devam ettirmesini istemiyordum. Daha fazla ayrıntı öğrenmek istiyordum ancak bir şekilde bundan korkuyordum, bazen bilmemem gereken şeyler de olabilirdi.
"Benim de bildiklerim bunlarla sınırlanıyor," ,Jaehyun bir kez daha konuştuğunda gözlerimi daha yeni fark ettiğim göz altlarına diktim. "Büyükbaban bana sadece o ruhun bir insan bedeninde yaşadığını söyledi, ki onun da kim olduğunu bilmiyorum."
Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi yavaşça bıraktığımda Jaehyun'un bahsettiği kişinin yanı başında durduğundan haberi olmadığına kısmen sevinmiştim, başka birinin daha bilmesi eminim ki daha kötü olurdu.
Titrerken, "Anlıyorum." ,diye mırıldandığımda sözlerinin bittiğini düşünmüştüm ancak birden yeniden konuştu.
"Bir ruh bir insan bedeninde..." ,başımı eğdiğimde dikkatimi çeken şey Jaehyun'un yumruklarını sıkıyor olduğuydu. "üzerinde çok çalıştık ancak hiçbir şekilde ruhu yok etmenin ya da ona ulaşabilmenin yolunu bulamadık."
Kendince sıraladığı cümleler arasında dikkatimi çeken son söylediği ayrıntı oldu.
Ona ulaşabilmenin mi?
Neden Vizyon'a ulaşmak istesinlerdi ki?
Nedenini sormak istediğim o zaman dilimi içerisinde aniden başıma giren acıyla kısık bir çığlık attım, içimden sırası değil Vizyon, diye mırıldandığım sırada Jaehyun'un dikkatini çektiğimin farkındaydım.
Jaehyun'un dedikleri Vizyon'u kızdırmıştı.
"Bayan Hirai? İyi misiniz?"
Aralıklı olarak tekrarladığı sorular zihnimde yankılanırken Vizyon'un dışarıya müdahale etmemesi için direnmeye çalıştım, ellerimle başımı tutuyordum ve sürekli içimden konuşuyordum.
Lütfen Vizyon, sadece bir kez beni dinle ve çıkma.
Jaehyun'un elini sol omzumda hissettiğimde pek sert olmayan bir şekilde doğruldum ve, "B-Biraz başım döndü," ,dişlerimi sıkarak geri geri yürüyerek kapıya ulaşmaya çalıştım. "çıksam iyi olacak."
Jaehyun'un yüzündeki anlamaz ifadeyi görebiliyordum ve peşimden gelmemesi için hızlı bir şekilde ilerlemeye çalışıyordum. Önüme döndüğümde yalpalayan adımlarımla son anda kapı koluna tutundum ve kendimi hızla dışarıya attım.
Solumdaki duvara yaslandığımda olabildiğince ses çıkarmamaya çalışarak ilerlemeye devam ettim ancak sadece birkaç adım attıktan sonra soğuk zemine düştüm.
"Sun!"
Duyduğum sesin Yuta'ya ait olmasıyla rahatlamıştım, devamında gelen adım sesleriyle bedenimi doğrultmak için çabaladığımda acımın yavaşça geçtiğini hissedebiliyordum.
Fısıldadım, "Teşekkür ederim Vizyon," ,ilk kez beni dinledi. "teşekkür ederim."
♧
hikâye hakkındaki düşüncelerinizi
yazabilirsiniz, çünkü merak ediyorum♡bu arada gifteki minik sırıtışı
görüyorsunuz değil mi jsönjwjğdnej
işte bu yüzden jung şeytan jaehyun diyorumbayramınızı kutluyorum efendiler,
bol bol şeker gömün
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vision 心身 taeyong
Fanfiction❝garip bir hediye ile doğdum.❞ ⊰ vizyon ⊱ girl + lee taeyong | ©zdtrbl vizyon karakteri, quantic dream tarafından geliştirilen beyond/two souls adlı video oyunundan esinlenerek yazılmıştır. ─ yayım: 8.8.18 ─ bitiş: 30.08.20 for : @rissawa...