vision | 1.9

948 127 76
                                    

Kapıyı açma.❞ 



Telaşın dinmediği saniyeler boyunca hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ettiğimde kulağıma az önce indiğim taksinin gaza kökleme sesi ulaşmış ve bundan sonra yola yalnız devam edeceğimin sinyallerini vermeye başlamıştı. Kalbimin atışları kafatasıma kadar vurmayı sürdürdüğünde bir an köşede bir yere yığılıp kalacağım sandım.

Şuan zihnimde dönüp duran sesler yüzünden sadece ilerlemeyi amaç edinmiştim bu yüzden, bana ne olduğu umrumda değildi.

Her an üzerime çökecekmiş gibi duran gri bulutlar birleştiği sisle beraber görüş alanımı engellerken üzerinde sabırla yürüdüğüm ormanlık zemin ve uzaklardan geldiği tahmin ettiğim kuşların tiz cıvıltısı içimdeki heyecanın körüklenmesine sebep oldu. Aynı anda birçok duyguyu yaşayabiliyordum ancak şuanda hissettiğim tek şey pişmanlıktı. 'Nasıl'lar aklımda maraton koştururken hiçbir cevap bulamıyordum

Nasıl izin vermiştim? Nasıl Jaehyun'un hayatımızı mahvetmesine izin vermiştim? Ve nasıl bu kadar kördüm gerçeklere?

Üzerimdeki hırkanın kollarını çekiştirdiğimde parmak uçlarımı hissetmiyordum, yine de çekebileceği ihtimalini düşünerek bir süredir tek varlığımmış gibi koruduğum telefonuma yöneldim. En az hava kadar soğuk ekranına dokunduğumda olduğu yerden çıkardım ve kilit tuşuna basarak son durumu görmeye çalıştım. Seoul'ün sınırlarında bir yerde, ormanlık bir alanda olduğum için çekmesini umut etmem bile saçmaydı; aynı anda yüzde bir daha düşen şarjım daha da gerilmeme yetti.

Derin bir nefes aldığımda kurumuş yaprakları ezmemle kafamı kaldırdım ve yaklaşık on beş dakikadır yürüdüğüm ormanlık alanın devamında görünen eve baktım. Beş dakika uzaklıkta, çeşitli gür ağaçların arasında olsa bile rahatça seçebildiğim annemin evi, kesinlikle rahatlamama sebep oldu.

Adımlarımı ilerletmeye devam ettiğimde sık sık aksayan bacağım yüzünden tam anlamıyla hızlı olamıyordum, araba kazasını ve Jaehyun'u anımsadığımda aklımdaki soru işaretleri çoğalmaya başladı. Jaehyun'un Yuta'yı ve Büyükbaba'yı yakalayıp Cam Oda'yı bulmuş olduklarını hatırlıyordum ancak sanki bir rüya kadar hızlı geçmişti. Böyle bir yeteneğim olmadığı için, Vizyon bana geleceği mi göstermişti?

Ve Vizyon... Ben Vizyon'u orada bırakmıştım.

Jaehyun her şeyi biliyordu, hatta benim bilmediğim şeyleri bile. Ondan ne zamana kadar kaçabilirdik bilmiyordum ancak Vizyon'u ya da beni öldürmeden önce Jaehyun'un amacının ne olduğunu bulmam gerekiyordu. Kesinlikle Büyükbaba'yla konuşmalıydım.

Spor ayakkabımın açıkta bıraktığı bileğimi çizerek geçen dal parçasını iteklerken, "Kahretsin," ,diye fısıldamış ve oflayarak yoluma devam etmiştim.

Büyük ağaçlıkların sonlandığı ve annemin evinin sahip olduğu geniş araziye ulaştığımda artık etrafımı daha net görebiliyor ve rahatça nefes alıyor gibiydim. Uzun zamandır bakımı yapılmamış arazide bu sefer daha rahat ilerliyordum çünkü artık ayağımı çizebilecek ya da rahatsız edecek otlardan uzaktaydım.

Soğuktan kurumaya başlayan gözlerimi yavasça ovaladıktan sonra gözlerimi etrafta kimsenin olmadığına emin olana kadar gezdirdim ancak benim dışında hiçbir hareketlilik fark edilmiyordu. Nefeslerim sıklaşmaya başladığında bu sefer bakışlarımı en az otuz yıldır ayakta duran eve diktim, dış görünüşü de kendisi kadar karanlık bir atmosfere sahipken tüm bunlara ters duran beyaz Acura Pickup dikkatimi çekti. Evin yan tarafına park edilmişti ve evet bu bizim arabamızdı.

vision 心身 taeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin