vision | 0.8

1K 139 94
                                    

Çıkarcı adamlar?❞ 

|günümüz|

"Hiroki Amca!"

Yuta, kalınlaşmasına engel olamadığı sesiyle bağırıp, yorgun bedenimi koltuğa sert olmayacak şekilde oturttuğunda başımın arkasına giren ağrıyla gözlerimi yumdum.

"Hiroki Amca!" ,Yuta bir kez daha Büyükbaba'ya seslendiğinde olduğum yerde diklenmeye çalıştım ancak ağrılarım artınca bundan vazgeçtim.

Aniden geniş oturma odasına birkaç terlik sesi daha eklendi. "Ne oldu, Yuta?" ,tahmin ettiğim üzere Büyükbaba Hiroki geldiğinde yumduğum gözlerimi aralamıştım.

Dış dünyaya çıkabilen bir ruh.

Anımsadıklarım, bedenimi tekrardan acı ile sarmaladığında olduğum yerde kıvranmaya başladım. Bu cümleyi ya da her Jaehyun'un dediklerini anımsadığımda Vizyon fazlasıyla öfkeleniyordu.

Bana bir şey mi anlatmaya çalışıyordu?

"Hey, hey! Sun! İyi misin?"

Belki de çoğu zaman ani ruh hâli değişimlerime tanık olan ve yanıma gelmekten korkmayan tek kişi Büyükbaba Hiroki'ydi, şimdi de tam olarak dibimde duruyor ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Saniyeler içerisinde o acı yok olduğunda, bastırsın diye başımın iki yanına sardığım ellerimi yavaşça kendimden uzaklaştırdım. Hafiften terlemiştim, yüzüme yapışan saçları geriye itelediğimde ciğerime nefes doldurdum.

"Sanırım, iyiyim." ,diye mırıldandığımda Vizyon'un neden böyle yaptığına bir anlam getirememiştim, gerçi ne zaman onu anlamıştım ki?

"Şunu iç," ,yumuşak ses tonuyla mırıldanan Yuta'yı zorlukla duyduğumda Büyükbaba'nın yardımıyla doğruldum ve elinde tuttuğu su dolu bardağa uzandım. Kavrayıp içtikten sonra, "geçti mi?" ,diye soran Yuta'nın uysallaşmış hâli gülümsememe sebebiyet verdiğinde onayladım.

"Benim için endişelendin mi sen?"

Sesime olabildiğince şirinlik katarak mırıldandığımda Yuta direk suratını asmış, ardından sessizce karşımdaki çift kişilik koltuğa geçerek yayılmıştı.

"Öyle durduysam özür dilerim," ,diye mırıldanarak elinin tersiyle anlını silmeye başladığında yan tarafımda olduğunu bildiğim yastığı alıp suratına fırlattım ancak muhteşem refleksleri harika bir kafa atışına engel oldu.

Dilimi çıkartarak, "Pislik," ,diye mırıldandığımda beni takmamış, az önce attığım yastığın işlemelerini incelemeye başlamıştı.

"Hastanede bir şey mi oldu?"

Büyükbaba Hiroki'nin pürüzlü sesi kulaklarıma ulaştığında daha iyi hissettiğimin farkındaydım, oturduğum yerde biraz daha dikleştim.

Hastanede karşılaştığım Jung Jaehyun, benden hatta Büyükbaba'nın anlattıklarından daha çok şey bilen biriymiş gibi görünüyordu. İyiydi ya da kötüydü, umrumda değildi. Tek merak ettiğim, Vizyon hakkındaki soru işaretlerini benim için yanıtlayıp yanıtlayamayacağıydı.

Eğer Büyükbaba'ya Jaehyun'dan bahsedersem, beni ondan uzaklaştırmak için birçok şey yapabileceği için söyleyerek, planlarımı riske atmak istemiyordum.

Derin bir nefes alarak, "Olmadı," ,diye yanıtladığımda gözlerim, Büyükbaba'nın oturduğu tekli koltuktan uzandığı gazete kupürlerine kaydı. "sana bir şey sorabilir miyim, Büyükbaba?"

Büyükbaba Hiroki başını kaldırmadan bir şeyler karıştırmaya devam ederken kafasını salladı, bunun üzerine cümlemi toparladıktan sonra devam ettim.

"Ailem, Yuta, sen ve ben hariç... İkinci bir ruhumu öğrenen olursa, ne olur?"

Büyükbaba Hiroki, dediğimle beraber duraksayıp kafasını kaldırdığında, gözlerimi kaçırmamak için kendimi tutmuştum. Gri kaşları çatıldı, yeniden önüne dönüp işine kaldığı yerden devam etti.

"Muhtemelen kötü şeyler," ,ardından yüz ifademi görmek istercesine göz ucuyla bana baktı. "umarım bu cevap yeterli olmuştur, Sun."

Kınayıcı bir tonda yanıtlayıp yeniden gazetelerle ilgilenmeye devam ettiğinde kollarımı göğsümde birleştirdim. Büyükbaba hem huysuz bir adamdı, hem de Vizyon hakkında sürekli kendimi yorduğum için endişeleniyor ve bir çözüm yolu bulacağını söyleyerek beni susturuyordu. Haklıydı ancak bu öğrendiklerimden sonra sessiz kalamayacak kadar uyanmıştım.

"Ne gibi kötü şeyler?"

Üzerine gitmeye ve ben söylemeden 'Jung Jaehyun' ismini Büyükbaba'nın ağzından duymak zorundaydım, bu yüzden sabırla bekledim.

"Kötü şeyler işte Sun," ,diye mırıldandı Büyükbaba. "ne olduğunu bilmene gerek yok."

Kendime çektiğim ayaklarımı parkeyle birleştirdiğimde, "Neden söylemiyorsun, Büyükbaba? Zaten başıma yeterince kötü şey geldi, daha kötü ne olabilir?" ,diyerek sona doğru yükselen sesimi kontrol ederek normale getirdim. "Benden bir şey mi saklıyorsun?"

Büyükbaba çok çabuk sinirlenirdi, bu sefer de öyle oldu ve kafasını iki yana sallayarak işine kaldığı yerden devam etti. Ağzımdan inanamaz bir mırıltı yükseldiğinde Yuta'nın bizi sessizce izlediğini fark ettim, gözlerimi bana bakan parlak gözlerine dikerken başımla Büyükbaba'yı işaret ettim. Baskı altındayken daha çabuk konuşabilirdi.

"Bizden bir şeyler mi saklıyorsun, Hiroki Amca?" ,Yuta dediğimi yaparak sorduğunda, bakışlarımı tekrardan Büyükbaba'ya çevirdim. Taktığı gözlüklerinin üstünden Yuta'ya bakarak, "Sen karışma velet." ,diye yanıtladığında Yuta, omuzlarını indirerek geriye yaslandı.

"Söyleyecek misin Büyükbaba?" ,diyerek direttiğimde bu kadar sabırlı çıkmasına şaşırmıştım.

"Büyükb-"

"Ölürsün!"

Sıralayacağım cümleleri bir bir yuttuğumda Büyükbaba'nın gür ve boğuk sesi oturma odasından zihnime ulaştı ve yankılanmaya devam etti.

Büyükbaba gözlüğünü öfkeyle masaya fırlattığında ayağa kalktı ve bir kez daha bağırdı.

"Duydun mu, Sun? Ölürsün! Çünkü seni öldürüp Vizyon'u ele geçirmek için bekleyen onlarca çıkarcı adam sayabilirim!"

sici sebiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sici sebiyorum

vizyon'u da sebin

vision 心身 taeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin