"Gideceğimiz yer biraz uzak!" bunu 15 dakikalık yürüyüşün ardından söylediğinde Taehyung kaldırım kenarına oturdu bıkkınlıkla ve bacaklarını arabaların geçmediği yola uzattı. "Daha ne kadar uzak olabilir?" Hoseok,şehrin diğer ucuna onu yürütmek konusunda ant içmiş gibiydi.
Cidden çok yorulmuştu. Alışık değildi ki bu denli yürümeye. "Üzgünüm. Seni, seveceğini düşündüğüm bir yere götürüyordum. Yorulduysan taksi çağıralım?" Bu fikir daha makul geldiğinde Taehyung kafasıyla onu onayladı ve ayaktaki bedene dikti bakışlarını,kafasını kaldırıp. "Gel otur sende!" Hoseok cebinden telefonu çıkartıp yere oturduktan sonra taksiyi aradı ve bulundukları yeri söyledi.
"Nereye götürüyorsun beni?" Taehyung merakla mırıldandı ve yürümekten,yorgunluktan titreyen bacaklarını ovuşturdu. Hoseok ise şaşkınlıkla ona bakıyordu. "Cidden sen hiç yürümüyor musun?" vücut direnci zayıftı demek ki. "Ev içinde geziniyorum. Arada bir markete gidiyorum ve bir de okul-ev arası mekik dokuyorum." fısıldadı ve bacaklarını kendisine çekip kollarını bacaklarına sardı.
"O zaman senin iyi bir spora ihtiyacın var değil mi?" Taehyung,Hoseok'un dediği ile kahkaha attı ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Galiba öyle." Hoseok,onun oturduğu gibi oturup ona çevirdi kafasını. "Sıkılıyor musun?" çünkü çok sosyal gibi durmuyordu. Tabi bilemezdi ama kendisi de söylemişti. Hayatının çoğunu evde geçirdiği belliydi. Hoseok,böyle dört duvar arasına kısılı kalmış yaşayamazdı.
"Hayır sorun yok. Dışarıya çıktığım zamanlar da var. Arkadaşlarım da var. Okuldan tanıdığım çok kişi var ama okulda derslerime odaklanmayı tercih ediyorum." gülümsedi. Hoseok onu çok nadir birileriyle konuşurken görürdü. Aslında ona hiç dikkat etmiş sayılmazdı. Hoseok'un gözümde Taehyung çalışkan,çalışmayı seven bir öğrenciydi sadece. İlgi çekecek,farklı bir yönü yoktu. Dış görünüşü dışında...
Çünkü o cidden yakışıklıydı ya da sempatik,karizmatik... Ciddi manada çekiciydi kısacası. Ama Hoseok ona hiçbir yönde dikkat etmemişti bile.
Taksi gelince ayaklandılar ve arka koltuğa bindi ikisi de. Gidecekleri kafenin adını verince taksi hareketlendi. "Orası bir kitap kafe değil mi?" Taehyung ona bakıp gülümsedi. Hoseok'un sandığının aksine Taehyung'un dışarıda dolu dolu bir hayatı vardı ama bu hayatını okuldaki herkesten saklamak konusunda da kararlıydı.
"Evet,biliyorsun demek!" Taehyung onayladı. Gitmemişti ama duyduğu bir yer ismiydi. "Gitmedim ama duydum. Güzel bir yer olduğuna eminim." Hoseok'ta gitmemişti aslında. Ama önünden geçmişti birkaç kere ve Taehyung'un seveceğini düşünüyordu. Yani... Kitapları seven birisi olarak tanımıştı onu. Tanıdıkça hakkında daha fazla bilgiye sahip olacaktı.
Taehyung sessiz kaldı. Aralarındaki diyaloglar kısa ama özdü. Cümleleri uzatma gereği duyan birisi değildi Taehyung. Yerine ve konusuna göre... Elbette Hoseok ile sohbeti koyulaştırmak isterdi ama avuç içlerinde biriken terler yere damlayacak boyuta gelecek kadar heyecan içerisindeydi ona yansıtmamaya özen göstersede. Bir şeyi dile getirirken bile kafasında düşünüyor,tartıyordu.
Onun soğumasına sebep olacak yanlış bir cümle kurmaktan çekiniyordu. Taehyung gerçekten farklı bir insandı. Gerçekten... Bir gay olması ya da Hoseok'un dikkatini çekmesi,ondan çekinmesi yanında heyecanlanması falan değildi olay.
Sabaha kadar barlarda sabahladığını ya da geceleri hayatının farklı boyutlara taşındığını,deli dolu birisi olduğunu kimse bilmezdi. Bilmemeleri için özen gösterirdi. Zaten... Okullarından kim gelecekti ki bir gay bara... Onun yakın arkadaşları hariç.
Kafeye geldiklerinde kapıda bir süre durdu ve o güzel manzarayı izledi. Kitapları cidden severdi. Sabahları büründüğü o kişilik sahte,yalan değildi ki. O sadece hayatını iki farklı zaman diliminde iki farklı kişilik gibi yaşıyordu ve bu durumu idare edebiliyordu da.
Lisenin son senesiydi. Ve Taehyung,Hoseok ve diğerlerinin aksine 20 yaşına girecekti. Kimsenin bilmediği sırları olan,gizemli bir kişilikti ama kimsenin ilgisini çekmezdi. Onu yakışıklı bulan kızlar dışında.
"Burası güzel." Hoseok arkasında kalan bedene bakıp gülümsedi. "Evet öyle." Taehyung yerinden hareket etmeyince bileğini kavradı ve bir masaya çekiştirdi. "Gel hadi."
Acaba Hoseok... Onun deli dolu karakterini,içkiye düşkünlüğünü ya da kahkahalarla dolu dolu ettiği o sohbetleri,eve yorgun argın geldiğini bilse. Onun hakkında aklında oluşan profil çok sarsılır mıydı? Buna izin vermek istemiyordu. Taehyung nasıl olursa olsun onu sevebilmeliydi. Ona olan fikirleri sarsılmamalıydı. İşte aralarındaki o durum sağlamlaşana dek her şeyi saklamak zorundaydı.
Taehyung aslında kötü,hasta birisi değil ya djjdjd sadece içindeki o heyecanı,bu deli dolu hallerini saklamayı tercih ediyor. Yani bu ona kalmış bir durum jdjdjd
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Teşekkürler :*
Kafe de burası...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild & Dope :: VHope - YoonKook ✔
Fanfiction'Okulumuzun inek öğrencisinin, barlarda sabahladığını asla tahmin edemezdim.' [Bir Dope ve Wild Serisi harmanlanmasıdır.] ||25.08.2018||