"Bir sorun mu var Taehyung?" Hoseok'un sorusunu ancak 4. Kez sorduğunda duyabilmişti ama ne dediğini anlaması için bir kere daha söylemesi gerekmişti.
Hoseok'un tedirgin ve anlam veremez bakışları arasında bir bahane üretmeye çalışıyordu. Sevdiği çocuğa yalan söylüyor olmaktan nefret etmeye başlamıştı ama artık kendisini böyle tanıtmışken asıl halinin çok farklı olduğunu ona nasıl söyleyebilirdi ki?
Hoseok'un tepkisi ne olurdu? Emindi ki çok şaşırır ve hatta bunca zamandır her şeyin rol olduğunu öğrenmek güvenini sarsar, hayal kırıklığına uğramasına sebep olurdu.
Ama bir yandan da bu oyun daha ne kadar devam edebilirdi ki? Özellikle sabah ona mesaj atan kişinin hakkında bir şeyler olabiliyor olma ihtimali... Ve yüksek ihtimalle okuldan birisi olması.
Artık durumlar garip bir çıkmaza sürükleniyordu ve bir şey yapmalıydı.
"Tırnaklarını yemeyi kes Taehyung. Bana bir cevap ver artık." Hoseok'ta olan bakışlarını ne zaman masaya indirmişti öyle dalgındı ki farkında bile değildi.
"Kusura bakma dalmışım,öylesine." cidden böylesine basit ve kısa bir cevabın kendisine defalarca seslenen Hoseok adına pek yeterli olmayacağının farkındaydı ama bununla yetinmesini ve daha fazla soru sormamasını istiyordu.
Ama öyle olmadı elbette. "Taehyung ensene tokadımı yapıştırmamak adına büyük savaş veriyorum. Adamı deli etme de ne oldu söyle?" Taehyung'un düşen enerjisinin aksine ellerini yeşil çay dolu bardağına sarmış Hoseok'un enerjisi pek yüksekti.
"Şuan bir randevudayız Hoseok. Bunları sonra konuşuruz?" Hoseok aptal bir çocuk değildi. Sadece tembeldi ve kesinlikle bu iki kavram bir değildi. Hoseok'un keskin bir zekası olduğuna inanıyordu. Sadece çalışmıyordu ve çalışmayan bir insanın, zeki olsa bile bilgi birikimi azdır. Haliyle Hoseok'u derslerinde vasatın üzerinde kılan ama mükemmel yapmayan durumda bu'ydu. O zekasını kullanmaması ve çalışmaması. Ki olay sadece ders değildi.
Hoseok'un bir şeylerden çoktan endişelendiğine o denli emindi ki. Kaçınılmaza doğru ilerliyordu. Bu yalan uzun süre dayanmazdı. Kabullenmek zorundaydı.
"Randevu değil bu. Sadece arkadaşça vakit geçiriyoruz. Ve inan bana bu konuyu tamam, şuanlık kapatıyorum ama sonra yine açacağım." Hoseok çayından bir yudum aldı ve kafenin kapısından gelen zil sesiyle Taehyung'un arkasında kalan kapıya baktı.
Dikkati çabuk dağılan birisiydi ayrıca. Ders çalıştıkları gün bunu fark etmişti. Bir çıt duysa oraya yöneliyordu bakışları.
Taehyung Hoseok'u izlerken bakışlarının hala arkasında bir noktada olduğunu fark etti.
"Bence bu bir randevu olabilirdi ama yine de sen bilirsin." dediklerine dahi yanıt alamamıştı ve merakla arkasına döndü.
Kasa tarafında siparişini vermiş beklerken Hoseok'a doğru bakan bedenin bakışları kısa bir süreliğine Taehyung'a kayınca Hoseok hemen toparlandı ve çayından bir yudum alıp arkasına dönmüş olan bedenin omzunu dürttü.
Çocuk o denli tanıdık geliyordu ki bir yerden yine de Taehyung kim olduğunu hatırlayamıyordu. Hoseok omzuna dokununca da ona baktı.
"Kiminle bakışıyordun o kimdi?" Hoseok omuz silkti ve dirseğini masaya avucunu da yanağına yaslayıp mırıldandı.
"İnan bana tanımıyorum. Sabah okulda gördüm bende. Yeni öğrencidir belki. Bu dönem başında gelmiştir." Taehyung saçlarını geriye atıp sırtını sandalyenin sırt kısmına yasladı ve kollarını göğsünde kavuşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild & Dope :: VHope - YoonKook ✔
Fanfiction'Okulumuzun inek öğrencisinin, barlarda sabahladığını asla tahmin edemezdim.' [Bir Dope ve Wild Serisi harmanlanmasıdır.] ||25.08.2018||