BİR MARDİN HİKAYESİ (DÜZENLENIYOR)

2. Bölü

AYNI GÜN ŞADOĞLU KONAĞINDA YAŞANANLAR

Berzan'ın da yaşadıklarını yaz demişsiniz ...

Annesinin çığlıklarıyla uyanan Berzan ağa hızla yataktan fırlayıp odasından çıktı, sesler kardeşi Rojin'in odasından geliyordu. Rojine bir şey olmuş olma düşüncesiyle hızla giyinip odaya indi.

Annesinin elinde bir kağıt parçası çökmüşken dizlerinin üzerine, kardeşi de annesinin yanına oturmuş ağıt yakıp ağlıyorlardı, kahyalarda sesi duymuş olacak ki hızla odanın önüne dizilmiş, olanları anlamaya çalışıyorlardı.

Ciwan ağa var gücüyle kahyaları azarlarken, Berzan da anlamıştı neler olup bittiğini, o an başından kaynar sular dökülmüştü sanki.
Canından çok sevdiği kardeşi Rojin, Yılmaz aşiretinin küçük oğlu Baran ile kaçmıştı.

Töreye göre Baran ile Rojin derhal bulunmalı ve aşiret toplanmalıydı.

Berzan derhal adamların aşağıda toplanmasını emrettikten sonra odasından silahını alıp hızla aşağıya indi .

"Hadi ne duruyorsunuz ! dört bir yana dağılın! Taş üstünde taş bırakmayın! Bulmadan geri gelmeyin!"

"Emredersin ağam baş üstüne."

Adamlar hızla konaktan ayrılıp arabalara binerken Berzan hışımla babasına dönüp;

"Bende Fıratı alıp gideyim baba"

"İkisini sağ istiyorum Berzan "

Saatler süren aramanın sonucunda Baranların bağ evinde olduklarını öğrenmeleriyle iki kardeş hızla yola koyuldu. İkisi de adeta burnundan soluyordu.

Yarım saat sonra bağ evindeydiler kapıyı kırıp içeri girdiklerinde hızla ayağa kalkan Baran'ı ve korkuyla onun arkasına saklanan Rojin'i gördüler.

Berzan hızla baranın yanına varıp yakasına yapıştı ve Baran'ın konuşmasına dahi izin vermeden yumruklarını art arda yüzüne sıraladı.

"Namussuz! Şerefsiz! Öldürecem lan seni öldürecem! Bu evden sağ çıkartmayacam oğlum seni! Seni buraya gömecem!"

Berzan belinden çıkardığı silahı Baranın alnına dayadı.

"Son duanı et bakalım Baran efendi!"

"Abi dur yapma kurbanın olayım dur!"

Fırat sinirle kardeşinin kolundan tuttu kaldırdı.

"Senle sonra hesaplaşacaz Rojin geç arabaya!"

Fırat kardeşinin kolundan tutmuş arabaya götürmeye çalışırken Rojinin ağzından çıkanlarla ortalık buz kesti.

" Abi bize acımıyorsan karnımdaki sabiye acı..."

Fırat sinirle bir tokat attı kardeşine .

"Ne diyorsun lan sen? "

Rojin yerde ağlarken Berzan duyduklarıyla Barana daha çok vurmaya başlamış Fırat abisinin Baranı öldüreceğini anlayınca abisini zorla Baranın üzerinden çekti.

"Abi bırak babam ikisini de canlı istiyorum dedi."

Berzan yerde duran kardeşinin suratına tükürüp saçlarından sürükleye sürükleye arabaya götürdü.

"Abi ne olur beni konağa götürmeyin bi bi dinleyin ne olur"

"Biraz daha konuşursan bacımsın demem gebertirim seni Rojin .Yaptığın namussuzluk cezasız kalmayacak! "

Rojini arabaya bindirdikten sonra akşama doğru konağa vardılar. Konağın kapıları yüksek sesle açılınca tüm konak avluya toplandı birazdan kıyamet kopacaktı.

Berzan Rojini saçından tuttuğu gibi konağın orta yerine fırlattı.

Daye Rozan ağıtlar yakarak yere oturmuş kızına sarılıyor öpüyor bir yandan da oğullarına yalvarıyordu

"Yapmış bir hata sonunu düşünememiş oğul, kıymayın yavruma kıymayın bacınıza "

"Ne hatası ana neyden bahsedersin sen ? Senin bu kızın birde çocuk peydahlamış o şerefsizden!"

Annesi şok içinde  kızına bakarken babası annesinin kucağından hışımla kaldırıp kızı onu nasıl yerle bir ettiyse o da onu bir tokatta yerle bir etmiş içindeki tüm öfkeyi hayal kırıklığını dile döküyordu.

"Namusumu şerefimi iki paralık ettin ! Başımı yere eğdin ! Benim senin gibi bir kızım yok !Bu evin kapısından dahi giremeye..."

Ciwan ağa sözlerine devam edemeden kalbi sıkışmış olduğu yerde nefessiz kalırken oğulları hızla koluna girmiş sedire oturtup sakinleştirmeye çalışırıyor bir yandan doktoru arıyorlardı.

Berzan hışımla annesine döndü :

"Daye al bunu gözümün önünden kapatın odaya bir damla su dahi verilmeyecek , kimseyle görüşmeyecek! Odasında oturup hakkında verilecek kararı bekleyecek!"

Konaktakiler sabahı zor ederken günün erken saatlerinde Yılmaz ve Şadoğlu aşiretlerinin toplanması ile Ciwan ağa konuşmaya başladı:

"Bu işten haberin var ya da yok oğlun Baran kızımın namusuna el sürdü Ahmet ağa ! Yılmaz aşireti bizim namusumuzu aldı! Şimdi ya bize kızını verir bu işi berdelle temizlersin ya da oğlunun da kendi kızımın da kafasına sıkar ben temizlemesini bilirim bu işi !"

"Senin nasıl haberin yoksa benimde bu işten haberim yoktur Ciwan ağa. Oğlum hata yapmış doğrudur lakin senin kızında sütten çıkmış ak kaşık değil. Onların  hatası yüzünden suçsuz günahsız kızımın hayatını mahvedemem benden canımı iste vereyim ama kızımı vermemi isteme! "

Ciwan ağa bu sözlerle sinirlenmiş utanç içine girmişti lakin namusunu temizlemek zorundaydı.

"Senin evlatların ne kadar değerliyse benim evlatlarımda değerlidir Ahmet ağa. Kızım benim yüzümü yere eğdi ben de ona en büyük cezayı verdim bir daha bu kapıdan içeri girmeyecek.
Lakin ne olursa olsun arada günahsız bir sabi var ben masum bir cana kıyacak kadar cani değilim gel orta yolu bulalım kızın Zerda ile oğlım Berzan arasında berdel yapılsın bu iş kan dökülmeden çözülsün."

Ciwan ağanın söylediği sözler Ahmet ağaya mantıklı geliyordu kimseye zarar gelmeden bu meseleyi çözmenin başka yolu yoktu .  Oğlu Baranın ve doğmamış torununun hayatı için içi yana yana kızı Zerda'nın hayatının kararmasına izin vererek berdeli kabul ederken oğlu Mirhan'a itiraz hakkı düşmemişti.

Karar verilmiş orta yol bulunmuşken Berzan ağa yüksek sesle bu karara itiraz etti.

"Ben bu evliliğe razı değilim baba! Benim ne suçum ne günahım var o kızın ne suçu var ? Üstelik benim karımın daha mezarı soğumamışken bir başkasına nasıl karım derim onun bana emaneti olan oğlumu nasıl üvey anne ile büyütürüm. Ben bu kararı kabul etmiyorum başka karar alınsın ."

"Kardeşinin ve karnındaki sabinin kanı ellerine bulaşınca daha mı iyi olacak Berzan?"

"Baba tek oğlun ben miyim Fıratta var burada neden onunla değilde benimle oluyor berdel? Üstelik ben bu durumdayken!"

"Berdel seninle yapılacak . Namusumuz berdel ile temizlenecek son sözüm budur lafımın üstüne laf istemiyorum bu konu burada kapandı."

Emeğimin karşılığı olarak bölüme oy vermeyi unutmayınn :)

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?