6. Bölüm

17K 691 27
                                    


Berzan ağa arabasına binmiş şirkete doğru yol alırken hala şaşkınlık içindeydi Berfe kendisine sesini dahi çıkaramazken bu kadının yüreklice karşısına geçip sesini yükseltmesi hoşuna gitmiş ancak bunu bastırıp kabullenmiyordu bunun yerine ne biçim bir kadın diyerek hissettiği duyguyu bastırıyordu aksi takdirde Berfeye ihanet etmiş gibi hissedecekti.

Zerda  ise Berzan gittiğinden beri o şalı neden başından aldığını ve takmasını yasakladığını düşünüyordu. Daha ilk günden evini ailesini özlemişti ama alışmak zorundaydı . Bu konağa kefaret olarak gelmişti dönüşü ölüm olurdu.

Üstünü değiştirip aşşağıya indiğinde gelinini gören daye Rozan ona doğru ilerledi :

"Kızım nedir bu yüzünün hali ?Şalını neden değiştirdin? "
"İyiyim jimom(kaynana) bir şeyim yok şalıma bir şey döküldü değiştirdim ."
"Öyleyse hayde Rojda sana evi gezdirsin iyice öğrenesin nerede ne var "

Gelininin sırtını sıvazlayarak küçük kızıyla birlikte gönderdi daye rozan. Berfeyi hiçbir zaman sevip istememişti oysa bu kızın oğluna rağmen güler yüzlü olması hoşuna gidiyordu. Şalı oğlunun taktırmadığını tahmin ediyordu sebebini de çok iyi biliyordu. Berfe hep beyaz şal taktığı için onu hatırlatan hiçbir şeyi bu kızın üstünde görmek istemeyişindendi.

Rojda yengesine konağın tüm odalarını tek tek gezdirmiş Zerda tüm odaları avluları öğrenmişti. Yalnız bir oda vardı o odayı göstermemişti Rojda. Zerda merakına yenik düşerek sordu :

"Şu odayı göstermedin? Orası kimin?"

Rojda duraksamış yengesinin gösterdiği odaya bakıyordu.

"Berfeyle abimin odasıydı, Berfe öldükten sonra abim o odaya kimse dokunmasın dedi hala da öyle kimse girmiyor temizlik bile yapılmıyor ."

"Anladım"

Rojda ortamdaki gerginliği bozmak adına;

"Haydi gel Boranın yanına gidelim seni onla tanıştırayım " demiş Zerda heyecanlanmıştı.

Birlikte avluya inmiş torunuyla ilgilenen Daye Rozanın yanına oturmuşlardı. Torununa mama yedirmeye çalışıyor ancak bir türlü yediremiyordu bu durumu gören Zerda :

"jimom(kaynana) ver ben yedireyim"

Zerda Boranı kucağına almış ona yemek yedirirken Rojda kahve yapmaya gitmiş avluda daye Rozanla baş başa kalmışlardı.

"Kızım bizim oğlan seni üzmüş farkındayım lakin öfkesi bizedir üzerine alınmayasın . Bak bende ciwan ağayla  görücü usulü evlendim şimdi çok seviyoruz birbirimizi"

"Berzanın beni sevmesi imkansız bunu herkes biliyor jimom . Onun gönlünde hala Berfe var "

"Ömrü boyunca yas tutacak hayatta olmayan birini sevecek hali yok ya kızım zamanla olur her şey"

O sırada Rojda konuşmalarını bölmüş elinde tepsiyle merdivenden çıkıyordu.

"Kahveler geldii, bakıyorum da Boranım çok sevdi seni yenge normalde yabancı eder durmaz böyle "

"Sevecek tabi anası o onun."

Zerda  garipseyerek daye Rozana bakmıştı. Sahi ya bir yandan da anne olmuştu o artık Boranın annesi olmuştu. Daye Rozan elini şefkatle gelininin elinin üstüne koydu .

"Boran bizim en kıymetlimiz ve bundan sonra sana emanet kızım. Sen ona ana ol o sana evlat olsun ona anasızlığın ne demek olduğunu hissettirme. Anasızlık bu dünyadaki en zor şeydir.

Zerda gülümsemekten başka bir cevap verememişti.

1 Hafta sonra...

Aradan 1 hafta geçmişti.
Berzan ağa ne Zerdanın yüzüne bakıyor ne de eve vaktinde geliyordu.

Zerda geldiği günden beri Boranla ilgileniyor tüm vaktini onunla geçiriyordu . Yengesi yeğeni Meryemi büyütürken hep yanındaydı oradan biraz tecrübesi vardı ama Borana bakmak başkaydı onun sorumluluğu tamamen kendisine aitti bir şey olsa ondan bilinirdi.

Akşam olmuş evin erkekleri gelmiş sofra kurulmuş Berzan ağa günler sonra akşam yemeğine katılıyordu. Daye Rozan gelinini sofrada göremeyince kızına dönerek :

"Yengen nerededir keçamın(kızım)"

"Boranı uyutuyor daye iner şimdi"

Berzan'ın elindeki kaşığı sertçe masaya bırakmasıyla herkes ona baktı:

"Boranı ne diye ona emanet ediyorsunuz daye?"

"Karın hakkında düzgün konuş Berzan ! Ona değil de kime emanet edecektik?"

"Ağabey annem doğru der ne bu sinir?" diyen Fırat'a anlamsız bir şekilde baktı Berzan ne ara Zerdayı savunur olmuştu. Daha fazla katlanamayarak masadan kalktı.

Hızlı adımlarla merdivene yönelmiş kimsenin ne dediğini umursamıyordu tek bir ses duydu sadece, bu ses babasının gür sesiydi.

"Nereye gidersen git Berzan eninde sonunda geleceksin bu eve karının çocuğunun yanına."

Berzan arabaya bindi gaza yüklenebildiği kadar yüklendi hırsını arabadan çıkarmak istiyordu.

Sonunda durdu. Derin bir nefes aldı ve arabadan indi yüzüne çarpan rüzgar bedeninin titremesine sebep olmuştu.

Yavaş yavaş ilerledi ve okuduğu yazıyla hala taze olan acısını yüreğinin en derininde hissetti.

'BERFE ŞADOĞLU'

Dizlerinin üzerine çöktü, elini toprağın üstünde gezdirirken gözünden bir damla yaş akmış toprağa karışmıştı.

"Berfem, ben geldim..."

Boğazı düğümlenmiş yutkunamıyordu.

"Şimdi soracaksın neredeydin bunca zaman diye . Yüzüm yoktu gelmeye toprağına el sürmeye. Seni kaybettiğim gibi kardeşimi de kaybetmemek için yaptım, evlendim.  Affet beni nolursun affet. Bir canımı daha toprağa koyamazdım buna dayanamazdım . Ama yapamıyorum. Senin yerine kimseyi koyamıyorum dokunamıyorum..."

Berzan mezarlıkta berfeye içini döktükten sonra konağa doğru yol aldı. Karısını ne zaman özlese oğlunda teselli bulurdu. Konağa girdi,merdivenleri hızlı bir şekilde çıkıp oğlunun odasına ulaştı,kapıyı yavaşça açıp içeriye girdiğinde gördüğü manzara karşısında kalbi adeta yerinden çıkacak gibi hızlı atmaya başladı. Berfe kucağında oğulları ile ona bakıyordu.

"Berfe"

Emeğimin karşılığı olarak bölüme oy verir misinizz :)

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizz?

Sizce birdahaki bölümde ne olacak???

BİR MARDİN HİKAYESİ (DÜZENLENIYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin