1.Bölüm

35.2K 924 241
                                    


Zerda ; Yılmaz aşiretinin göz bebeği, babasının prensesi, annesinin bir tanesi, abilerinin nazlı çiçeği.

Onun kılına zarar gelse abileri bu dünyayı yakıp yıkacakken ona en büyük zararı veren baran abisi oldu. Aşkı uğruna, kendi mutluluğu uğruna, kardeşinin hayatını mahvetti. Yıllardır düşman belledikleri Şadoğlu aşiretinin kızı Rojini kaçırdı.
Ve hikayemiz burada başladı...

Zerda elindeki poşetlerle olanlardan habersizce konağa doğru ilerliyordu. Konağın kapısından girer girmez ona doğru koşan yengesiyle bir an duraksadı.

Yengesi nefes nefese kalmış:

"Zerda kuzum yetiş! Anama bir telefon geldi , deminden beri ağlayıp duruyor, ne oldu diyorum söylemiyor yine kalbine bir şey olacak diye korkuyorum ."

Zerda duyduklarıyla ellerindeki poşetleri hızla bırakarak annesinin odasına koştu.

Annesinin oturduğu koltuğun önüne diz çökerek :

"Daye(Anne) ne oldu neden ağlıyorsun?"

Daye Zeran yaşlı gözlerini kızına çevirdi:

"Baran ağabeyin.."

"Ne oldu Baran ağabeyime ağabeyim iyi mi daye ?"

"Kızım... Ağabeyin dün gece Şadoğlu aşiretinin kızı Rojin'i kaçırmış."

Zerda duyduklarıyla adeta beyninden vurulmuşa döndü. Töreleri iyi bilirdi bu durumda ya onu berdel vereceklerdi ya da Baran ve Rojin' in canını alacaklardı. Korku dolu gözleriyle annesine bakarak:

"Şi- şimdi nolacak? "

"Berdel olacak kızım en yakın zamanda sen ve Berzan ağanın, Rojin ve Baranın nikahı kıyılacak."

"Sen ne diyorsun daye ? Ne nikahı? Babam böyle bir şeye asla müsaade etmez asla! O etse bile ben etmem canıma kıyarım da o adamla evlenmem!"

"Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu ? Canıma kıyarım ne demek ? Hüküm verilmiş bir kere baban ne etsin abinin canına mı kıysın ? Töreye karşı gelinmeyeceğini bilmez misin? "

Zerda daha fazla annesini dinlemeyerek hızla odasına çıktı. Saçmalıktı bu abisi böyle bir şeyi nasıl yapardı?  Düşünmekten kafayı yiyecek raddeye geldiğinde artık ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elinden.

Biraz sonra konağın kapıları açıldı ve Ahmet ağa tüm heybetiyle konağa girdi hemen arkasında oğlu Mirhan onun arkasında eli yüzü kan içinde Baran vardı. Ahmet ağa hizmetlilerden birine bakarak :

"Tez Zerdayı çağırın bana! " dedi.

Zerda babasının sesini duyar duymaz hızla aşağıya indi babasının karşısına geçti .

" Baba ? Doğru mu ? Verdin mi beni o adama kıydın mı bana?"

Ahmet ağa kızının yüzünü avuçlarının arasına alarak ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerine baktı.

"Zerdam , benim güzeller güzeli kızım, sen benim en kıymetlimsin. Kendi canıma kıyar da seninkine kıyamam ben ama inan ki başka çarem ..."

Zerda babasının ellerini yüzünden çekerek lafını kesti:

"Ben o adamla evlenmem baba! Ölürüm de o adamla evlenmem ! Adamın karısı öleli daha ne kadar oldu ha? Üstelik birde adamın çocuğu var!"

"Sana yemin ederim kızım yemin billah ederim ki başka çarem yoktu ortada günahsız bir sabi olmasa kıyar mıyım ben sana? Sen benim göz bebeğimsin"

Konaktakiler duyduklarıyla şok içinde Ahmet ağaya bakıyordu

"Ne! Sen ne dersin baba ?

Ahmet ağa Baranı işaret ederek :

"Bu şerefsiz kızı hamile bırakmış !"

Zeran ana duyduklarıyla beyninden vurulmuşa dönmüş hızla oğluna doğru ilerleyip yüzüne tükürmüştü ;

"Yazıklar olsun sana ! Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun ! Bize acımadın kardeşine de mi acımadın o kızada mı acımadın ! Herkesin başını yaktın!"

"Ana deme öyle ! Ne olur deme. Düştüm bir sevdaya yaptım bir hata yemin ederim hamile olduğunu bilmiyordum ana! Öğrenince korktum bulamazlar bizi sandım kaçar gider mutlu oluruz sandım!"

dedi baran acıyla annesinin yüzüne bakarak.

Zerda sinirden deliye dönmüşçesine abisinin üzerine yürüyüp onu itmeye vurmaya başladı:

"Kaçabildin mi ha kaçabildin mi ? Hepimizin başını yaktın sen senin gibi bir ağabeyim yok benim! "

Zeran ananın kalbi sıkışmış elini kalbine götürürken Ahmet ağa telaşla karısını tutmuş Mirhan abisi Zerda'yı tuttuğu gibi odasına götürmüştü. Zerda ağlaya ağlaya Mirhan abisinin dizinde uyuyakalmış abisi sabaha kadar başında beklemişti.

O gece konak derin bir sessizliğe ve hüzne boğuldu.

İsteme günü...

Çalan zil ile Zerda istemeye istemeye aşağıya indi, misafirler tek tek içeri girdi ve herkesin yerini almasıyla Berzan'ın babası Ciwan ağa kısa bir sohbetten sonra çok beklemeden söze girdi.

"Sebebi ziyaretimiz bellidir Ahmet ağa .
Gene de adettendir söyliyeyim . Kızın Zerda'yı Allahın emri peygamberin kavli ile oğlum Berzan'a istiyorum."

Ciwan ağa bu konuşmayı yaparken Zerda' da kahveleri yapıp dağıtmış Berzan ile göz göze dahi gelmemişti . Bir köşede durmuş içinde fırtınalar koparken hayatının mahvoluşunu izliyordu.

" Ciwan ağa benim kızım bu dünyadaki her şeyden daha değerlidir benim için. Onu üzeni üzerim onun kılına dahi zarar gelirse bu dünyayı yakarım. Seninle geçmişte ne yaşamış olursak olalım kızın bu eve girdiği andan itibaren onu kendi kızımdan ayırmayacağımdan emin olabilirsin . Senden de tek isteğim budur. Kızım önce Allah'a sonra size emanettir "

Babasının bu sözleri Zerda'nın içini daha da acıtırken dolan gözlerini saklamaya çalışıyordu . Biliyordu ki babasının da elinden bir şey gelmiyordu.

" Ahmet ağa gelinimi el üstünde tutacağımdan bir şüphen olmasın . O artık benim himayemdedir bana emanettir."

Kız isteme faslı bittikten sonra Zerda'nın yengesi yüzükleri getirdi. Ne Zerda Berzana bakabiliyordu ne de Berzan Zerdaya . Birbirlerine yüzükleri takarken Zerda'nın elleri titriyor Berzan ağanın ise içinde yaprak kımıldamıyordu. Ciwan ağa dua okuyarak ipi kesince hayırlı olsun denilip  büyüklerin eli öpüldü, ardından Berzan'ın annesi  daye Rozan :

"İki aile içinde hayırlı uğurlu olsun . Sizin içinde uygunsa  yarına düğün alışverişine çıkılsın bir haftaya kınayla düğünü yapalım dördüne birden nikah kıyılsın."

"Uygundur Rozan xanım"

Bu konuşmalar Berzan'a ölen karısı Berfe'yi istemeye gittikleri günü hatırlatmıştı nasıl da heyecanlı nasıl da mutluydu şimdi ise kardeşinin canı için susuyordu hiç hissetmediği kadar çaresiz hissediyordu kendini .

Bunları hatırlamak canını bir hayli yakmış içi daralmıştı . Müsaade isteyerek biraz olsun nefes alabilmek için konağın terasına çıktı .

Derin derin nefes alırken terasın diğer ucunda duran Zerda'yı görünce yavaş adımlarla yanına doğru ilerledi ve terasta tam yanında durdu .

İkisi birbirinin yüzüne bakamazken bedenlerine çarpan ılık rüzgarla Zerda'nın kokusu Berzanın burnuna gelmiş ve afallamıştı . Hızla kendine gelip söylemesi gerekenleri hatırladı .

"Sana söyleyeceklerimi şimdiden söyleyeyim ki benimle ilgili.."

Tam o sırada evin hizmetlisi arkadan gelip:

"Xanımım misafirler gidiyor bir baksan "

Emeğimin karşılığı olarak bölüme oy vermeyi unutmayın :)

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

BİR MARDİN HİKAYESİ (DÜZENLENIYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin