"Öyle işte. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sehun, Hala Yoongi'yi unutmadığımı düşünüyor. Ama öyle değil. Yoongi artık benim umurumda bile değil. Benim tek umurumda olan siz ve Sevgilim. Birde ailem var işte yani onu da anlayın. "
Jennie oturduğu yerden kalktı ve tam karşımda durup sinirli konuşmaya başladı.
"Madem artık o senin umurunda değil, eski okuluna geri dön. "
Ne ?
"Sen neyden bahsediyorsun Jennie. Ben onun suratına bile bakmak istemezken sen ne geri dönmesinden bahsediyorsun ?"
Bu sefer Jisoo cevap verdi.
"Ona senin artık onu unuttuğunu göstermeliyiz. "
"Nasıl yani ?"
"Sen güçlü bir kızsın. Bunu ona göstermelisin. Artık onun, umurunda olmadığını, sevgilin olduğunu ona göstermelisin. Ondan kaçmamalısın. Herşeyi bırakıp sanki hiçbir şey olmamış gibi o okula geri döneceğiz. O bizden korksun. "
Haklısın Jennie...
××××××××××××××××××××××××××××
"Ay yarın yeni bir okula başlayacağız. "
"Çocuk musun sen Lisa ? Ne heyecanından bahsediyorsun ?"
Bana dil çıkarıp giden Lisa'ya orta parmak çektim ve Jisoo unniemin odasına bodoslama daldım.
"Ne yapıyorsun unnie ?"
"Gördüğün gibi uyumaya çalışıyorum Rose."
Hemen Jisoo unniemin yanındaki boşluğa yattım ve ona sarıldım.
"Biliyor musun unnie bazen gökyüzündaki tek yıldız olduğumu düşünüyorum. Ama sonra aklıma siz geliyorsunuz ve ben daha görülmeyen bir sürü yıldızın olduğunu hatırlıyorum. Siz benim..."
Yazar anlatımıyla...
Rose, daha cümlesini tamamlayamadan uyumuştu.
Jisoo onun bu haline güldü ve Rose'nin saçlarını okşayarak o da derin bir uykuya daldı.
×××××××××××××××××××××××××××
Sabah erkenden kalkan Jisoo hemen elini yüzünü yıkamış ve aşağı inip kahvaltı hazırlamaya başlamıştı.
Tüm istedikleri bitince geri odasına çıktı.
Yatağında uyuyan Rose'ye gülümsedi ve yanağına bir öpücük kondurup yeni okulu için formalarını giymeye başladı.
Eski okulunda gayet iyiydiler ama hayat onları bu duruma sürüklemişti.
Ve eski formalar daha güzel diye düşündü Jisoo.
Ardından tüm kızları uyandırdı.
Hepsi kahvaltı yaptılar. Kızlar evden çıktılar ve arabalarına bindiler.
Rose'dan
"Çekilin arabayı ben kullanacağım." Diyerek sürücü koltuğuna oturdum.
Okula geldiğimizde arabayı park ettim ve okula bakıp bakıp derin nefesler almaya başladım.Terlediğimi hissediyorum.
Bu okul bana hiç iyi zamanlarımı hatırlatmıyor.
Direksiyondaki elimin üzerine bir el kondu.
Elin sahibine baktığımda bunun Jennie olduğunu gördüm.
"İyi misin pasta ?"
Kafamı salladım ve güven verircesine gülümsedim.
"İyiyim unnie. "
Hepsi bana inanmasalar da onayladılar ve aradan indik.
Bahçeye girdiğimizde çoğu göz bizim üzerimize döndü.
Öğrencilerin arasından geçerken herşeyi duyuyordum.
"Bu Chaeyoung değil mi ?"
"Evet o. Ne kadar güzelleşmiş. Eskisinden bile büyüleyici. Kıskanıyorum onu-ah."
"Yoongi'den ayrıldıktan sonra bir daha geri dönmez sanıyordum. Acaba yanındaki kızlar kim ? Genelde tek takılırdı. "
Hiçbirini umursamadan kararlı adımlarım ile yürümeye devam ettim.
Taa ki birisini görene kadar.
Arka simasından bile tanıyorum onu.
Sinsice sırıttım ve koşmaya başladım.
Sehun'un sırtına atladığımda ellerimi onun boynunda birleştirdim.
Ve kahkaha atıp konuştum.
"Sevgilim, sürpriz !"
Sehun beni fark eder etmez beni döndürdü.
Ve o da güldü.
Ardından beni yere indirip sarıldı.
"Senin ne işin var burada ?"
Ondan ayrıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum.
"Artık senin yanındayım sevgilim. Kimse umurumda değil. Sadece seni seviyorum. "
Sırıttı.
"O da umurunda değil ?"
Gülümsememi bozdum.
"O zerre umurumda değil."
Elimi tuttu ve beraber yürümeye başladık.
Arkaya baktım. Kızlar gülerek bizi izliyor ve arkamızdan geliyordu.
Onları takmadım. Eve gelince onları azarlayacağım zaten.
"Sınıfın ?"
"Seninle aynı."
Yoongi de o sınıfta bunu biliyorum ama umurumda değil, dediğim gibi.
"Hımm peki."
Beraber sınıfa geldik ve kapıyı tıklattık.
Ders başlamıştı.
"Gir !"
Sesi duyar duymaz kapıyı açtık ve bedenlerimizi içeri soktuk.
Kızlar da sınıfa girdiler.
"Pardon hocam böldük. Geç geldiğimiz için özür dileriz. "
Hocaya gülümsedim ve bu sefer ben konuştum.
"Hocam biz yeni öğrencileriz. "
Bu kadın bu okula yeni gelmiş belli. Daha önce görmedim.
"Ben Park Chaeyoung. Ama bana Park Roseanne deseniz daha iyi olur. Onlar da benim arkadaşlarım. "
Elimle kızları gösterdim.
Jennie öne çıktı ve konuştu.
"Ben Kim Jennie. "
"Ben Kim Jisoo. "
"Bende Lalisa Manoban ama Lisa deseniz de olur. "
"Peki boş yer bulun ve oturun. "
Gözümü sıralarda gezdirdim.
Ve o gözlerle karşılaştım.
Ama o bana değil, Sehun ile tutuşan ellerimize bakıyordu.
Ve böylece hayatımın acı dolu çığlıklı günleri başlamış oldu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Love Me
FanfictionTanrı bir aşk bağışladı Yoongi'ye, Rosé'ye... Yoongi'nin elinden kan damladı bu aşka, Rosé ihanet etti aşkına Sehun'la. Yoongi öldürdü, Rosé aşkını da Yoongi ile birlikte öldürdü. Ve Tanrı, yemin etti bu aşkı yaşatmaya... +Angst+ 'Tamamlandı' DipNot...