"Teşekkür ederim. " Jisoo, Jin'in elinden kitabı aldı ve gülümsedi.
"Sana kantinden bir kahve ısmarlayabilirim? "
Jisoo, kaşlarını çattı ve gülümsemesini bozdu.
"Hemen yalakalık yapacağını bilseydim sana böyle davranmazdım. "
Jin hemen ellerini Hayır anlamında hızlıca salladı.
"Yok ben öyle demek istemememiştim. Yani birbirimizi tanıyabiliriz. Kötü bir amacım da yok zaten. Hem sen hangi sınıftasın ? Daha önce seni hiç görmedim. "
Jisoo'nun yanakları Kızarmaya başlayınca, olabildiğince saçlarıyla yanaklarını kapattı.
Yanlış anlamıştı, hemde çok kötü bir yanlış anlamaydı ve utanıyordu.
"Seninle aynı sınıftayız. Okula daha yeni geldim, bugün geldim. Beni görmüş olman gerekirdi. Chaeyoung'un arkadaşıyım ben. "Jin, Chaeyoung'un adını duyunca gerildi.
Sonuçta Chaeyoung ve Yoongi'nin geçmişi iyi değildi. Ve Yoongi de Jin'in arkadaşıydı. Yani Jisoo elbette ki Yoongi'yi biliyordur.
Jin, Jisoo'nun kendisini yanlış tanımasını istemiyordu.
"Şey ben siz geldiğinizde bir ara uyuyakalmışım. Özür dilerim. Kantine gidelim mi ?"
Jisoo başını salladı ve birlikte kantine gitmeye başladılar.
Onlar kantine girerken Jennie ve Lisa da kantinden çıkmışlardı.
Jennie ikisini görünce ağzı şaşkınlıkla açıldı ve Lisa'yı dürttü.
Lisa sinirle Jennie'ye döndü ve söylendi.
"Unnie ne dürtüp duruyorsun ? Canım acıyor. "
Jennie çenesiyle, Jisoo ve Jin'in oturdukları masayı gösterince, Lisa o tarafa baktı.
Ve hemen ikisi, Jisoo ve Jin'in onları görmeyecekleri açıdan bir masaya oturdu.
Önlerinde büyük bir bitki vardı ve böylece görülmeleri düşük bir olasılıktı.
Diğer tarafta ise Jisoo ve Jin sohbete dalmışlardı.
"Ben Kim Jisoo bu arada. "
"Ha evet ben Kim Seokjin ama sen bana Jin desen olur. Herkes öyle der zaten. "
Jisoo başını salladı.
"Yani evet ben Yoongi'nin arkadaşıyım. Biliyorum, Chaeyoung sana herşeyi anlatmıştır. Fakat burada biliyorsun ikimizin de bir suçu yok. Eğer biz bir arkadaşlık veya başka bir ilişki kuracaksak onların bu olayda etkili olmasını istemiyorum. "
Jisoo kaşlarını çattı ve kollarını birbirine bağladı.
"İyide bizim arkadaş olacağımız ne malum ?"
"Evet tabii arkadaş olursak."
Jisoo derin bir nefes aldı ve bu sefer o konuştu.
"Tamam ama dediğin şey kolay değil. Benim arkadaşım neler çekti ? Neler yaşadı ? Herşeyi çok zor atlattı. Ama şimdi neyseki herşey yolunda. Bir sevgilisi var ve birbirlerini seviyorlar. Bizim durumumuza gelecek olursak, ben herşeyi gözardı edip, dostumun düşmanıyla onun gözü önünde arkadaşlık yapıp, onunla samimi olamam."
Bu sefer Kaşlarını çatan Jin oldu.
"Ama benimne suçum var ? Yani olayda ikimiz de suçsuzuz. Onların düşmanlığı birbirine. Eğer Chaeyoung bana küsse ben onunla sorunumuzu çözmek için konuşurum. Hem ben Yoongi adına da Chaeyoung'dan Özür dileyeceğim. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Love Me
FanfictionTanrı bir aşk bağışladı Yoongi'ye, Rosé'ye... Yoongi'nin elinden kan damladı bu aşka, Rosé ihanet etti aşkına Sehun'la. Yoongi öldürdü, Rosé aşkını da Yoongi ile birlikte öldürdü. Ve Tanrı, yemin etti bu aşkı yaşatmaya... +Angst+ 'Tamamlandı' DipNot...