Gecede kaçışan katiller, toprağı yutmuş bedenler.
Acımasızca terkedilmiş cesetler.
Gecenin sessizliğinde sert adımları ile.
Peşindeler, ay ışığında kaybolanların.Bazen tedirgin adımlar, ürkek bakışlar.
Fakat daima asillikleri ile ilerleyen şövalyeler.
Onlar polisler.Unutmayın.
Her suç gün ağarınca çıkar ortaya.
Ve her hikayede kazanır iyiler mutlaka....
"Başkomiserim günaydın. Telsizden anons geçtiler. Sapancada Atatürk ormanında kimliği belirsiz bir ceset bulunmuş."
"Günaydın Ayşe. Çıkalım o zaman. Olay yeri geçmiş mi?"
"Yoldalar başkomiserim."
"Tamam. Abdullah ve Emire'yi yolda arayalım direkt olay yerine geçsinler."
"Tamam Başkomiserim."
Uzun bir yolculuktan sonra Başkomiser Yiğit ve Komiser Ayşe olay yerine vardılar. Büyük bir çınar ağacının altına siyah bir poşete sarılmış ceset ve etrafına yayılan kan apaçık ortadaydı. Cesedin yanına doğru ilerleyen Yiğit ve Ayşe, olay yeri inceleme uzmanı Berçem'in yanına geçerek bilgi almayı beklediler. Berçem, yanına gelen ikiliyi görünce yüzünde ki maskeyi çıkartıp topladıkları delilleri ve maktülle ilgili bilgileri aklında son bir kez daha toparladı.
"Günaydın Başkomiserim, günaydın Ayşe."
"Günaydın Berçem. Ne var elimizde?"
"Olay yeri 1 kilometre genişliğinde arandı etrafta ceset ve kan hariç hiçbir bulgu veya delil yok. Maktülümüz erkek. Kimlik veya cüzdan bulunamadı. Bunun dışında bir şey söylemek mümkün değil ceset tanınmayacak halde, bedeni büyük oranda yanmış. Ayrıca kafası kesilmiş. Cinayet kuvvetle muhtemel burada işlenmemiş. Cesedin bırakıldığı alanda 2 farklı ayakkabı izine rastladık. Az önce kalıpları çıkartıldı. Biri 44 numara kundura tarzı bir ayakkabı öbür ayakkabı izi 37 numara spor ayakkabı. Bulabildiklerimiz bunlar." Başkomiser Yiğit, Berçemden aldığı bilgiler sonrası etrafı incelemek üzere alandan uzaklaştı.
" Yani 2 katil arıyoruz?"
"Büyük ihtimal öyle Ayşe." Ayşe aldığı cevap sonrası teşekkür edip başkomiserin yanına ilerledi. 1 hafta boyunca Istanbul'da yağan sağanak yağışa rağmen dün yağmur yağmaması büyük şanstı. Bunu biliyordu Yiğit Başkomiser. Zira yağmur elinizde olan her delili itinayla temizler size kocaman bir boşluk kalırdı. Başkomiser Yiğit cesetten bir kaç yüz metre ileride hafif parlak bir şey gördü. Yanına doğru ilerlediğinde bunun bir bileklik olduğunu anladı.
"Emir bana acil bi delil poşeti getir."
"Tabi başkomiserim, hemen." Yiğit, Emir'in getirdiği delil poşetini ters çevirip bilekliği alıp poşeti düzeltip ağzını kapattı ardından olay yeri inceleme uzmanlarına teslim etti. Bu sırada Ayşe ekip arkadaşlarından aldığı bilgiyi başkomisere iletmek üzere yanına gelip durumu özet geçti.
"Başkomiserim Abdullah ile konuştuk. Atatürk ormanı civarında olan mobese kayıtlarını ve bu yol üzerinde olan benzinlik ve marketlerin güvenlik kamerasındaki görüntüleri toplamışlar. Birazdan merkeze geçip bilişime verecekler görüntüleri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR!
Mystery / ThrillerGecede kaçışan katiller, toprağı yutmuş bedenler. Acımasızca terkedilmiş cesetler. Gecenin sessizliğinde sert adımları ile. Peşindeler, ay ışığında kaybolanların. Bazen tedirgin adımlar, ürkek bakışlar. Fakat daima asillikleri ile ilerleyen şöval...