"-Kızım dikkat et kendine."
"-Tamam anne ben 6 gibi gibi gelebilirim ,seni yolculayamıyacağım."
"-Sıkma canını yine gelirim."
"-Tamam,gel öpüşelim."
Sıkı sıkı sarılıp öpüştük.Sarıldım ona
Ayakkabılarımı hızlıca giydim.Anneme el sallayıp arabamla birlikte bana söyledikleri yere gittmek üzere yola çıktım.
Trafik vardı bende bundan yararlanıp küçük bir kaçamak yaptım, Starbucks'tan Berry hibiscus aldım. Yarım saatlik yolu kırk beş dakikada gittim. Hızlıca arabamı park edip arabadan çıktım. Telefonumu saatime bakmak için çıkarmıştım ki bir yere bir şeye tosladım. Üzerimdeki tişört boydan boya sıcak kahve ile kaplandı."Allahhh yandımmmm."
"Ay çok pardon iyi misiniz?"
"Ya önüne baksana be hipermetrop musun?
Bana hem üzgün hemde kaygılı bakan sarı saçlı epey uzun ve gözlüklü epey de yakışıklı bir erkek vardı.
"Çok özür dilerim acelem varda."
Üzgün olduğunu anlayıp daha fazla üzerine gitmedim.
"Ya tamam önemli değil iyi günler"
Çocuğun yüzüne bakmadan yanından geçtim tekrar telefonuma baktım.
"Allah geç kaldım, depara koş Yaprak koş."
Buraya gelme sebebim bir iş görüşmesiydi.Liseden beri dört arkadaşımla birlikte büyümüştüm. Gamen Ali , Domino's u zengin eden Oğuz,her türlü kıskançlığıyla Gökhan ve kızların (en çokta benim)biricik çorap prensi Sinan,lisem böyle geçmişti. Ah tabi Barış onu en son üniversite için İstanbul'a uğurladığımdan beri görmemiştim.Doğrusu merak ediyordum şuan nerede diye ama her yerde aramama rağmen bulamamıştım.Telefon numarasını değiştirmişti,babanesi ortalarda yoktu.Neden böyle yaptığını anlayabiliyordum beni Ali'ye teslim etmişti yine ama Ali ile dostça ayrılıp arkadaş kalmıştık ondan sonra üniversite sınavına hazırlandık hepimiz. İstanbul'un en iyi üniversitelerinde okuduk ve İstanbul'da kalmaya karar verdik .Ben oyuncu, Oğuz pizzacı (şaşırmadık değil mi?),Gökhan doktor, Ali ise çok iyi bir şef olmuştu.hayatım böyle devam etti,taki bir kaç hafta öncesine kadar.Çok ünlü bir yönetmen&senarist bir diziye başlayacakmış bana menajerimden teklif geldi, bende hemen kabul etmiştim.Bugün ise çekimin ilk günüydü.annemde bana süpriz yapmıştı dün,ben setteyken uçağı vardı onu geçirememek beni çok üzmüştü.Bunları düşünürken sete vardım. Güvenlikten içeri girdim.
Herkesle tanıştım,hepsi çok tatlı insanlardı sadece başrolü paylaştığım diğer oyuncu ile tanışmamıştım.
Anlaşılan oda benim gibi geç kalmış,herkesten özür diledim hemen saç makyaja alındım.Bizleri karavan tarzında yerlerde sahneler gelene kadar bekletip, makyajımızı yapıyorlardı. Makyajımın ortasındayken karavandan içeri üzerime
Kahve döken kişi girdi arkası bana dönüktü"Ya ben çok özür dilerim gelirken ufak bir kaza yaşadımda."
"Noldu canım?"
Benim içimden ilk gördüğümde yavşak dediğim adamla konuşuyordu.
"Ya arabadan telefonumu almak için döndüm ya ben, o sırada karşıdan gelen kadını görmedim."
Şimdi hatırladım Barış'tı bu
Benimde o sırada makyaj ve saçım bitmişti"Kadının üzerine tüm kahvemi döktüm oda biraz bana sinirlendi galiba neys-"
O sırada bana dönmüştü.
Gözleri şok ifadesiyle büyüdü. Karşısında duruyordum. Beni en son gördüğünde boyum 1.65'ti o zamana kadar 1.75 olmuştum."Sanada merhaba Barış."
"Ya-yaprak sen-senin burda ne işin var?"
Arkasındaki yavşak dediğim adam;
"Tanıştırayım.Bu Yaprak Yaprak AYVAZ diğer başrol oyuncumuz, gerçi siz tanışıyorsunuz galiba."
"Evet tanışıyoruz liseden."
"Seni görmek güzel ama beni kostüme bekliyorlar. Malum"
Diyip üzerimi gösterdim.
Hızlıca ve sinirle yanlarından geçip diğer karavana gittim.Arkadaşlar bu kadar ilgi görüceğini hiç beklemiyordum. O yüzden baştan savma yazmıştım şimdi düzenledim isterseniz tekrar okuyun .