10

207 24 14
                                    

yatağımda dönüp dururken seslice nefesimi dışarı veriyorum.

iki haftadır görüşmemiştik.

hastanede tedavilerin vardı ve aksatmak istemeyip bir an önce yürümek istediğini söylediğinde oldukça heyecanlıydın.

ama biraz fazla olmuştu sanki. demek istediğim; görüşmediğimiz gün sayısı.

acaba şimdi nasıldın?

hastaneye gelmek istediğimde kibarca reddetmiştin.

"seni görürsem kafam karışır ve o heyecanla yürüyemem."

oysaki ben elinden tutarak sana yardım etmek istemiştim.

yerimde doğrulurken gözüme masamda duran kitap takılıyor. neredeyse birkaç zamandır hiç okumamıştım.

ayağa kalkarak masama yanaşıyorum ve kitabı elime alarak sayfalarını aralıyorum.

önüme iki hafta önce çekindiğimiz resim düşüyor.

ne güzel gülümsemiştin öyle.

elimde tuttuğum fotoğrafa dikkatlice bakarken arkasını çeviriyorum.

sonra bir kalem alarak tarihi hatırlamaya çalışıyorum.

biraz zaman alıyor.

eski günleri bulmakta pek de iyi değilim.

fakat sonra hemen hatırlayıveriyorum.

ağzımla kalemin kapağını açarken fotoğrafı masaya yerleştiriyorum ve arkasına 21 temmuz 2018 yazarak kenarına yıldız çiziyorum.

sonra fotoğrafı kitabın arasındaki sayfaya yerleştiriyorum.

karşıdan karşıya geçerken ileride gördüğüm hastaneye bakıyorum.

umarım, doğru hastanedir.

adımlarımı oldukça hızlı atarken seni görebilmenin heyecanı ve merakı ile yarışıyor kalbim.

sonra, binaya giriyorum. her yerde koşuşan doktorlar ve sırada bekleyen hastalar var.

hemşirenin birine bilgisayardan adını aratıyorum.

"jeon jungkook." diyor.

başımı sallayarak onaylıyorum.

"beşinci kat; yüz kırk yedinci oda."

teşekkür ederek hızlıca oradan ayrılıyor ve asansöre ilerliyorum. beşinci katı tuşlayarak bekliyorum.

çok geçmeden asansörün kapıları açılıyor ve upuzun koridor boyu ilerleyerek odaların kenarına yapıştırılmış olan tabelaları okuyorum.

birkaç bölüm geçtikten sonra '147' yazan odayı buluyorum ve kapıyı tıklıyorum.

"gel," diyor içeriden bir ses. kapıyı çekingenlikle aralıyorum.

önüme gözlüklü, saçları ağarmış beyaz önlüklü doktor çıkıveriyor.

"merhaba efendim," diyorum. "jungkook adında bir hastaya bakmıştım kendisi.."

"evet," diye sözümü kesiyor yaşlı adam. "kendisi içeride yürüme egzersizi yapıyor."

"gelebilir miyim?" diye soruyorum. kafam kapıdan içeriye uzanmış bir şekilde lakin bedenim koridorda bekliyorum.

stars fall when you smile ' jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin