kaldığım son sayfayı da okuyarak bölümü bitiriyorum ve sahilde çekindiğimiz fotoğrafı da diğerinin yanına koyarak çiçek kokulu sayfaları kapatıyorum.
masaya neredeyse sonuna yaklaştığım kitabı yerleştirirken kapağına bakarak iç çekiyorum.
arada sen hastaneye tedaviye gidiyor, bazense haberleşemediğimiz için görüşemiyorduk. lakin sorun değil.
yerimden kalkıyorum. odamın içine ince tül perdemin arasından cılız bir şekilde sızan güneş ışığı, gözlerimi kısmama neden oluyor.
bir müddet pencereye yaklaşarak dışarıya bakınıyorum.
gökyüzü tekrar şarap kızılına boyanıyor. ay, yarım bir dolunay halinde parlıyor.
seni düşünüyorum. kalbimin kapıları çarpmaya başlarken, yüzümde kocaman bir tebessüm oluşuyor.
seni düşünüyorum; sahilde koşuşturduğunu, dişlerini göstererek gülümsediğini, kestane rengi saçlarının rüzgarda nasıl dalgalandığını. parmak uçlarına ilişen, kıyıya vuran o küçük dalgaları. bana bakan gözlerini yakaladığım an nasıl da utandığımı; her şeyi düşünüyorum.
⭐
ayaklarım beni tekrar kitapçının önüne getirdiğinde, kararan havaya aldırmadan kapanmakta olan dükkanlara bakarak seni bekliyorum.
ilk defa bu kadar geç vakitte kitapçının önünde durarak seni bekliyorum.
havadaki ılık esinti yüzüme vururken gözlerimi kapatarak gülümsüyorum.
her şey güzel olacak inanıyorum.
sonra sesini duyuyorum. gözlerimi açtığımda karşımda seni görüyorum.
"burada ne yapıyorsun?" diye soruyorsun gülerek.
"seni bekliyorum," diyerek cevaplıyorum.
sanki bilmiyordun, bilmiyordum.
"hava kararıyor, çok güzel değil mi?" seni dinlerken baş parmağını doğrulttuğun yere doğru bakıyorum.
parmak ucun gökyüzünde resim çizerken, hilal şeklindeki ayı gösteriyorsun.
"evet, harika." diyorum. hâlâ gülümserken sana bakıyorum.
ay gökyüzünde daha da çok belirginleşiyor. yüzün, peri misali parlıyor.
"ilk defa gece beraberiz," diyorsun. yanaklarına bir bir düşmekte olan yıldızları göz ucumla yakalarken başımı olumlu anlamda sallayarak "evet," diyorum.
"ve bu çok güzel.." diyerek devam ediyorsun.
"sen çok güzelsin." deyiveriyorum birden.
o an, ne dediğimin farkında dahi değilim. ama dediğim şeyin doğuluğundan da bir o kadar eminim.
hiçbir şey demiyorsun başta. sadece gözlerimiz tekrardan birbirine hapsoluyor. bir müddet yine öyle kalıyoruz.
aslında bu sessizlik benim için oldukça değerli.
çünkü gözlerine baktığımda, ruhunun aynasını görüyor gibi oluyorum. seviniyorum lakin aynı zamanda korkuyorum da. bu gördüklerim ve anladıklarımın gerçek olmasını istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stars fall when you smile ' jikook
Short Storyölümlerini ve yaşamlarını birbirine adamış olan iki gencin hikayesi. "hâlâ acı çektiğini biliyorum, belki dindiremem ya da saramam onları ama izin ver; gülümsemeni koruyayım. çünkü sen güldüğünde, gökyüzündeki yıldızlar işte buraya, kalbimin en deri...