zaman su gibi akıp geçerken sen tedavilerine devam ediyor, ben ise yanına uğrayabildiğim zamanlarda yürümene yardım ediyordum.
artık oldukça iyiydin. ilk zamanlar seni hastanede gördüğümü hatırlıyorum. bacakların titremiş ve doğru düzgün yürüyememiştin.
bu benim suçumdu.
fakat daha sonra seni görmeye geldiğimde doktor da bana yardımcı olmuş ve ikimizin vakit geçirmesini sağlamıştı.
o yaşlı adama içten minnetlerimi sunuyorum.
ve bugün de, tekrar ve tekrar kitapçının önünde buluşmak için sözleşmiştik.
sürekli hastanede olduğun için artık sandalye kullanıp kullanmayacağını merak eder olmuştum.
öyle ya, tedavilerinden sonra koca bir ay geçmişti.
bu bizim hastaneden sonra dışarıda ilk buluşmamızdı.
yolda yürürken içim birden huzurla doluyor.
resmen her şeyi beraber atlatmıştık.
öyle değil mi?
gördüğüm çiçekçiye giriyorum sonra. içerisi oldukça efsunlu bir görüntüye sahip.
her taraf buram buram çiçek kokarken, istediğim çiçeği söylüyorum karşımda oturan adama.
"tabi," diyerek yerinden kalkıyor. "nasıl sarılmasını istersiniz?"
eliyle gösterdiği yerden çiçekleri sarması için güzel bir kılıf seçiyorum.
önünde deniz kabukları var. altın sarısı deniz yıldızının üstüne güzelce yerleştirilmiş. oldukça güzel görünüyor.
sonra adam elimle işaret ettiğim kılıfı alıyor.
"iki dakika bekle evlat," diyor bana.
başımı sallayarak onaylıyorum.
yaklaşık iki dakika sonra koca demet elime sunuluyor.
burnuma yaklaştırıp koklarken gözlerim kapanıyor.
mavi güller ne de güzel kokuyor öyle.
parasını ödeyip teşekkür ettikten sonra oradan ayrılıyorum.
kısa bir süre sonra kendimi kitapçının önüne atıyorum.
gelmemişsin.
az ileride yeni yapılmış olan banklardan birine oturuyorum.
gelmeni beklerken kucağımda duran güllere bakıyorum.
oldukça güzel görünüyor.
dilerim bu hediyemi beğenirsin.
düşüncelerimle savaşırken başımı hafifçe iki yana sallayarak onlardan kurtuluyorum.
sanırım yakında gelirsin. bu yüzden aldığım koca demet çiçeği arkama saklıyorum.
umarım pek belli olmuyordur.
sonra caddenin köşesine bakarken, gözüme birden sen ilişiyorsun.
seni görmemle ayağa fırlamam bir oluyor.
yürüyerek gelmiştin!
kitapçının önüne geliyorum hemen. sende oradasın.
ikimizde birbirimize bakıyoruz.
saçma bir sessizlik var aramızda.
ağzım açık ama dilim tutuk, konuşamıyorum. yüzümde bir gülümseme var.
senin ise, yıldızlar yanaklarında. koyu kahve gözlerinle bana bakıyorsun.
gözlerim ayaklarına dalmışken beni kendime getiren senin sesin oluyor.
"artık yürüyebiliyorum jimin! buna.. buna inanabiliyor musun?"
yüzüne bakarken sana doğru yaklaşıyorum birden. hızlıca bedenini sarıyor kollarım.
mutluyum.
çok mutluyum.
sonra elimdeki demeti görüyorum. geriye çekilirken, "ah.. bunlar senin için." diyorum ve elimdeki gülleri sana uzatıyorum. "t-tebrik ederim."
gülleri görünce gözlerin fal taşı gibi açılıyor. bu sefer donma sırası sende.
titreyen ellerini demete doğru uzatıyorsun. fakat havada asılı kalan ellerinle yüzüme doğru bakıyorsun. dudaklarını aralamışsın ama konuşamıyorsun.
tekrardan aramızı saçma bir sessizlik sarmadan, "sana güvendiğimde üstesinden geleceğini biliyordum. çünkü sen çok güçlüsün jungkook. senin adına şuan o kadar mutluyum ki." diyorum.
sonunda demeti kucağına almayı başarıyorsun lakin başın yere doğru eğik.
acaba yanlış bir şey mi söylemiştim farkında olmadan?
önce cevap vermiyorsun. eğik başına bakmaya devam ederken gözlerin gözlerimi yakalıyor.
ağlıyorsun.
yaşlar bir bir yanağından süzülürken burnunu çekiyorsun.
"ju-jungkook.." diyorum alçalan sesimle.
sonra sen aniden bana sarılıyorsun.
içini çekerek ağlarken önce rahatlamanı bekliyorum.
oysaki seni böyle görmek içimdeki çiçeklerin solmasına, binaların yıkılmasına neden oluyor; kanıyorum.
"t-teşekkür ederim." diyorsun kekeleyerek. ağlaman yüzünden olsa gerek zorla ve duraksayarak konuşuyorsun. "çok teşekkür ederim jimin. beni güçlü kıldığın için.."
hıçkırıyorsun.
"beni yalnız bırakmayıp mutlu ettiğin için, her şey için. sen çok iyi birisin, sen harikasın."
ağlamaya devam ederken ellerim sırtını sıvazlıyor. sende devam ediyorsun, "unutma, ben senin sayende yürüyebiliyorum. minnettarım."
daha fazla tutamıyorum göz yaşlarımı. seninle birlikte ağlıyorum.
ne kadar sarıldık ve ağladık bilmiyorum ama, bunların mutluluk gözyaşları olduğunu ve aslında kalbimizde bulundurduğumuz sevginin bizi kasıp kavurduğunu çok iyi biliyorum.
💧💐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stars fall when you smile ' jikook
Short Storyölümlerini ve yaşamlarını birbirine adamış olan iki gencin hikayesi. "hâlâ acı çektiğini biliyorum, belki dindiremem ya da saramam onları ama izin ver; gülümsemeni koruyayım. çünkü sen güldüğünde, gökyüzündeki yıldızlar işte buraya, kalbimin en deri...