denizin dalgaları sahili döverken iki gencin saçları rüzgarda dans ediyordu.
ikisi de düşünceliydi sanki. gözleri dalgalardan ayrılmıyordu.
aralarındaki sessizlik dalga sesleriyle bölünürken kastane saçlı yutkundu.
sarı saçlı ona doğru usulca dönüp göz ucuyla baktı.
kısa ama derin bir bakıştı bu.
her şeyin habercisi olan acı bir bakış.
sonunda, "neden buraya gelmek istedin?" diye sordu dolgun dudaklarının arasından.
gözleri, dalgalar ve karşısında duran beden arasında mekik dokuyordu.
yorgundu jungkook; en az jimin kadar.
"dalgalar.." diye söze başladı. bu sırada jimin konuşan ince dudakları aklına kazımak istercesine inceliyordu. "dalgalar olur da beni geri çevirir, işte o zaman-"
sustu.
devam edemedi.
vazgeçmek istemiyordu. bunun için aklındaki düşünceleri dalgalarla dövüyordu.
gitmek isteseydi, bu derin sular onu geri getirir miydi?
kıyıya vurur muydu zayıf bedeni eninde sonunda?
bilmiyordu.
sarı saçlı konuştu.
"bu seni geri çevirmemin imkansız olduğu anlamına mı geliyor, jungkook?"
kastane saçlı yavaş adımlarla kumlara basarak ilerliyor jimin ise arkasından geliyordu.
"lütfen dur." dedi jimin. "ne yapmaya çalışıyorsun?"
jungkook duraksadı ve bir iki adım arkasında olan bedene doğru baktı.
"ölmek istiyorum, jimin." diye söze başladı kestane renkli. "içimdeki susmuyor." eliyle kafasını işaret etti. "anlıyor musun?" göz yaşları kirpiklerinin ucunda birikti. "denedim, olmuyor. yıllardır bu günü bekledim. ayaklarımı neden kaybettim biliyor musun? çünkü ailem yok benim. üvey babam beni her zaman döverdi." ve bir damla süzülüp geldi yanaklarına. "saatlerce dövdü. sonunda bacaklarım kullanılamaz haldeydi. adım dahi atamıyordum. hastaneye kaldırıldığımda bilincim yerinde değildi. bacaklarım hariç her tarafıma vurmuştu adi. en son gözlerimin karardığını hatırlıyorum, uyandığımda felç kalmıştım. korkudan ve üzülmekten. doktorlar o günden bu güne ruhsal olarak iyileşmemi bekledi. ama olmadı.."
ta ki sen gelesiye kadar, diye düşündü içinden. ve bunu düşünmek bir damla yaşı daha bahşetti güzel yanaklarına.
"eve taburcu olduğum vakit, üvey babam kardeşimi önümde öldürdü.." dedi. sesi titriyordu artık.
"ayaklarımı kullanamıyordum jimin! kardeşimin yanına koşamadım. o pisliğin elindeki silahı alamadım. kardeşim önümde can verirken.."
ufak bir hıçkırık kaçtı kiraz renkli dudaklarından.
"ben sadece bağlı kaldığım yataktan onu izledim."
jimin duydukları karşısında beyninden vurulmuşa dönerken titredi. jungkook bunlardan hiç bahsetmemişti.
pişmanlıkla doldu yüreği.
kendinden nefret etti.
sevdiğinin yanında olamadığı için, binlerce küfretti kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stars fall when you smile ' jikook
Short Storyölümlerini ve yaşamlarını birbirine adamış olan iki gencin hikayesi. "hâlâ acı çektiğini biliyorum, belki dindiremem ya da saramam onları ama izin ver; gülümsemeni koruyayım. çünkü sen güldüğünde, gökyüzündeki yıldızlar işte buraya, kalbimin en deri...