~7~

121 9 4
                                    

Yazar notu: Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın!

Hatırlatma: Kendi odama girip kılıcımı duvardan astım. Yatağıma uzanıp uyumaya çalıştım ama uykum yoktu. Bir anda aklıma Takashi geldi. O bakışını çözemiyordum. Sanki hem bana acıyormuş, hem de çaresizmiş gibiydi. Adını koyamadığım bir hiss te vardı. Hayranlık gibiydi, ama değildi de. Sanki bana birşey anlatmak istiyormuş ama anlatamıyormuş gibi...

Böyle düşüne-düşüne uykuya dalmıştım. Sabah kalkıp kahvaltı etdikten sonra ordu kontrolu için Hiromitsuyu çağırmaya gittim. Hala uyuyordu. Kısık bir sesle "Uykucu" dedim ve güldüm. Onu uyandırmak için yanına yaklaştım ve kulağına doğru "Kalk artık sabah oldu" diye fısıldadım. Bir şeyler mırıldanıp arkasını bana döndü.

B:- Hadi ama kalk. Bu gün ordu kontrolu yapacaktın unutdun mu?

Hemen yerinden sıçrayıp "Sen nasıl yardımcısın? Saat kaç olmuş beni daha yeni mi uyandırıyorsun?" Dedi.

B:-Ben sizin yardımcınız değil, meslektaşınızım. Kendiniz uyanmalısınız.

Bana kısa bir bakış atıp ayağa kalktı.

H:-Çık odadan. Giyineceğim.

Peki deyip yanağına bir öpücük kondurdum ve hemen odadan çıktım.

H:-Hey napıyorsun? Nereye gi-

Dışarıdan kısık sesle güldüğünü duyuyordum.

H:-(Tatlı bir ses tonuyla) Buraya gel.

Onu duyduktan sonra hemen ordan kaçtım. 10-15 dakika sonra odadan çıktı. "Aça!" Diye seslendi. Hemen onun yanına gidip eğilerek "Buyrun efendim!" Dedim. Yüzünde salak bir gülümseme oluşmuştu. Sanırım o gülümseme bende de vardı. Yüzünü aniden ciddileştirip "Takashi olayını bana açıklamak zorundasın!" Dedi ve yürümeye başladı. Ben yerimde donup kaldım. Sonra hemen onu arkasından takip ettim. Ordu kontrolunun yapılacağı yere geldiğimizde tüm ordunun orada beklediğini gördük. İkimizde şaşırmıştık, çünki Hiromitsu emir vermeden askerler oraya asla gelmiyordu. Sonra uzaktan Hiroshi'nin geldiğini gördük. Bize gülerek, hırslı bir şekilde bakıyordu.

H:-Merhaba Komutanım! Bundan sonra sizin yardımcınız ben olacağım.

Komutan Hiromitsu&Ben:-Nasıl?

H:-Kral beni sizin yardımcınız olarak görevlendirdi.

İkimizde şaşırmıştık çünki Kral, Hiroshi'ye orduyu asla emanet etmezdi. Kraldan bunu hiç beklemiyorduk. Aynı anda bir-birimize baktık. Hiromitsu'yla aynı şeyi düşünüyorduk.

KH:-(yavaşça)Peki. Aça sen silahları topla. Hiroshi sen... yani siz..

H:-Bana sen deyin.

KH:-Sen de isimleri sırayla oku...

Ordu kontrolunu bitirdikten sonra Hiromitsu'ya kafamla beni takip etmesini işaret ettim. Tam ikimiz gidecekken, Hiroshi bize dönüp:

-Nereye gidiyorsunuz? İşimiz bu kadar mıydı?

KH:-Bizim özel bir işimiz var.

H:-Sizin yardımcınız olduğuma göre... Bende sizinle geliyorum!

KH:-Yardımcım olman sana benimle her yere gelme hakkını vermez. Hem... saraydan ayrılmadığın sürece istediğini yapabilirsin! Ama fazla abartma.

H:-Muhteşem! Teşekkür ederim!-dedi ve koşa koşa gitti.

İkimiz de birbirimize dönüp aynı anda "Kral bunu yapmaz!" Dedik.

Samurai: Katana in the BloodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin