~8~

98 9 1
                                    

Yazar notu: Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın!

Hatırlatma:

T:-O iş bizim aramızda.-Bana baktı ve tekrar önüne döndü:

-Ama eğer birisi benim dediğimi yapsaydı, öğrenebilirdi.

Tüm bakışlar benim üzerimde olduğunda:

-Sen de gitmeme izin vermeyip söyleseydin işte!

T:-Senin tek derdin onun yanlış anlamaması olduğu iç-

B:-TakaSHİ!

T:-Ne Var, Ne?!

R:-Yeter!-Veliaht Prens bizi susturdu...

R:-Aranızdaki meseleyi bilmiyorum, ama kavga etmenin zamanı değil... Birşey soracağım: siz yeni tanışmışa benzemiyorsunuz. Yoksa birbirinizi tanıyor muydunuz?-Takashiyle bir-birimize baktık.

H:-Bence de. Yeni tanışmışlara göre fazla yakınsınız.

T:-Çocukluk arkadaşıyız.-Ne yapmalıydı "Aça'yı öldürürken tanıştık" mı deseydi?

A:-Öyle mi?

R:-Öyle görünüyor.-Biraz imalı bir ses tonuyla cevap verdi. Sanırım yalan söylediğimizi anlamıştı.

T:-Ben sizin odalarınızı hazırlayayım.

B:-Ben de sana yardım edeyim-Onu takip ederek üst kata çıktık. Ev orta büyüklükteydi. Bana odaları gezdirmeye başladı.

T:-Bak burası benim odam, burası da senin olsun-kendi odasının yanındaki odayı gösterdi.

B:-Neden şu meseleyi açtın?

T:-(Bana baktı)Ben açmadım. Hiroshi ve sen sordun.

B:-Neden bana agresif davranıyorsun?

T:-Agresif davranmıyorum.

B:-Hiromitsu yüzünden mi?-Bana sinirli sinirli bakıp:

T:-Benim sana olan davranışlarımdan neden endişeleniyorsun ki?

B:-Kıvırıyorsun, kıvırma.

T:-Bak, kolumun, ayağımın ağrısından zor ayakta duruyorum. Uğraşma benimle, zaten yorgunum. Lütfen ama.-Git gide inceleşen ses tonuyla beni ikna etmeyi başarmıştı.

B:-Peki. Diğerlerinin odalarını hazırlayalım o zaman.

...

İşimiz bittikten sonra kendi odasına girdi ve elinde bir çift kıyafetle çıktı.

B:-Bunlar ne?

T:-Ağır saray kıyafetleriyle geziyorsun. Uyurken rahat edemezsin. Al bunları giy.-İki eliyle kıyafetleri bana uzatdı. Ve yine o muhteşem gülümseme... Allahım, öleceğim. Dişleri gözükmeden gülümsediğinde ayrı bir tatlı oluyor.

B:-Teşekkürler.-Kıyafetleri aldım. Ben de gülümsedim, ama aklıma gelen birşeyle gülümsemem yavaş yavaş söndü. Benim gülümsemem sönünce, onunki de söndü.

T:-N'oldu?

B:-Şimdi hiç yeri değil, biliyorum, ama sen beni neden öldürmek istiyordun?

T:-Aslında ben...- dışarıdan bir tıkırtı geldi. Hemen pencereye koşup dışarı baktı. Sonra da koşa koşa aşağı indi. Kıyafetler elimde, ben de arkasından gittim.
B:-Takashi, koşma! Ayağın yaralı.- Herkes oturmuş, sohbet ediyordu. Takashi birden "Takip Ediliyoruz!" Diye bağırdı. Herkes susup ona meraklı bakışlarla bakmaya başladı.
A:- N-Nasıl?
T:- Dışarıdan ayak sesleri geldi. Herkes kılıcını çekip hazır ol-Sözünü bitirmeden üst kattan gelen birisi benim üstüme atladı, ve bıçağını boğazıma doğrulttu.
H:-ONU BIRAK HEMEN!-Takashi Hiroshiye el haraketleriyle sakin olması gerektiğini söyledi.
T:-Ne istiyorsun?-Aşırı sakin bir ses tonuyla sordu. Adamdan ses gelmeyince tekrar sordu.
T:-Amacın ne?
Adam:-Kız.
T:-Neden?
Adam:-SANA NE?!
T:-Tamam. Sakin ol. Kızı öldürünce eline hiçbirşey geçmeyecek. Söyle, seni kim gönderdi?
Adam:-KIZIN ÖLMESİNİ İKİMİZ DE İSTEMEYİZ ÖYLE DEĞİL Mİ?!- Beni daha sıkı kavradı. Gözümden yaşlar akıyordu. İki elimle onun bileğini kavramış durumdaydım, ama adam çok güçlüydü. Hiçbirşey yapamazdım. Beni sadece onlar kurtarabilirdi.
R:-Bak, ne kadar istersen o kadar para veririz, kızı bırak.-Adam bunu duyunca sanki elleri havif boşaldı.
Adam:-Ne kadar para?
A:-Çok para! Ne kadar istersen, o kadar para!-Adam bunu duyunca bir kahkaha attı. Beni öncekinden daha sıkı kavrayıp, bıçağı boynuma daha da yakınlaştırdı.
Adam:-SİZ BENİ SALAK MI SANIYORSUNUZ?! ŞİMDİ HEPİNİZ BURADAN UZAKLAŞACAKSINIZ VE KIZ BENİMLE GELECEK!
T:-EEE, YETER!-Kılıcını çıkardı.
-Adamsan, teke tek dövüşelim!
Adam:-O yaralı kolla Dövüşmeyi Mi Planlıyorsun?-Adam ikinci kahkahayı patlattı.
-Bana uyar, ama kızı kurtarmak sana pahalıya patlayacak!-Beni bıraktı. Ben Prenslere doğru koştum. Kim olduğuna bakmadan hemen sarıldım. Diğerlerine bakıldığında daha zarif ve hoş duran vücuduyla, Akio olduğunu anladım. Adam kılıcını çıkardı ve dövüşmeye başladılar. Akio beni ikinci kata çıkardı. Pencerenin açık olduğunu gördük.
A:-Kahretsin, pencereden girmiş.
B:-Açık unutmuşum. Ya başkaları da girdiyse?-Omuzlarımdan tutup gözlerime baktı.
A:-Elin kılıç tutabilir mi?-Kafamı aşağı yukarı salladım.
-Güzel.-Deyip kılcını çıkardı.
-Sen de çıkar. Pencereni kapat, odaları aramaya başlayalım.
...
Odalarda kimse yoktu. Aşağı indiğimizde adamın üstüne çıkmış bir Takashi, ve Takashiye yalvaran birini gördük.
T:-Söyle!
Adam:-Lütfen bırak beni, ben emir kuluyum. Hiçbir suçum yok!
T:-Yanlız mı geldin?
Adam:-Evet, evet. Lütfen bırak beni!
T:-Kimin adamı olduğunu söylemezsen seni asla bırakmam!
Adam:-Tamam, tamam söyleyeceğim. Bana ismini söylemedi. Yüzü maskeyle gizlenmişti. Onun hakkında bildiğim tek bilgi hafife alınacak biri olmadığı...
T:-ONU TANIMIYORDUNSA NASIL DEDİĞİNİ YAPTIN APTAL?! BENİ BÖYLE KANDIRABİLECEĞİNİ Mİ SANIYORSUN?!
Adam:- S-Sakin ol, sakin ol!- korktuğu her halinden belliydi.
-Benim patronum onu tanıyordu ve bana o ne derse yapmamı söyledi.
T:-Senin patronun kim?!-Adamın başka yolu kalmayınca iç çekerek cevap verdi:
Adam:-Kenshin. Ben Kenshin'in adamıyım.
Hepimiz birbirimize bakmaya başladık. Çok şaşırmıştık. Kenshin kötü biriydi, ve kötü yollarla para kazanıyordu. Ama ona birşey yapmamış dövüşçülere hiçbir zaman dokunmamıştı. Hatta yeni dövüşçülerin eğitilmesi için "eğitim evi" bile yaptırmıştı. Üstelik saraydakilerle yolları hiçbir zaman kesişmezdi. Bu işte bir terslik vardı, ve biz, hepimiz bunun farkındaydık.
T:-Buraya niye geldin?
Adam:-Bana kızı getirmem söylendi. Eğer beni yenemeseydin seni öldürüp, kızı alıp kaçacaktım. Ama artık tersi olacak...
T:-Seni öldürmeyeceğim. Senden istediğim tek şey, bir daha buralara gelmemen. Patronuna da söyle, kızı almak için uğraşmasın. Sadece kızı değil, buradaki hiç kimseyi almak için uğraşmasın, alamaz!-yavaş yavaş adamın üzerinden kalktı. Adam ayağa kalıp kılıcını omuzuna astı ve çıkıp gitti.

Samurai: Katana in the BloodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin