İzmir/Alsancak
3 Ay Sonra
Tanrısal Bakış Açısı
Dakikalar saatleri, saatler günleri kovalayıp 3 ay'ı tamamlamıştı.Sıkıntılı, acı dolu ve sabırlı bekleyiş buraya kadardı. Yoğun bakımın kapısında doktorun gözükmesiyle gerginlikle ayağa kalktılar "Bir problem mi var doktor bey?" Sezen'in panik halini sakinleştirerek söze girdi "Sakin olun, bilgi vermeye geldim. Öncelikle bildiğiniz gibi, sırtından giren merminin boyutundan dolayı çok derine girmemiş fakat kalbi sıyırdığı için kalıcı olmasa dahi bir hasar oluşturdu. Organların kendini toparlayabilmesi için 3 ay kadar koma süreci yaşadı. Yaptığımız yoğun tedaviler ve sıkı çalışmaların sonucunda tepki almaya başladık, sanıyorum bugün yarın uyanır. Hastamız uyandıktan sonra 1 hafta 10 gün kadar yine misafirimiz olacak, şimdi izninizle kontrol edeceğim" diyerek müjdeli haberi verip Gece'yi kontrol etmek için odasına girdi. Kapıda sevinçle birbirine sarılan insanların bekleyişi artık sevinçliydi ve biraz daha sabredebilirlerdi. Bu 3 aylık süreçte ne arkadaşları ne öğretmenleri onu yalnız bırakmamış belirli aralıklarla ziyarete gelmişlerdi, vurulma anına şahit olan Asena bu psikolojiyi atlatamamış günlerinin çoğunu hastanede geçirmişti. Ona destek olmak için Gökhan ve Göksu da sürekli hastanedeydi, iyi bir haber alabilmek için her dakika dua ediyorlardı. O duaların kabul olduğunu görmek için bir gün daha beklemeleri gerekiyordu, uyansında beklemek onlar için sorun olmazdı.
Asena'dan anlatım
Günlerdir güzel bir haber alabilmek için hastanede yatıp kalkıyorduk, Gece'nin hayatımda olmayacağını düşünmek içimde bir boşluk hissi yaratıyordu. Nedenini bilemesem de (aslında kabullenemiyordu) çözmeye uğraşmıyorum, çünkü düşündükçe içimde bir panik dalgası oluşuyordu. Düşüncelerin içinden çıkamıyor sürekli aynı şeyleri düşünüyordum, içinden asla çıkamadığım bir döngü oluşturuyordum. Doktorun yaptığı açıklamadan sonra sanki saatler geçmiyor, zaman durmuş gibi hissediyordum. Sezen abla bizi zorla eve göndermiş uyuyup dinlenmemizi istemişti fakat uyumak bir yana yerimde duramıyordum bile. Bu heyecanımı bir yere kadar anlayan ailem bir yerden sonra anlam veremez olmuştu, daha fazla üzerime düşmesinler diye odama geçmiştim fakat yine duramıyordum. Telefonu elime alıp Göksu'yu arayacağım sırada odamın kapısı tıklatıldı ve içeri annem girdi "Gelebilir miyim kızım?" sessiz bir baş hareketiyle gelmesini söyledim. Sessizce içeri girip kapıyı ardından kapatan annemi yatağıma oturana kadar izledim, oturduktan sonra benimde oturmam için yavaşça yanına eliyle vurdu. Gidip oturduğumda gözlerindeki bakışlardan bir şeyler söyleyeceğini anlamıştım fakat beni kenara sıkıştıracak şeylerdi bunlar. Annem konuşana kadar sesimi çıkarmamaya kararlıydım "Annecim biraz konuşmak istiyorum seninle, Gece hakkında" dediğinde düşündüklerimin doğru olduğunu anlamıştım. Sakin kalmaya özen göstererek "Ne konuşacağız?" diyerek öylesine sordum "Mesela neden bu kadar heyecanlısın? Ya da Gece senin için ne ifade ediyor?" dediğinde anneme dürüst olmaya karar verdim. Annemdi o, bana yardım eder yanımda dururdu "Bilmiyorum. İnan ki bende bilmiyorum. Aylardır kendimi sorguluyorum, bu zamana kadar hayatımın sadece bir köşesindeydi. Doğru düzgün konuşmuşluğumuz yok, belli bir samimiyetimiz varken bir anda nasıl benim için bu kadar önemli oldu bilmiyorum" dediğimde annem bir süre düşündü "Peki bu olaya şahit olmadan önce onu gördüğünde ne hissediyordun?" dediğinde bende düşünmeye başladım. Ne hissediyordum? "Mutluluk, sanırım bu duygunun adı bu. Ya da huzur da olabilir, onu görüğümde çok mutlu oluyordum. Yanına gittiğimde kendi teninin kokusu burnuma geldiğinde huzur buluyordum sanki, en çok da onunlayken kendimi güvende hissediyordum. Yanımdan ayrıldığında sanki bir anlık boşluğa düşüyormuş gibi hissediyordum, anne ben bu duyguların içinden çıkamıyorum!" diye sessiz bir isyanda bulunduğumda annem bilmiş bir gülümsemeyle yüzüme bakıyordu "Belki de daha kendini tanımadığın içindir. Bir psikoloğa gitmek ister misin bebeğim?" dediğinde ne demek istediğini tam olarak anlamamıştım "Nasıl yani, neden?" annem derin bir nefes alıp "Eşcinsel olabileceğini hiç düşündün mü kuzum?" sanki suratıma pat diye bir tokat indirmişlerdi öylece kalakalmıştım "Ya da şöyle sorayım. Gece'nin dışarıdan görünümüne baktığımızda hiç kıza benzemiyor. Peki siz onu hangi cinsiyette görüyorsunuz? Yani şöyle Gece'nin hissettiği ve yansıttığı cinsiyet ne?" dediğinde bir süre düşündüm. Bunu Göksu'ya bende sormuştum ve cevabı net değildi "Bekle bir dakika emin değilim Göksu'yu arayacağım" diyerek hızlıca Göksu'yu aradım. Biraz bekledikten sonra açtı "Efendim?" dediğinde direkt konuya girdim "Göksu sana bir soru soracağım ama net cevap ver lütfen olur mu?" dediğimde merakla "Tabii ki" dedi. Derin bir nefes alıp "Gece'nin yönelimi ne?" bir süre ses gelmedi "Yani Asena bunu benim anlatmam ne kadar doğru olur bilemiyorum. Çünkü bunu kendisinden duyman gerekir, saklamak isteyip istemediğinden emin olamıyorum" dediğinde gözlerim dolmuştu "Göksu lütfen benim için çok önemli" nefesini dışarı verdiğini duydum "Tamam söyleyeceğim ama sende nedenini söyleyeceksin. Trans birey, kendini kadın gibi hissetmiyor. Hiçbir zamanda hissetmedi, zaten anlamışsındır" dediğinde derin bir nefes aldım "Evet anlamıştım ama emin değildim. Annemle konuşuyoruz, duygularımı anlamaya çalışıyorum Göksu. Bana neler olduğunu çözemiyorum" dediğimde Göksu gülmüştü "Şapşalsınız ya gerçekten. Her şey gözünüzün önünde ama asla görmüyorsunuz aksine kaçmak için çabalıyorsunuz" dediğinde tabiri yerindeyse mal gibi kalmıştım. Telefonda Göksu karşımda annem bana gülerken "Ya siz neyden bahsediyorsunuz?" diye ufak bir serzenişte bulundum. Bunun üzerine annem sessiz kahkaha attı "Kankacım çok düşünme sen, maazallah kafayı yersin sonra. Akışına bırak bence, su akar yolunu bulur" dediğinde annemde ona katıldığını belli edercesine kafasını salladı "Neyse tamam ben seni sonra ararım yine hadi görüşürüz" diyerek telefonu kapatıp annemin karşısına geçtim "Sorduğun soruya şimdi cevap veriyorum. Evet aslında düşündüğümde ben onu hiç kadın olarak görmedim ki, ben onu hep erkek olarak gördüm ve öyle kabullendim, öyle sevdim" dediğimde annem bir noktayı yakalamış gibi parmak şıklattı "İşte! Sen onu olduğu gibi kabullendin. Ve sevdin!" dediğinde tekrar ettim "Sevdim!" durup söylediğim şeyin farkındalığıyla daha yüksek sesle söyledim "Sevdim! Evet anne! Ben onu sevdim, seviyorum!" bir anda ağzıma kapanan elle şaşkınca anneme baktım "Tamam anladım seviyorsun yavrum da baban içeride yatıyor, sesini duyup gelmesin sakin ol" dediğinde kafamı sallayıp elinden kurtuldum. Kabullenmiş olmanın verdiği hafiflikle gülümsememe engel olamıyordum, ellerimi ağzıma kapattım sesim çıkmasın diye. Gülmeden duramıyordum, onu seviyordum! Ben aptal aptal sırıtırken annem bana sarılıp saçlarımdan öptü "Hadi yat artık yoksa sabah gidemezsin hastaneye" dediğinde hemen geri çekildim "Tamam hemen uyuyorum bak girdim yatağa" diyerek hızlıca yorganımın altına girdim. Annem gülerek kapıdan çıkarken ışığımı da kapattı, bende gülerek uykuya dalmayı bekledim.
Tanrısal Bakış Açısı
Sezen, Güneş, Demir ve Cengiz gece hastanede sabırla güneşin doğmasını bekliyordu, heyecandan onlarda yerlerinde duramıyordu. Bir süre sonra hepsi uyuya kalmıştı, sabah 9 civarı işyerinden gelen haberle uyanan Demir ne olduğunu anlamaya çalışıyordu "Abi diğer ortaktan haber gelmiş, proje daha fazla bekleyemezmiş imza gerekiyormuş" dediğinde "Tamam tamam bugün uygun bir saatte haber veririz" diyerek kendine gelmeye çalıştı. Yavaş yavaş herkes uyanırken Asena, Gökhan ve Göksu hastaneye gelip bir gelişme olup olmadığını sordular. Tam o sırada doktor da yanlarından geçip Gece'yi kontrol etmeye gitmişti. Kapıda onları beklerken hemşire odanın perdesini açmış görmelerine müsaade etmişti, çünkü beklenen an gelmiş Gece gözlerini açmıştı. Doktor gerekli muayenesini yaparken bir yandan da sorular soruyordu "Nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun?" Gece gözlerini kapatıp biraz kendine odaklandı "İyiyim sanırım, kafamda bir boşluk var gibi" dediğinde doktor not almaya başlamıştı "Peki ne kadar ağrın var?" genç tekrar kendine yöneldiğinde fazla bir ağrısı olmadığını fark etti "Çok bir ağrım yok sanırım, şu an hissedemiyor da olabilirim" doktor kafasını sallayıp devam etti "Yeni uyandın, normal. Bir süre ağrı kesici serum vereceğiz, kendini toparlayana kadar daha sonra yavaş yavaş keseceğiz. Neler olduğunu hatırlıyor musun?" Gece hafızasını yoklarken en son Asena ile görüntülü konuştuğunu hatırladı "Demir abim! O iyi mi? Ya Asena, en son onunla konuşuyordum!" diyerek yatakta hareketlendiğinde doktor onu sakinleştirdi "Sakin ol Gece! Herkes iyi, sanırım sen olanları pek hatırlayamıyorsun. Vurulduğun için buradasın" dediğinde Gece dehşetle gözlerini doktora çevirdi. Ve peşi sıra yaşadıkları hafızasına dolmaya başladı, 3 aydır yoğun bakımda olduğu için kafasının içi bomboştu fakat şu an hatırladıkça başı ağrıyordu gözlerini sıkıca yumup ellerini kafasına bastırmaya başladı. Doktor ellerine müdahale edip "Sakin ol ve hiçbir şey düşünmemeye çalış, sadece dinlenmeye ve iyileşmeye odaklan. Zamanla her şey yerine oturacaktır" diyerek odadan çıkmaya yeltendi. Onu durduran ise Gece'nin sorusu oldu "Neden bu kadar sevinçliler?" diye doktora sorduğunda "Çünkü 3 aydır uyuyordun yani komadaydın. Ciddi bir yaralanma atlattın Gece, hayata dönmen bir mucize" cevabını alan Gece şaşkınlıkla doktora baktı ama bir şey diyemedi "1 Saat içinde seni normal odaya alacağız. Durumuna göre seni taburcu edeceğiz, bu süreçte kendini zorlamamanı istiyorum senden. Bu konuda anlaştık mı?" dediğinde Gece sadece kafasını sallayabildi. Tekrar cama döndüğünde annesinin ağlayarak güldüğünü ablasının ise gözlerinin dolu dolu güldüğünü gördü, bir de yanlarında yeşil yeşil bakan o büyüleyici ormanlarını gördü. Kalp atışları hızlanırken odadan çıkmaya hazırlanan doktor gerisin geri hızlıca yanına geldi "Ne oluyor, Gece iyi misin?" dediğinde genç, doktora döndü "Sanırım bir çift yeşil göz heyecanlanmama sebep oldu" dediğinde doktor şaşkınca camdan dışarı bakıp bahsettiği yeşil gözleri gördü. Rahatlamış bir şekilde gülerken "Bu gördüğün kişiler 3 ay boyunca buradan ayrılmadılar, en çokta o yeşil gözlü peri senin için ağladı ve dua etti" dediğinde Gece yavaşça gülümsemişti. Bir süre sonra normal odaya alındığında doktorun uyarmasına rağmen hepsi odaya doluşmuş Gece'ye doğru sırıtıyordu "Size de merhaba" diyen Gece ile hep bir ağızdan "Merhaba!" dediler. Onların bu hali Gece'yi fazlaca güldürünce diğerleri de kahkaha atmıştı "Gözlerinizde ki o tedirginliğin hala var olmasından hoşlanmıyorum. İyiyim, artık ne olur rahatlayın ve korkuyla beklemeyin. Unutmayın ki bana bir şey olmaz" dediğinde hem güldüler hem homurdandılar. Asena sadece dolu gözlerle ama gülümseyen yüzüyle onu izliyordu, hislerini kabul ettiğinden beri rahatlamıştı. Göz göze geldikleri sırada Demir'in çalan telefonu ile ortam sessize büründü, Demir arayan ismi gördükten sonra telefonu sessize alıp Cengiz'e döndü "Abi işle ilgili bir konuşsak iyi olacak" dediğinde Cengiz kafasını sallayıp "Biz biraz yokuz bir şey olursa benim telefonum açık" diyerek doğrudan Sezen'e konuştu "Tamam tamam siz merak etmeyin" diyerek gülümsedi. Selam verip odadan çıktılar, ortamın sessizliğinden faydalanan Gökhan "Kardeşim, seni çok özledik. Yokluğunu hissettiriyorsun he" diyerek güldüğünde hepsi gülmüştü "İyi bari en azından kıymetimi anlarsınız bu sayede" derken gözleri Asena'ya kaymıştı. Genç kız hayretle kaşlarını kaldırdı "Kıymet bilmeyenleri aramızda göremiyorum zaten" dediğinde Gece'nin gözleri muzip parıltılarla doldu "Evet bende, onun yerine vefakar sevdicekler görüyorum" dediğinde genç kız kıpkırmızı olmuştu. Ortam sıcacık olmuşken kapıdan içeri giren isimle hepsi gerilmişti, Gece'nin babası Turhan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat-ı Mahşer (DÜZENLENİYOR)
Literatura Feminina"Bu onların hikayesi. Her son bir başlangıçtır aslında, tam sona geldim dedikleri anda hayat onlara yeni bir başlangıç sundu. Değerlendirip fırsata çevirmek ise onların elinde. Sizce bunu başarabilecekler mi ?"