BAĞCIK TANITIM

229 59 3
                                    

Üçüncü sınıfın yazında evimizin bahçesinde yaptığımız doğum günü partisine tüm arkadaşlarım gelmişti. Ediz, Batu, Yeşim, İrem. Sadece biri eksikti. O da Ecem. En değerlim hâlâ gelmemişti. Oyuncaklarımı paylaştığım tek kişi. Annem pastamı kesme zamanı geldiğini söylüyordu ama ben inatla kollarımı bağlamış, dudaklarımı büzmüş Ecem'in gelmesini bekliyordum. Kaldırıma oturmuş ağlamaklı gözlerle yola bakarken karşıdan koşarak gelen Ecem'i görüp sevinçle ayağa kalktım. Prenses elbisemin eteğini toplayıp Ecem'e doğru koşmaya başladım. O da bana.
İşte o an, hayatımın en kötü anıydı. Aniden ortaya çıkan araba Ecem'e çarpmıştı. Öylece yerde yatıyordu. Yanına koşup başını bacaklarıma koydum ve yüzünü ellerimin arasına aldım. Hâlâ gülümsüyordu. Sıkıca tuttuğu hediye paketini güçlükle yüzüme doğru uzatırken
"Geç kaldığım için özür dilerim Hazal. Bu senin için. Bağcıklarını ben boyadım. Hiç çıkarma olur mu?" dedi  ve sonsuz bir uykuya daldı.
Keşke daha fazla geç kalsaydın Ecem. Keşke hiç gelmeseydin. Hatta keşke ben o gün doğmamış olsaydım. O zaman seni hiç kaybetmezdim. Şimdi bana hediye ettiğin converseler hâlâ dolabımda. Senin boyadığın bağcıklar da aldığım her conversede yeniden can buluyor. Hayatımın o bağcıklar kadar renkli olacağına söz verdim kendime. Senin yaşayamadığın hayatı dibine kadar yaşamaya.
Ben o günden sonra okul formamın altına da, prenses kıyafetimin altına da hep converse giydim.
Her adımımda da sana yaklaşıyorum Ecem.

BAĞCIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin