11.bölüm

1.7K 156 4
                                    


"Delireceğim.
Bir anda senin evine geliyor.
Hem de yemek alarak.
Sonra bir şekilde odana gidiyor.
Günlüğünü okuyor.
Sonra bana sarılabilirsin diyor.
Ama sen sarılmıyorsun!
Yanında uyuya kalıyor.
Sende uyuyorsun.
Beraber uyuyorsunuz.
Beraber kalkıyorsunuz
Ve gidiyor."

"Doğru mu anladım."
"Evet aynen bu şekilde oldu."
"Ve sonra defterinin resmini çekip bir sosyal ağ'a koyuyor."
"Evet"

Jin So kendini yere bırakıp tavana dikmişti gözlerini. Haklıydı. Sapına kadar haklıydı. Biri bana önceden bunları yaşayacağımı söyleseydi gülüp geçerdim.

İnsan ister istemez onlar için bunları yapmak doğal mı diye düşünüyor. Sonuçta bizim gördüğümüz yüzleri bu hallerinden çok farklı. Jin So'nun şuan tek düşündüğü şey Sehun'du buna emindim. Acaba Sehun'da yapıyor mudur? Acaba Sehun'da başka kızla uyuyor mudur? O an tek düşündüğüm şey ise "iyi ki Sehun fanı değilim"di!

"Siz şimdi nesiniz?"

Gözlerini tavandan çekerek bana yöneltti.

Ne salak bi soruydu bu. Sonuçta ortada yaşanan bir şey yoktu. Ama bir yandanda haklıydı. Beni fan olarak görmediği ap açık belliydi.

Jin So bunca karmaşık düşüncelerini içinde evine gitti. Kai'nin attığı resme bakmak için tekrar İnstagram'a girdim.

"Oppa bu ne?
Oppa ne duygusu?
Oppa yoksa?
Oppa bunu bize açıkla!"

Ortalık karışıyordu. Her yerde Kai'nin attığı resmen anlam yükleniyordu. İnanılmaz tedirgin olmuştum. Ve onunda tedirgin olmasından çok korkmuştum. Yapabileceğim tek şeyin mesaj atmak olduğunu düşündüm.

"Kai"

Cevap vermedi. Uyudum. Kalktığımda ise ortakık daha çok karışmıştı. Evet biz fanların en büyük huyuydu bu. Bayılırdık ortalık karıştırıp salak saçma iddialar atmaya. Biraz da haklılardı. O resim normal bir resim değildi. Anlamı vardı.
Onun içinde benim içinde.

"Neden cevap vermemiş bu?"

Telefonuma baktıktan sonra yorumları yenileyip tekrar okumaya başladım. Bir görseniz yorumları delirirsiniz. Kız gruplarından Kai'ye en yakıştırdıkları kişiyi seçip "oppa yoksa bu xxxxx'dan mı geldi" gibi aptal yorumlar yapmışlar.

HAYIR GERİZEKALI.
BENDEN GELDİ ONDAN DEĞİL!

O an herkese anlatmak istemiştim. Defterimin resmini çekip "sizi boşboğazlar bu defter benim!" yazmak istemiştim. Ama yapamamıştım. Telefonuma bakıp tekrar mesaj attım.

"Kai?"

Cevap vermedi. 2 gün boyunca bekledim. Hiç bir şey yazmadı. 2 gün boyunca kendimi yedim. Bir ara krize falan girdim. Buna sebep olan kendisiydi benim hiç bir suçum yoktu. Bana neden cevap vermiyordu? Ben mi dedim ona resmi çek at diye?

Ne yedim ne içtim iki gün boyunca sadece Jin So'nun dizlerinde ağladım.

O bana bir daha yazmayacaktı.
Onu bir daha göremiyecektim.

Aklımı yemiş bir biçimde ne yapıcağımı düşünürken SM binası geldi aklıma. Evet! Oraya gidersem onu görebilicektim! Üstümü giyindiğim gibi taksiye atlayıp gittim. Bu sefer çok fazla kişi yoktu. Ve benim öyle bir halim vardı ki idol görmeye değilde bakkala çıkmış gibiydim.

Bekledik bekledik ve bekledik. Arabanın için Kai ve Baekhyun indi. Fanlar sürekli bağırıyolardı.

"Oppaa! Oppaa! Bir açıklama bekliyoruz!"

O kalabalığın içinde beni görebileceği açılarda durabilmek için sürekli yer değiştirdim. Ama görmedi. Bana bakmadı. Orada olduğumdan haberi bile yoktu.

---

Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup üstüme bulduğum ilk geceliği geçirdim ve yatağıma geçtim. Boş boş yatıyordum. Son iki gündür olduğu gibi. Tavana baktım ve yatağa, o gün Kai'nin uzandığı tarafa baktım.

"Şşş çatıya gel"

Bir anda bir sesle irkildim. Bu gerçek olamazdı. Yok canım mümkünatı yok. Yoksa?

Gecenin 1 buçuğunda biri camımın önünde bana sesleniyordu.

"Çabuk alttaki teyze gelicek şimdi"

Üstüme rastgele bulduğum bir hırkayı geçirip hemen çatıya giden merdivenlerin oraya çıktım.

"Telefonumu aldılar elimden. Sana ulaşamadım. Bugün SM'in önündeydin değil mi? Seni gördüm. Bu arada alttaki teyze merdivenlerden yukarı çıkarken fark etti beni."

Şuan burda.
Benim yanımda.
Geldi.
Beni umursuyor!
Ben Kai'nin umrundayım!

İşte o an ona gerçekten sarılmak istemiştim. Boynuna atlayıp geldiğin için teşekkürler diye bağırmak istemiştim.

"Geldiğin için teşekkür ederim. Sana mesaj atmıştım ve cevap alamayınca çok telaşlanmıştım. O yüzden geldim bugün senin yanına."
"Tahmin etti-"

Duyduğumuz ayak sesleriyle irkilmiştik. Şuan resmen bütün bina kapıya koşuyordu. Ah be teyzecim ah! Ne gerek vardı ortalığı ayağa kaldırmana he?

O an öyle bir telaşa girmiştik ki bir sağa bir sola koşuyorduk ama çatıda gidebileceğiz hiç bir yer yoktu. Sıkışmıştık!

Kai'nin elinden tuttuğum gibi 1,5 metre yükseklikte duvardan atlatıp evimin camından içeri soktum onu. Evdede duramazdık. Çatıda bir şey bulamazlarsa eve geliceklerdi. Evin dış kapısını açtım ve 3 kat merdiveni onun elini tutarak koştum. Binanın önüne çıktığımızda ikiye ayrılan yol vardı. Bir an telaşlanıp nereye gideceğimi bilemedim. Benim o kararsızlık anımda burdan diye gösterip çekti beni.

Koşuyorduk.
Deli gibi.
Kendimi film çekiyormuş gibi hissetmiştim.
Gülerek koşuyordum.
Kaçmamız gereken bir sürü şey vardı şuan.
Komşularım, onun şirketi ve fanları.
Ama nereye gidiyoruk?
Koşuyorduk ama nereye?
Bunu bilmeden metrelerce koştum onunla.
Yüzümde salak bir sırıtmayla.

Love in DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin