*Görkem benim ikizim olduğuna göre duygularımız, düşüncelerimiz vb. şeyler benzer olacaktır. O halde ben böyle bir şey yapsaydım, benden nasıl kurtulabilirdi.*
Bazen kendimi de şaşırtacak derece de zeki olabiliyordum. 'Poponu kaşı anam!' iç sesim her zaman olduğu gibi beni yalnız bırakmazken, aklıma gelen fikirle kafamın üzerinde ampul yerini almıştı.
'' Görkem, aşkım, birtanem ..''
'' Uzay, yemem bunları daha yaratıcı ol!''
Sözümü tamamlasaydım Google amcanın gösterdiği; ikna yolunun 10 kuralını deneyerek kurtulacaktım bu kelepçeden. 'Gördük zeki olabildiğini' iç sesten doksana aldığım iğneleyici laf sayesinde ağzıma mecazı fermuar çektim. Taksinin camından görünen şehre çevirdim bakışlarımı. O uçurumdan hiç bir şey düşünmeden herkesi bir kenara alıp atmıştım kendimi. Yüzsüzce ve bencilce yaşamaya devam ediyordum. Her zaman böyle miydim kendimden başkalarını düşünmüş müydüm ya da kabullenmiş miydim? Belki de uçurumun kenarında iken önce biraz gökyüzüne bakıp empati kursaydım daha güzel şeyler olabilirdi. Herkes çizdiği yolda ilerliyordu. Ama bir gün o kalemin elinden düşeceğini bilmeliydi insan.
Taksinin durmasıyla bedenimi heyecan kasıp kavurmuştu. Gerçek yaşamım bu arabadan inince beni sarıp sarmalayacaktı.
Evin büyük bahçesinde duran arabadan indim, öylece dikilirken Görkem ilerleyince mecburen hareket ettim. Öz annem babam hemen bana sarıldılar.
''Kızım kolunuzdaki kelepçenin amacı ne?'' Görkem babasının ona yönelttiği soru ile güldü.
''Ah keşke bende bilsem, Canım kardeşim anlatsana biraz?''
''Canım öyle istedi, babacım.'' Ben mal gibi bakarken dediği cümlenin karışıklığı içerisinde ona baktım. Karşında ki Baban LANN!
''Görkem!'' Sevda Hanım şakadan kızarak seslendi. Görünüşe göre bayağı eğlenecek gibiyim. Neyse ki kelepçeyi açtırmaya yetmişti ikazları.
''İçeri geçelim, yorgunsunuzdur dinlenin.''
Eve girince abimin evinin iki katı olan bu devasa salon ile aramızda özel bir bağ oluştu. İnşallah Görkemle aynı odayı falan paylaşmıyorumdur.
Görkem direk merdivenlere yöneldi ama ben salona geçip oturdum. Anne babam ile önce bir konuşmam lazımdı.
''Biraz konuşalım, böyle soğuk olmak istemiyorum. Yıllar sonra karşılaştık özlem giderelim değil mi?'' gülerek söyledim.
................................................................................................................................................................
GÖRKEM'İN ANLATIMI:
Onları yalnız bırakmak için odama çıktım. Uzay'ın odası odamın karşısındaydı. Hiç dokunmamıştık odasına. Belki hatıraları canlanır hafızası geri gelirdi.Kim bilir?
Annemle beraber Uzay için bu akşam evde yemek verecektik. Saatime bakarak davete az kaldığını gördüm. Davette Uzay'ı çok şaşırtacak bir konuk vardı.GİRAY. İkisini yalnız bırakmak için elimden geleni yapmalıyım. Uzay hatırlamasa da Giray o yılları çok iyi biliyordu. Küçükken hiç ayrılmazlardı. Sanki onlar ikizdi. Kıskanmıyor değilim. Ayrılmadıkları için Giray'ı babasına 'kardeşimi bırakmıyor' diye şikayet ederdim.
Banyo'da işlerimi halledip dolabımdan bir elbiseyi alıp giydim. Makyajımı tamamlayarak odamdan çıktım.
Aşağıdan gülme sesleri geliyordu. Ortam gayet iyi.
''Dedikodum mu yapılıyor? Kulağım kopacak sandım.''
tepkime hepsi güldü. Özlemişim lan.
''Yaramazlıklarını dinliyorum kardeşim. Çok yaramazmışsın. Ben varım bunların daha beterini yapmayız-arız.'' Göz kırpıp cümlenin sonunu yayarak. Allah affetsin Uzay.
................................................................................................................................................................
UZAY'IN ANLATIMI:
Davet olacağını öğrenince biraz tedirgin olmuştum oldum olası pek sevmezdim kalabalık ortamı.Görkem yanımdaki boş yere geçip oturdu. Güzel olmuştu kardeşim diye demiyorum 'güzel kızdı, cadı.'
''Normalde de bu kadar çok çalışan mı var?'' Şaşkınlığımı gizleyememiştim.
''Asıl çalışanlarımız 3 kişi ama davet olduğu için yardıma geldiler kızım.'' Annem.
''Uzay seni hazırlamamız lazım misafirler gelmek üzeredir. Kalk kalk!''
Kolumdan tutup sürükleyerek merdivenleri çıktık. Odam olduğunu sandığımız odaya girdik. Beni yatağın üzerine itip banyoya girmem için eşyalar çıkardı. Tekrar kolumdan tutup banyoya girdi.
''Tamam burasını ben hallederim.''
''Neyse öyle olsun.'' kıkırdadık.
Beni bekleyen birisi olduğu için hızla işlerimi bitirip banyodan çıktım. Telefona dalan Görkem beni görünce yataktan kalktı ve makyaj masasını işaret etti.
''Makyöz Hanım, görelim maharetlerinizi.''
Pablo Picasso edası ile makyaja başladı. Aşağıdan gelen seslerden misafirlerin gelmediğini anlamıştım, heyecanlandırdı.
''Kızların gelmesi an meselesi. Davetliler çok değil. Korkma sevmediğini biliyorum.''
''Sende sevmiyorsun değil mi ya?''
''Evet, ikizciğim. Hem sana ne diyeceğim. Özel biri de var yemekte.''
''Özel mi? Kİm? Meraklandırmasana kızım.'' oflayarak baktım gözlerine.
''Makyaj bitti. Aşağıya inelim kendi gözlerinle gör.''
Başımla onayladım. Çok abartılı olmayan elbise bana yakışmıştı.
Nefes alışlarım sıklaşıyordu. Görkem'le kapıdan çıkıp merdivenlere yöneldik. İndiğimizde etrafın çok kalabalık olmaması içimi birazda olsa rahatlatmıştı. Konuklarla selamlaşıp etrafta göz gezdiriyordum. Kızlar yanımıza geldi.
''Amerika'da ne yedin Uzay, taş gibi olmuşsun kızım.'' Cemre.
''Su içtim kanka ahahah'' gülüşlerimizin arasında gözüme kapıdan giren bir aile takıldı. Son giren kişiyi görünce Görkem'in ne demek istediğini anlamıştım. O buradaydı.
''Uzay gel, Batuhan amcalara selam verelim.'' anlamaz derecede bakınca kafasıyla gelenleri gösterdi. İlerlerken gözgöze geldik.
''Batuhan amca, Melek teyze.'' Görkem sarıldıktan sonra bana gelmişti sıra. Gülümseyerek öptüm ikisinide. Giray elini uzattınca bende uzatmak zorunda kaldım. Hiç gülmeden bakıyordu, tırslamadım değil.
'' Seni buldum sonunda.'' Artık her şeyi bugün öğrenmeliydim. Kaşlarım istemsizce yukarı kalktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman
Novela JuvenilZaman, kimse arasında ayrımcılık yapmayan bir işverendir. Yeni bir güne başlarken herkes aynı sayıda saat ve dakikalara sahiptir. Örneğin zenginler parayla daha fazla saat satın alamazlar. Aynı şekilde bilim adamları yeni dakikalar icat edemez. Ya d...