Bölüm 13

1.3K 80 16
                                    

Selam psikopat okuyucular. Yeni bölümü umarım seversiniz. Gittikçe sona yaklaşıyoruz. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Yeni hikayemede göz atarsanız sevinirim. Ada, Jennifer , Cemre anısına:

Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarınkine. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum:’’ Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım’’

                                            Charles Bukowski

Ertesi gün Gökhan ve Cengiz Ada'yı bekledikleri yere arabalarını çektiler ve O’na ulaşmaya çalıştılar. Ne yazık ki Ada telefonuna yanıt veremiyordu. Daha sonra Cengiz'e bir telefon geldi:

-….

-Bu, diye kekeledi Cengiz. Bu olamaz.

Telefonu kapattığı gibi yere çöküp ellerini başının arasına aldı. Gökhan:

-Neler oluyor?

-Ada dedikten sonra devamını getirmedi. Gökhan merakını yenmeye çalışarak arabaya atladı. Cengiz kendi arabasını bıraktı ve Gökhan'ın yanına binerek arabadaki yerini aldı:

-Nereye gidiyoruz?

-Ada'nın acil yolunu biliyorsun. Oraya. Sesi çok soğuk çıkıyordu. Aklından binlerce soru geçiyordu. Telefonda yalnızca arabasının ve etrafın fena halde yandığı söylenmişti. Arabası ordaysa Ada da içinde olmalıydı. Yani ölmüş olma ihtimali yüksekti. Peki yangın neden çıkmıştı? Kader miydi? Gökhan ise neler olduğu hakkında bir fikri olmasa da Ada için endişeliydi. Neler oluyordu? Yola girdikleri anda her tarafın yanmış olduğu gözler önündeydi. Gökhan'ın gözleri ileride ağaca toslamış arabaya bakarak:

-Olamaz, dedi.

Koşarak arabaya vardılar. ArkadanCandemir:

-Boşuna bakmayın Ada yok.

-Nerede o zaman?

-Onu henüz bilmiyoruz ama şuna bakın, diyip yola ilerledi. Parmağıyla yerdeki erimiş kırmızı raptiyeleri gösterdi.

-Bu gerçekten oldu mu? Dedi Cengiz İkisi de yıkılmışlardı. Eğer Ada katilin elindeyse kurtulma şansı var mıydı? Olay git gide büyümüştü ve katile dair iz yoktu. Katilin Jennifer olabileceğini söylemişti Adaç Bunun üzerine O’ nu almaya gideceklerdi ikisi de. Candemir de çökmüş durumdaydı. Çünkü Ada O’nun ikinci karısından olan kızıydı. Karısı Candemir'i terk etmişti ve kızını geride bırakmıştı. Candemir'in iki kızı vardı aslında. Fakat Candemir ilk kızını hiç görmemişti neredeyse. Bir köşeye çökmüş katile lanetler okuyordu. Ağlıyordu. Belki de sinir krizi geçiriyordu. Sarı arabadan kalan yanan o hurdanın yanına oturmuş Ada'nın fotoğrafına bakarak bağırıyor yakarıyordu. Kimse onu sakinleştiremiyordu:

-Onu bulunca ellerimde geberteceğim, diye bağırmaya devam etti. Ambulans geldiğinde Candemir sonbaharın döktüğü sarı yaprakların üzerine yığılmıştı bile. Gökhan ve Cengiz şaşkındı çünkü onu hiç böyle görmemişlerdi. Hatta en yakın arkadaşı yanında vurulduğunda bile böyle olmamıştı. Demek ki aile farklıydı. Gökhan bunu biliyordu. Fakat kızının öldüğünden neden bu kadar emindi, onu bilmiyordu. Burada yapılacak pek bir şey olmadığı için merkeze geri döndüler. Toplantı odasında sessizlik hakimdi. Gökhan'ın gözü Ada'nın çizdiği şemaya kaydı. Cengiz ise dünden kalma kahvelere bakıyordu. 3 tane bardak. Fakat şimdi oda da iki kişilerdi. Gökhan bir şey söylemeden odasına hışımla girdi. Üzgündü, bu kadar kısa zamanda Ada'yı sevmişti. İlk kez bir ortağı olmuştu. Onu ailesinden biri gibi sevmiş, bağlanmıştı. Gözünden akan bir iki damlaya hakim olamadığı sırada sandalyesinin arkasındaki mantar panoya takıldı gözü. Onlarca renk raptiye içinden fark etti onu. Kırmızı raptiyeye tutuşturulmuş zarf. Ağlamayı kenara bıraktı ve zarfa ulaşmak için koştu. Eline batan raptiyeyi umursamadı. Zarfı yırtarak açtı. Yine ondan. Bilgisayar çıktısı bir kağıda yazılanlar şunlardı:

‘’Sokak lambaları ile parlayan mezarlık bana gülüyor. Koşarak uzaklaşmaya çalışırken parlıyor. Beni içine çekmeye çalışan bir mezarlık. Mezar taşında adım yazıyor. Onlarca kemik üzerime yürüyor. Bunlar onlar. Öldürdüğüm insanlar. Ruhumu emmeye çalışan cesetler. Ben pes etmem Gökhan. Ben asla pes etmem. Cesetlerin içinde öldürmediğim 5 kişi. Bunları da öldürmem gerektiğini anladım. Şimdi ölülerini bahçeme gömmeden önce size sunuyorum. Koleksiyonum eksik kalıyor ama bunu sana yapamam. Onları bulman gerek. Beni de bulman gerek. Üçünü verdiğim adreste bulabilirsin. İkinizi elime geçiremedim henüz. Ada, Cemre, Jennifer… Üzgünüm Gökhan cesetler topluluğu içinde onları görmeseydim öldürmezdim. Ama bana zarar vermek istiyorlar. Sen ve Cengiz’ de öyle. Buna izin veremem. Tamamlamam gereken koleksiyonum var.’’

Mektup verilen adresle bitiyordu. Bitti diye düşündü Gökhan. Seni bulduğumda geberteceğime yemin ederim dedi kendi kendine. Masasının üstünde ne var ne yoksa yere fırlattı. Masayı kaldırıp attı. Bu sırada Cengiz içeri girince durdu:

-ÖldüCengiz Hepsi öldü, dedi.

-Neyden bahsediyorsun sen?

-Cemre, Ada, Jennifer. Hepsini öldürmüş oruspu çocuğu.

-Cemre mi? Dedi Cengiz. O an derisini soysalar canı bu kadar yanmazdı. Biricik kızı. Cemre artık yoktu. Üstelik cesedinin ne halde olduğundan haberi bile yoktu henüz, zor bela ağzından şu cümleler döküldü:

-Nereden biliyorsun?

Elindeki mektubu sallayarak:

-Mektup Cengiz. Adres bile yazılı. Üçü de oradaymış.

Cengiz artık Gökhan'ı dinleyemiyordu. Aklına kızının görüntüsünü getirdi. Karısına ne diyecekti? Kızının doğranmış cesedini nasıl gösterecekti ona? Halbuki kızlarını yurtdışında biliyorlardı. 3 gündür ulaşamıyor olmaları onları endişelendirse de fazla umursamamışlardı. Çünkü yoğun bir sınav haftasında olduklarını biliyorlardı. Rahatsız etmek istememişlerdi. Keşke dedi Cengiz Keşke üstüne düşseydim. Gökhan arkadaşının yıkılmış haline baktı ve ne diyeceğini bilemedi. Cengiz:

-Bırakıyorum dedikten sonra silahını alnına dayadı. Bunu ona açıklayamam Gökhan diye bağırdı.

-Yapma Cengiz. Karın bunu kaldıramaz. Hem senin ölümünü hem kızının ölümünü kaldıramaz.

Düşündü Cengiz.Haklı dedi. En azından o katili bulup gebertmek için yaşamalıydı. Evet bunu yapacaktı. Onu buldukları zaman cezası ne olursa olsun onu öldürecekti.

Cengiz'i zar zor ikna eden Gökhan onu geride bırakarak adrese ekiple gitti. Doğruydu. Eski fabrikanın içinde sallanan üç yarım ceset. Her birinin alt kısmı tam sallandıkları yerin altındaydı. Ada, Cemre , Jennifer. Soldan sağa doğru hepsine tek tek baktı Gökhan. Hepsi aynı elden çıkmıştı. Kaburga kemikleri dışarda, Saçlarının ortasında yüzülmüş deri ve yeni olarak ağızlarından kulaklarına kadar yarık. Hepsi boğazından iple boruya asılmış. Kafaları sola doğru yatırılmış. Ellerini arkadan bağlanmış. Dehşet verici olan bu fotoğraf karesi bir o kadar hüzün doluydu. Ayakta durmalıydı Gökhan Arkadaşları için, o katili yakalamak için.

 

Bir Katilin NotlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin