Selam! Şu sıra yeni bölümler ard arda geliyor evet ama bir süre buralarda olmaycağım için sık yayınlamaya çalışıyorum.İyi okumalar.Yorumlarınızı eksik etmeyin!
‘’İnsanlar neden doğum günü kutlarlardı? Bence herkes ölüm gününü kutlamalıydı. Çünkü ölüm müthiş bir şeydi.’’
07/04/1988
Dosya her zamanki gibi önünde açık bir şekilde duruyordu. Ufak yapışkanlı not kağıtları, kalemler, harita, olay yeri fotoğrafları, kurbanların fotoğrafları… 20 gün içinde 3 kurban… Ekin, Elif ve Maya. Üçüncü kurban Maya Sara’ydı. Yabancı uyruklu bir kızdı. Annesi Türk, babası Amerikan’dı. Amerika’da yaşıyordu ve buraya ailesini ziyarete gelmişti. Ve kötü son. Ölüm. Gökhan aklına tarihteki seri katilleri getirdi. Bu tarzda öldüren biri: Karındeşen Jack. Karındeşen Jack ‘in yöntemleri vahşiceydi. Kurbanlarını önce boğazlayarak etkisiz hale getiriyor daha sonra da boğazlarını kulaklarına kadar kesiyordu. Ufak tefek değişikliklerle beraber kurbanların tamamına yakınının karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı organları çalınmış, bazen de burun veya kulakları kesilmişti. Jack kurbanlarını, dizleri karna çekilmiş ve bacakları açık bir şekilde düzenleyerek terk ediyordu. Kırmızı Raptiye ise cesetleri yarım bırakıyordu. Kesiyor ve farklı yerlere gömüyordu. Karındeşen Jack’ in imzası kurbanlarını dizleri karnına çekilmiş halde bırakmaktı, bu katilin imzası ise kırmızı raptiye ve saçlarının yarısını kesmekti. Gökhan katilin kurbanlarını tanıyıp tanımadığını düşündü. Kriminoloji uzmanları uzun süren çalışmalar sonucunda birçok seri katiller ve seçtikleri kurbanlar arasında çeşitli bağ ve ilişkiler ortaya çıkarmışlardır. Demografik istatistiklere göre seri katiller erkeklerden çok kadınları, eş-dost yakın akraba ve aile bireylerinden çok yabancıları öldürmeyi tercih etmektedirler. 3 kız arasında bir bağ yoktu. Büyük ihtimalle tanıdık değillerdi. Gökhan kendi düşünceleriyle boğuşurken olay yerindeki bir fotoğraf dikkatini çekmişti. Yeni olay yerinden. Cesedin 10 metre ilerisinde izler var gibiydi. Bu detay gözden kaçabilirdi. Çünkü çok ufak izlerdi. Gökhan arabanın anahtarlarını aldığı gibi fırladı. Direk olay yerine gitti. Elinde fotoğrafla orayı aramaya başladı. Orayı bulduğunda içinden : ‘’Evreka! Evreka!’’ diye bağırdı. Bulduğu yerde ufak kırmızı tozlar vardı. Takip etmeye başladı. Tozlar büyük ihtimalle fazla dikkat çekmesin diye kesik kesik serpilmişti. Tozlara dokunmak istedi fakat yanında hiçbir malzeme getirmediği için bu karardan vazgeçti. Tozların bittiği yerde kapı koluna benzeyen bir şey vardı. Gökhan ayağıyla toprağı iteledi. Bir yer altı kapısına benzeyen tahtadan bir şey vardı. Gökhan parmak izi bulaşmaması için tişörtünü çıkardı ve eline aldı. Kapıyı kendine doğru çekti ve önüne aşağı inen merdivenler çıktı. Bu sırada kalbi gümbür gümbür çarpıyordu. Merdivenlerden inmeye başlamadan önce silahını eline aldı ve gün ışığından yararlanabildiği kadar aşağı görmeye çalıştı. Daha sonra merakına yenik düştü ve ceketini bir kenara koyarak aşağı inmeye başladı. Merdivenlerin sonuna gelince az ilerde şarkı çalıyordu:
Mutlu yıllar mutlu yıllar sevgilim
Sensiz kutlar bu gece tüm aşıklar
Çok yalnızlar ellerinde yıldızlar
Bekliyorlar bizim için bir şarkı çal.
Bu şarkı… Bu şarkı onun karısıyla geçirdiği son doğum gününde çalan şarkıydı ve neşeli olması gerekirken tam tersine hüzünlüydü. Anlaşılan katil Gökhan'ı iyi tanıyordu ve psikolojik baskı uyguluyordu. Katil burayı bulmasını istemişti.Bu bir tuzak olabilirdi fakat Gökhan ilerlemeye devam etti. Etrafta bilmediği bir yerden gelen aydınlık vardı. Biraz daha ilerleyince ilerde bir bilgisayar olduğunu gördü. Bilgisayarın etrafında bir sürü fotoğraf vardı. Gökhan daha fazla zaman kaybetmeden Cengizi aradı:
-Cengiz acilen yeni olay yerinden 80 m ileri gelin. Açık bir kapı var oradan girin.
-Neler oluyor?
-Katilin inini buldum.
-Hass.ktir !
Telefonu kapatır kapatmaz fotoğrafları incelemeye başladı. Bu fotoğraflarda tanıdığı yüzler vardı. Tahmini zor olmadığı gibi bu fotoğraflardan bazıları kurbanların hayattayken çekildiği fotoğraflardı. Karelerde tanımadığı yüzler vardı. Bir dahaki kurbanlar olabilir miydi? Fotoğrafları hemen oradan indirdi ve arka cebine sıkıştırdı. Bilgisayara bakmak için sandalyeye oturdu. Bir sürü konuşma penceresi açıktı. Baktığında hepsinin kızlarla olan konuşmalar olduğunu gördü. Biraz daha araştırma yaptığında bir çok konuşma penceresinin olduğu fotoğraflar da gördü. Bunlar içinde tanıdık biri vardı: ‘’Ekin Bulut’’
Katilin olduğunu tahmin ettiği konuşmada katilin kullanıcı adı: TheKiller
Konuşma:
E.B : Sen benim dikkatimi çektin, çok gizemlisin?
T.K: Gizemli? Hayır, yalnızca fotoğrafım yok.
E.B: Ayrıca zeki, paylaştıkların çok psikopatça J
T.K: Sadece paylaştıklarım değil.
E.B: İddialı.
T.K: İddialı değil, gerçekten psikopatım.
E.B: Psikopat erkekleri severim ;)
T.K: Tanışmak istersen benim inime beklerim.
E.B: Gerçekten ilgimi çektin.
T.K: Senin gibilerin dikkatini çekmek bu kadar kolay mıydı? Vay canına. Karanlık orman’da görüşmeye ne dersin? Orada yalnızca iki ev var. Bir tanesi boş ve seni zevkin doruklarına ulaştırmak için iyi yer. Tabi beni de.
E.B: Çok hızlısın ve özgüvenli.
T.K: Bana iltifat etmeyi kesmelisin ve cevabını vermelisin.
E.B: Yarın orada seni bekleyeceğim.
Gökhan'ın aklına gelen ilk soru: Ekin orada mı öldürülmüştü? Ama kan izi yoktu. Yani bir cinayet aracı olabilir. Düşündüklerini kenara attı ve olayın şokunu üstünden atmaya çalıştı. Merdiven gıcırdamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Katilin Notları
Mystery / Thriller... Uzun süre temizlenmemiş tozlu raflar, camı kırık bir televizyon, eskiden kalma gazete ve dergiler... Bu evde yeni olan sadece iki şey vardı: Küvetteki yarım ceset ve bir kahvaltı sofrası. Cesetlerin devamı gelecekti,çünkü oyun oynamayı seven bi...